KEMALİSTLERİN tamamı, orduya tarikatçı ve cemaatçilerin alındığını iddia ediyorlardı. Öyle olmadığına bu vesile ile herkes şahit oldu.
Türk ordusu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nindir, askerlerin sahibi de aziz Türk Milleti'dir. Ezici çoğunluk, Atatürk adından rahatsız olmaz fakat Atatürk adını kullanarak millete namlu çevrildiğini ve vatanı kurtaracağız diye iğrenç darbeler yapıldığını da asla unutmaz. Kara Harp Okulu'nda mezuniyet töreni yapıldı. Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan da katıldı. Dönem Birincisi Teğmen Ebru Eroğlu konuşmasını yaptı ve ant içtirdi. Aynı subay, Başkomutan ve diğer protokol mensupları törenden ayrıldıktan sonra, 15 Temmuz FETÖ'cü darbe girişiminin ardından kaldırılmış olan bir yemini yapıyorlar. Bir siyasi parti mensuplarının slogan olarak kullandığı ifadeyi ısrarla dillendiriyorlar. Bu olanları savunanlar: Sizin yemininiz ayrı, bizim yeminimiz ayrı mı demek istiyorsunuz...?
Bu tür yemin gerektiren meslekler ve işlerde herkes kafasına ve ideolojisine göre mi yemin edecek ve iş görecek...?
O anda bu topluluk içinde yer almayan diğer mezunlar, Atatürk sevgisini dile getirmemiş mi oldular...?!
GERİLİMİ KÖRÜKLEMEK, KUTUPLAŞMAYI DERİNLEŞTİRMEK
Askerlik sadece kışlada değil kışlanın dışında ve hatta askerin özel hayatında bile her saniyesinde emir, komuta ve disiplinin hakim olduğu bir meslektir. Konu hassas ve mühimdir. Bu yaşanan açık ve büyük bir sorundur. Ne var bunda canım? Çocuklar biraz kafalarına göre takılmışlar, mezuniyet sevinci ile coşmuşlar falan diyemeyiz.
Her asker, yemin ve dolayısı ile görev metnine, kafasına göre kendi mühim gördüğü konuları ekleyip çıkartabilir mi...? Bir subayımızın aklında, ruhunda ve kalbinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin emrettiği yeminden bir başkası olur mu...?
Biz bu soruları soruyoruz ve Cumhurbaşkanı, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki gün yaptığı açıklamayı çok büyük bir uyarı olarak millete hatırlatıyoruz; "gerilimi körükleyen, kutuplaştırmayı derinleştiren, 85 milyonun fertleri arasına nifak duvarları ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz..."
SİYONİST YAHUDİ TEPESİNE BOMBA YAĞMADAN DURMAZ
Tarihe ve bu sayfalara not düşelim; Gazze Kasabı Netanyahu yalnız değildir. Bazı İsrail vatandaşlarının yaptıkları protestolar, masumların akan kanını durdurmak için değil, daha çok Netanyahu'nun kendilerine göre yanlış politikalarını eleştirmek, ölen askerlerinin hesabını sormak, rehineleri kurtarabilmek içindir. Bu alçaklar, tepelerine bombalar yağmadıkça durmazlar, durdurulamazlar...
Öldürmeye karşı öldürme, bombalamaya karşı bombalama...
Ayrıca İsrail müzakere etmek istemiyor, Gazze'yi yok edip yeniden işgal etmek istiyor. Rehineleri ise bizzat kendisi öldürdü ve öldürüyor...
HRİSTİYANLAR VE YAHUDİLER SİZE DE GÖREV DÜŞÜYOR
Daha evvel de yazmıştım.
Ekranlarda da her fırsatta söylüyorum. Bu konular ile ilgili olarak, yeryüzünün her tarafındaki Hristiyanlara ve Yahudilere de büyük görevler ve sorumluluklar düşüyor...
Amerika Birleşik Devletleri ile İsrail öncülüğündeki bu azgın ittifak, bütün dünyada kan döküyorlar ve daha da dökecekler. Sağduyu sahibi Hıristiyanlar...!
Sağduyu sahibi Yahudiler...! Bütün samimiyetim ile hepinize sesleniyorum....
Uyarıyorum...!
Hristiyanlar...! Şayet, aranızdaki Haçlılara engel olamazsanız;
Yahudiler..! Şayet aranızdaki Siyonistlere engel olamazsanız, dünyanın her yerinde kan akacak, ve Hristiyanlar ile Yahudilerin de kanı akacak... Haçlıların ve Siyonistlerin ittifakına, aklı başındaki Hıristiyanlar ile Yahudiler de "YETER ARTIK" diyebilirler ise İsrail'in ve ABD'nin ve Avrupa devletlerinin azgınlıkları, bir nebze olsun dizginlenebilir....
KÜFÜR İLE GÜNDEM GİZLEMEK
Öncelikle o kadını ve çirkin ifadelerini şiddetle kınıyorum. CHP, kurumsal olarak, o kadın ve sözlerine neden şevkle ve heyecanla sahip çıktı...?
Çünkü kazandıkları belediyelerde yerlerde sürünüyorlar.
Hizmet, icraat, proje konuşamıyorlar, parti içi kavgalara gömülmüşler, perişan hallerini kendilerine oy vermeyenlere hakaret ve küfür ederek gündemden düşürmeye çalışıyorlar. İstanbul'un kaynaklarını, yetimin hakkıdır demeden balya balya kendi ikballeri için dağıttılar. Üstelik bunu da yüzleri kızarmadan savundular. İstanbul'da reklama, algıya ayırdıkları bütçeyi depreme ayırmadılar.
İstanbul Belediye Başkanı malum şahıs, vaatlerini hatırlamıyor bile...
Dünyanın göz bebeği İzmir'i kent görünümlü koca bir köy haline getirdiler...
Bodrum'da sokaklar, yollar, perişan, belediye yerlerde sürünüyor.
Ankara'da belediye şirketlerindeki korkunç istismar ve nerede olduğu belli olmayan paralar.
Belediye kadrolarındaki (yani milletin cebinden) nerede, ne iş yaptıkları bilinmeyen bankamatik memurları ve sosyal medya trolleri... Artan su faturaları... Yapılmayan metro hatları, çökmüş şehir içi ulaşım....