Eşim temizliğine gereken özeni göstermiyor. Artık canıma tak etti. Kötü kokma boşanma nedeni sayılır mı?
Kanunumuzda özel boşanma sebepleri sınırlı olarak sayılmış, genel boşanma nedeni olarak da Türk Medeni Kanunu'nun 166. Maddesi "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir" şeklinde genel bir hükümle, boşanma için davayı açacak olan eş için evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması ve ortak hayatı sürdürmeleri kendisinden beklenemeyecek olması gibi iki kriterin varlığı aranmıştır.
Bu kapsamda da Yargıtay, birçok farklı somut olayı ele alarak, bu olayların evlilik birliğini temelinden sarsıp sarsmadığını ve davayı açan eşin bu olay nedeniyle ortak hayatı sürdürmesinin kendisinden beklenip beklenmeyeceğini ele almıştır. Yargıtay'ın yıllardır süregelen kararlarını incelersek, örneğin, kumar oynamak, cinsel uyum ve doyumun kurulamaması, eşe hakaret etme, eşin dedikodusunu yapma, kayınvalidesi hakkında asılsız ithamlarda bulunma, eşini sevmediğini beyan etme, dövme, zina yapan eşi dövme, ev işlerini yapmaktan kaçınma, eve para getirmeme, cimrilik, kişisel hijyenine dikkat etmeme, kötü kokma, ailesi ile görüşmesine izin vermeme, intihara kalkışma, çocukların ve evin bakımını ihmal etme gibi sebeplerin boşanma sebebi olarak değerlendirildiği görülmektedir. Buradan hareketle de eşin hastalık gibi haklı bir sebebi olmaksızın hem kişisel temizliğine özen göstermemesi hem de ev hanımı olan eşin evin temizliğine özen göstermemesi, diğer eş için ortak hayatı sürdürmesi kendisinden beklenmeyecek ve evlilik birliğini sarsacak davranışlar olarak kabul edilir.
Eşimden boşanmak istiyorum. Fakat beni çocukların velayetini almakla tehdit ediyor. Velayet kime verilir?
Velayet konusunda karar tesis edilirken, çocukların içinde bulundukları düzen, okul ve sosyal çevre, psikolojik yönden en az düzeyde etkilenecekleri şekilde üstün yararları göz önünde bulundurulmalıdır. Yaşı küçük olan çocukların velayeti anne bakım ve ilgisine muhtaç oldukları için anneye verilir. İdrak kabiliyetine sahip yaşta olan çocuklar bakımından mahkeme pedagoglar vasıtasıyla çocuğun üstün yararını tespit ederken mutlaka ve mutlaka çocuğun da görüşünü almalıdır. Sizin müşterek çocuğa sağlayacağınız olanaklar, ilgi ve alaka yanında, çocuğunuzun ifade ettiği görüş mahkemenin kararında önemli olacaktır.