Ahmet Hakan'ın "utanan" diğer yüzü!
Bakınız, peşinen söyleyeyim.. Bu yazının ana hedefi "birileri" değildir.. Bu yazının ana konusu o birileri kimse, ki o birileri adlı adınca yazılacaktır, o birilerinin milleti aptal yerine koyan davranışlarını ifşadan başka bir şey değildir..
O yüzden sakın bana "Bırak kişilerle uğraşmayı,," demeyiniz.. O kişiler ki bunlardan biri Türkiye'nin çok okunan bir gazetesinin genel yayın yönetmeni; diğeri ise Türkiye'nin çok okunan bir yazarı.. Yani Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan..
Bu iki kişinin bazı fikirlerini beğenebilirsiniz, bazı fikirlerini beğenmeyebilirsiniz.. Örneğin bu iki ismin tüm yazıları beni rahatsız eden yazılar değil.. Nasıl oluyorsa oluyor; arada bir doğru yazılar da yazıyorlar..
Ama bu iki isim, evet bu iki isim "Ahmet Arsan" ismi üzerinden millete öylesine büyük bir yalan söylemektedir ki bunu dalaksız ama midesi geniş olanların bile hazmetmesi mümkün değildir.
Ahmet Arsan'ı biliyorsunuz.. Hürriyet'in Pazar ekinde sanki "utanılacak" bir yüzü varmış gibi elleriyle yüzünü kapatan fotoğrafıyla medya dünyasına adım atan bir yeni yazar.. (Oysa ben o adamın gerçek yüzünü biliyorum; gerçekten "utanacak bir suratı" yok..)
İşte bu Ahmet Arsan aslında düpedüz Ahmet Hakan.. Hani Hürriyet'in dördüncü sayfasında bu kez "utanmadan" yüzünü gösteren yazar..
Şimdi kronolojiyi takip edelim ve bir "büyük yalan" millete karşı alenen ve ar zafiyeti gösterilerek nasıl söyleniyor, bir bakalım..
Üstelik Türkiye'nin siyasetinde, ekonomisinde, dış politikasında velhasıl her alanında önemli bir figüran pardon figür olan, pardon pardon önemli bir aktör olan Ertuğrul Özkök eliyle piyasaya boca edilen bu büyük yalan öyle basit bir yalan değildir..
Kronoloji demiştik değil mi? Evet başlıyorum: Tarih 16 Mayıs 2009.. Özkök, köşesinde Ahmet Arsan'ı takdim ediyor.. Diyor ki: "Ahmet Arsan'ı Gerçek Hayat isimli dergide 2002 yılında keşfettim.. İslami camianın hergele bir çocuğu idi.. Ahmet Hakan'dan bu ismi bulmasını istedim.. O da buldu, getirdi.."
(Özkök, bu yazıda hani "keşfettim" diyor ya... Doğru, var olan bir şey keşfedilir.. Ama sanki ortada keşif değil de sanki bir "icat" var!.)
Kronolojiye devam ediyorum: Ayşe Arman, Ahmet Arsan'la bir röportaj yapar ve sorar: "İmam Hatip mezunu musun?" Cevap: "Hayır düz lise mezunuyum"
Şimdi sıkı durun.. Dün Haber7.com'un genç yazarlarından Ersin Çelik'in çok çarpıcı bir yazısı yer aldı.. Aynen aktarıyorum:
"Ahmet Arsan, 30 Mayıs 2009 tarihinde Ayşe Arman'la yaptığı söyleşide İmam hatip mezunu olmadığını söylemişti.. Aynı Ahmet Arsan, 5 Temmuz 2009 tarihli köşesinde ise şöyle yazdı: 'Hala temasta olduğum İmam hatipten bir arkadaşım var.. Beni Antalya'ya çağırıp İmam hatip geyiği yapmamızı istedi. Geçen gün atladım otobüse gittim.'
Ersin Çelik, yazısının devamında ise şöyle diyor: "Ahmet Arsan projesinin nasıl bir yalan üzerine konulduğunun göstergesi olan, 35 gün arayla aynı gazete yayınlanan iki yazı var ortada.. Bir de Ertuğrul Özkök-Ahmet Hakan ikilisinin İslami kesim üzerinde uyguladığı projeyi deşifre ettiğimiz için, yalancılıkla, iftira atmakla suçlanan bizler.."
Evet Ersin kardeşim doğru söylüyor.. Bununla birlikte işin bir boyutu daha var ki o da şudur:
TvNet'i biliyorsunuz.. Orada canla başla çalışan çok sağlam karakterli arkadaşlarım var.. Bu kanalda yeni bir program başladı.. Adı: "Klark"..
Murat Menteş ve Samed Kocagöz'ün birlikte hazırlayıp sunduğu bu programda, tıpkı Özkök'ün yaptığı gibi hem TvNet'in yöneticilerini hem de izleyicileri açıkça "kandıran" bir yayına imza attılar..
Güya Ahmet Arsan'a telefonla bağlandılar; oysa telefondaki kişinin Arsan olmadığı, programın Ahmet Hakan'ı "bir nev'i" aklamak üzere kurgulandığı o kadar açık ki..
Menteş ve Kocagöz şimdi kalkıp "Ama biz nereden bilelim telefondaki kişinin kimliğini?" diyemezler, dememelidirler.. Zira haftaya ben de canlı telefon bağlantısı kurup "Ben Michael Jackson'um, ben ölmedim.." deyip bir "klark" çekersem inanacak mısınız?!
Valla, arayan ben olsam bile ben kendime bile inanmam!