Tarihi 14 Temmuz 2009

Meksika Sınırı'nın İsmail'i Hürriyet'te!

Yakıştı mı sana İsmail Kılıçaslan? Sana yakışan bu mudur sevgili İsmail?
Senden "İslami kesimin genç, parlak, zeki ve bağımsız düşünebilen kalemlerinden.." diye bahseden Ahmet Hakan'ın köşesinde diyorsun ki:
"AKP zihniyeti, inancı gereği başörtüsü takan kızları yok saymaktadır.. AKP'li kitlelerin din ve ahlak algısı seksist yani cinsiyetçidir.. " (Hürriyet.. 13.07.2009)
Sanki Ülke TV'de Meksika Sınırı adlı o güzel programı yapan üçlüden biri sen değilmişsin gibi, sanki "derdini" anlatacak bir mecran yokmuş gibi kalkıp da Hürriyet'in bir köşesinde köşeye kurulmanın manası nedir?
Üstelik Ayşe Arman'ın tesettüre önem veren kadınları anlamak yerine onlar hakkında hakaret edici laflar sarf ettiği bir "yazı dizisinin" devam ettiği bir günde..
Ne diyordun sen? "AKP zihniyeti, inancı gereği başörtüsü takan kızları yok saymaktadır".
Ayşe Arman ne diyor? Şunu diyor: "Haşema giydim, Ninja kaplumbağaya benzedim.."
"Kikiri kikiri
", değil mi Kılıçarsalan? Ne kadar komik, değil mi? İnancı gereği vücudunu göstermek istemeyen bir kadının giydiği giysiden dolayı o kadının kaplumbağaya benzetildiği bir günde sen kalkıp ters yönden "çakıyorsun".
Kime çakıyorsun? Başörtüsü özgürlüğü için anayasa değişikliği yapan Ak Parti'ye çakıyorsun..
Onları Ak Parti'nin yok saydığını söyleyerek kime mesaj veriyorsun?
Onları yok varsayan; onları varsaydığı için partisi kapatılmaktan kıl payı kurtulan Ak Parti midir?
Onları yok varsayan; oğlu Bilal Erdoğan'ın askerdeki yemin törenine dahi gitmesine izin verilmeyen Emine Erdoğan mıdır?
Onları yok varsayan; "Başı örtülü olanlar ile başı örtüsüz olanlar elele gezebilmelidir" dediği için hakkında siyaset yapma yasağı istenilen Tayyip Erdoğan mıdır?
Bazı "rütbelilerin" askeri muhtırasına, bazı "cüppelilerin" yargı darbesine, bazı "cukkalı" gazete patronlarının manşetsel manipülasyonuna maruz kalan Erdoğan mı örtülüleri yok varsayıyor?
Sen hiç "Hürriyet" gazetesi okumadın mı İsmail kardeşim? Arman ve Hakan'ın yazdığı o gazete, "inancı gereği örtünen" kadınların hakkını savunmayı bırakınız, ağzına gelenin söylendiği gazete değil miydi?
Kızman gereken yere niye kızmıyorsun? Hatta kızman gereken yere davet edilip kızman gereken yerlerin kızdığı yere kızmanın kızılacak hiç mi bir tarafı yoktur?
Ak Parti'nin eleştirilecek bazı yönleri elbette var ama en azından bu konuda eleştirilmeyi hak etmeyen Ak Parti'yi bu konuda eleştirmekle kalmıyor; "AKP'li kitleler seksist yani cinsiyetçidir" diye de ekleyerek, bu partiye oy veren kitleyi de "bir kalemde" kadın düşmanı ilan ediyorsun..
Bak, birlikte program yaptığın Tarık Tufan eminim ki Ahmet Hakan'dan "genç, zeki, esprili, bağımsız düşünebilen" şeklindeki övgüleri alsa bile kalkıp da düşüncelerini Ahmet Hakan'ın köşesinde aktarmaya teşebbüs ve tevessül etmezdi.. Buna tenezzül bile etmezdi..
Bugün eğer şu Türkiye'de örtülü kızlar ve kadınlar eğitim hakkından yoksunlarsa, hatta "Ninja kaplumbağa" gibi tahkir ve tahrik kokan cümlelere maruz kalıyorlarsa, bunun üç baş sorumlusundan biri de, attığı manşetlerle güç odaklarını "pek bi'güzel" yönlendiren Hürriyet gazetesi değil midir?
Evet İsmail kardeşim; Hürriyet'in manşetinde Arman'ın ağzından haşema giyenler "kaplumbağa" ya benzetildi.. Ama çok şükür ki haşema giyenlere "haşere" denilmedi!
Haşere deyince ekleyeyim: Haşere, haşr kökünden geliyor. Toplanma, kalabalık anlamında..
Hani böcekler de bir arada toplanır ya, o anlamda..
"Mahşer" de yani toplanılan yer de aynı kökten geliyor.. "Haşarı" da aynı kökten, yani haşarata ait, yani böceklere özgü demek.. "Haşır" da aynı kökten.. Yani haşır neşir olmak, toplanmak, kaynaşmak..
Özetle, elbette haşemalılar "mahşer"de Arman'la bir araya gelecekler; "haşır" neşir olacaklar.
Hepimizin vücudunu mezarda "haşarat" yiyecek. Öldüğümüzde yaptığımız "haşarı" lıkların hesabı sorulacak..
Tabii bir de "haşırt" diye bir sözcük var ki, bunun haşır, haşere, mahşer, haşarı gibi sözcüklerle bir alakası bulanmamaktadır..
Belki "seçim sandığı" ile aynı köktendir; o kadarını bilmiyorum!