Taraf ve Yeni Çağ'ın 'absürt' manşetleri
Başbakanlık başdanışmanlığı görevini de yürüten İbrahim Kalın'ın dünkü Sabah'ta yer alan köşe yazısını okudum..
İbrahim Kalın, hakikaten entelektüel kalibresi yüksek, özellikle dış politika konularına vakıf, temiz yüzlü bir aydın..
Yazısında İbrahim Kalın özetle diyor ki:
"Keşke Şivan Perver ile Ozan Arif birlikte saz çalıp söylese.. Keşke Alperenler Dicle Üniversitesi'nde bir konferans verse.. Keşke Ahmet Türk, Ülkü Ocakları'nı ziyaret etse.. Bunların hiçbirisi ham hayal değil.. Yeter ki biz rüyada anlaşalım, gerisi teferruattır.."
İbrahim Kalın'ın bu son derece iyi niyetli önerileri gerçekleşir mi gerçekleşmez mi işte orası belli değildir, zaten bahse konu edeceğim husus da bu değildir..
Bahis konusu yapacağım husus, bu öneriler ışığı altında yeni öneriler getirmektir..
Ancak amacım kesinlikle Kalın'ı ince ince eleştirip tahkir, tezyif ve tahfif etmek değildir.. (Kaldı ki yukarıda kendisini naçizane olarak taltif de ettim..)
Örneğin: Keşke Abdullah Öcalan, Şehit Aileleri Yardımlaşma Derneği'ne fahri üye olsa..
Keşke Alperenler, Emine Ayna'ya taziye ziyaretine gitse..
Keşke Oktay Vural, "Bizans Sanatı'nın gotik ve barok stilinin Türk kültürüne olan yüksek katkıları" üzerine yüksek lisans tezi hazırlasa..
Keşke Ahmet Kekeç, Özdemir İnce'nin tek parti dönemine dair yazdığı güzellemelere güzelleme yapan satırlar kaleme alsa..
Keşke Mehmet Ali Kışlalı, "vicdani retçi" gençlerin organizasyonuna katılıp, katıldıktan sonra da aşka gelip G-3 piyade tüfeğiyle havaya ateş edip sevinç naraları atsa..
Keşke Süleyman Demirel, vücudun şekilden şekile girdiği "breakdance" yapmak yerine Erzurum'a özgü ağır bir oyun olan "bar" oynasa..
Keşke Türkiye Nil Karaibrahimgil'i Neşet Ertaş sayesinde değil de eserleri sayesinde tanısaydı..
Keşke Engin Ardıç, Sosyal Demokrasi Vakfı'nın onursal başkanı olsa..
Keşke Hasan Karakaya, Topkapı Sarayı'nda düzenlenen İdil Biret konserinde kol bastı oynasa..
Keşke Yeni Çağ gazetesi "Biji Apo"; Taraf gazetesi "En Büyük Asker Bizim Asker" diye manşet atsa..
Keşke Bekir Coşkun, içinde şeriat, imam hatip, gerici, yobaz, türban gibi sözcüklerin geçmediği bir yazı yazabilme kabiliyetini gösterse..
Keşke Ahmet Hakan, Sevilay Yükselir ile birlikte Lucca'da "dalak tava" yese..
Evet tüm bunlar olabilse biz bambaşka bir Türkiye oluruz..
Peki olur muyuz? Olur mu olur.. Kaldı ki olmazsa olmasın.. Ama olsun olmasın, varsın birileri "olmasın" desin..
Bu da olur!