Demet Akalın, 'Bize küsen şarkıcı, albümü çıkınca barışır' yazımdan sonra mail atarak
"Size sadece küs değil, kırgınım" dedi. Biraz düşündükten sonra
"Bundan sonra kırmamak ve kırılmamak dileğiyle" diye biten bir maille karşılık verdim sitemine.
Demet Akalın'ın da kendine göre mutlaka haklı nedenleri olabilir, ama kendisi için haber yapan bizlerin de haklı yanı yok mu? Ünlü şarkıcı için yazdıklarımın da arkasındayım, yaptığımız haberlerin de... Ama en çok; kırmamak ve kırılmamak dileğimin arkasında duruyorum. Demet Akalın'ın mailinden sonra bu kez arayan
Tuğba Özay oldu. Şimdilerde
eşinin yanında İtalya'da bulunan Tuğba Hanım da kırgınlıklarından bahsetti. Onun için kaleme aldığım
'Kendi müzelik olsun' yazımın bazı yerlerine hak verdi, bazı yerlerine sitem etti. Kendini anlattı, 16 yıldır bulunduğu camiada kendisinin de aralarında bulunduğu bazı insanların çok üzerine gidildiğini kimilerinin yaptığı hatalarının ise görmezlikten gelindiğinden yana dert yandı. Demet Akalın ile Tuğba Özay'ın kendince haklı taraflarını anlatması ve iletişim kurması her zamanki gibi güzel.
İkisine de teşekkürler… Ama asıl teşekkürüm Serdar Ortaç'a. Birine ulaşmak için iki basın danışmanı, 3 menajer atlatmaya çalıştığımız dönemde pop müziğinin en tepesindeki isimlerden Serdar Ortaç, hâlâ mütevazi ve içten. Hakkında yaptığımız tüm güzel haberlerde olduğu gibi
'İnsanlığını satmayan Serdar' başlıklı yazımla gelen mutluluğunu paylaştı. İşte bu yüzden
Serdar Ortaç zirvede ve onun için diyorum
'insanlığını satmıyor' diye.
Bu arada bir çift sözüm de; Tuğba Özay hakkındaki yazımı görünce hemen telefona sarılıp Tuğba Hanım'ı arayan gazetecilere. Hadi Tuğba Özay'ı sevdiğiniz için hakkındaki bir yazıyı onunla paylaşmak istediniz, tamam. Ama neden bana illa dava açmasını söylediniz, onu anlamadım işte!