Ey güzellik sen nelere kadirsin!
Kendisi, bizim lahana gibi kat kat giyindiğimiz soğuk kış gecelerinde mini minnacık eteğiyle arz-ı endam ediyor, bronzlaşmak için güneşin altında buharlaşana kadar bir sağa bir sola dönüyor, kıyafetleri desen biri bin para, "Allah'ım bu sefer nasıl ilginç olabilirim?" diye sürekli kafa patlatıyor, selülitsiz görünmek için vücuduna at kılı fırçasıyla masaj yapıyor, sosyetik ikoncan ya sürekli moda ve güzellik trendlerini takip ediyor…
Cemiyet hayatının kapısından Nurettin Hasman aşkı sayesinde adım atan, sonra da 'ikoncan' sıfatını alıp bu elit gruba daimi olarak katılmayı başaran(!) Eda Taşpınar'dan bahsediyorum.
Adınızın önüne "sosyetik güzel" sıfatı eklenince mi ilginç şeyler yapma gereği duyuyorsunuz ya da ilginç şeyler yapınca mı "sosyetik güzel" oluyorsunuz, onu henüz keşfedemedim.
Ama Eda Hanım'ın güzel görünmek için çiğ tavuk bile yiyeceğinden eminim.
Geçtiğimiz yıl selülitlerin önüne at kılı fırçasıyla geçen sosyetik güzel, şimdi de saçları için 'yılan yağı' içeren bir ürün kullanmaya başlamış. Yılan yağı; içerisindeki maddeler sayesinde saç dökülmesini önlüyormuş. Banyodan sonra saça sürülen yılan yağı, birkaç haftada etkisini gösteriyormuş.
Benim yazarken bile yüzümün şeklinin değiştiği bu ürüne Hollywood yıldızları da yabancı değilmiş.
Yıldızlar, sadece saçları için yılan yağı kullanmıyor; kırışıklıkları önlemek için de engerek yılanı zehriyle bakım yaptırıyorlarmış.
Geyşalar'ın güzellik yöntemleri olarak bilinen havyar, arı sütü, köpekbalığı kıkırdağı, salyangoz ve kuş pisliği gibi güzellik yöntemleri de Hollywood'da epey yaygın.
Özellikle kuş pisliğinden elde edilen kremler, Beckham çiftinin gözdesiymiş.
Eda Hanım, bu kremi duyunca gördüğü kuş pisliklerini toplamaya başlar mı? Olmayacak şey değil.
Köpekbalığı kıkırdağının saç ve tırnakları güzelleştirdiğini düşünüp aşkıyla sörf yaparken köpekbalığı avına çıkmasın da…