Tarihi 28 Haziran 2024

Eski zarafet!

BAKMAYIN Bodrum'da Çeşme'de hayatı burnundan çekenlere ve iç çamaşırıyla sahneye çıkan şehvet temsilcisi şarkıcılara.
Bakmayın adam başı 1 milyon lira hesap ödemeyi matah bir şey zanneden görgüsüzlere!
Zarafeti mazide arıyorsam sebepsiz değil. Elimdeki en değerli arşivlerim biri cildi bile bozulmamış Hayat Dergileri. O dergilerde 1960'lı yıllardan İzmir'de bir gazino ilanı.
"Şen Türk Gazinosu. 18 kişilik saz heyeti sabaha kadar icrayı ahenk edecektir.
Gazinomuz müşterilerinden gördüğü rağbet üzerine büyük fedakarlıklarla Türkiye'nin en meşhur muganniyelerini getirmeye muvaffak olmuştur." İlanın altında sanatçıların isimleri yani muganniyeler yazılı; 'Fikriye Hanım ve Nezihe Hanım.' İlanın müşterilere yönelik en cazip kısmı; "bu kadar fedakarlıklara rağmen fiyatlara hiç zam yapılmamıştır."

***

Muganniyelerin sadece isimleri onların hatırlanması için yeterli. Şimdiki gibi isim ve soyadının önüne uyduruk yakıştırmalar yok. Fikriye Hanım ve Nezihe Hanım o zamanlar kıt kanaat yaşıyorlar. Gururlarının en önemli paydası; yoksul ama onurlu hayat.
18 kişilik saz heyetiyle sanat icra edecek kadar gönlü zengin mekan sahiplerinin derdi müşteriyi yolunacak kaz gibi görmek değil. Arada bir karakolda biten kavgalar oluyor ama o zamanların eşkıyaları bile bugünün kara para zenginlerinden bin kere daha zarif.

***

O zamanlar haksızlığa karşı gürlemesini bilirdi insanlar. Bu kadar ayrımcılık yoktu. Mahkemelerde yürekli hakim amcalar olurdu da adalet yerini bulurdu.
Sonra zaman değişti, vicdan ve merhamet tuzla buz oldu, yürek zenginliği tarihe karıştı. Sanat paralandı sosyal medya mezbahaları kana susamış insanların tekeline geçti. Bizi biz yapan değerlerimiz paranın elinde çamura battı.

***

Saklı sandıklara teselli resimlerini miras bırakanlarla çocuklarımızı yakanlar arasında sadece zaman farkı yoktur insanlık farkı vardır.
Yeşilçam'ın yaşayan oyuncularını ve hatta figüranlarını bugün ekrana çıkarıp konuştursunlar, şimdiki şöhretlerin aksine ne kadar kibar, kültürlü ve vicdanlı oldukları da ortaya çıkar.
Geçmiş yılların emekçi sanatçılarını ekranlarda belgesel yapamazlar çünkü şimdiki zaman starlarının boyaları akar.

***

Bizler böyle bir düzende rahmet vadisinden gelen sesleri dinleyerek gelecekten umut bekliyoruz. Sisli düşlerimiz, doğarken tabut ölçüsü alınan ihtiyar bebeklerimizle!
Ve zarafet sembolü muganniyelere duyduğumuz özlemlerle.

MUTLULUK TAKVİMİ
İhaneti bağışlama.
Tütün ürünlerinden uzak dur.
Sokakta basket at.

Aşk yalanın maskarası
İhanetler yüz karası
Sen o sarı takvimlerin
En zavallı hatırası

Dönme, sakın dönme
Ben dahil burada seni
Hiç kimse özlemedi
Hepsi gönül defterinden
Seni bir bir siliyor

Kime baksan
Utanırsın gözlerinden
Senin ne mal olduğunu
Artık herkes biliyor
Hakkı YALÇIN

"Her yol Roma'ya" diyen kadınlar kadar basit ve tehlikeli olanı yoktur.

İyi günlerimiz!
Anneyle çocuk, çocukla anne hayatın efsanesidir. İkisi birbirini tamamlar ama geleneklerin kolayca harcandığı bir düzende, engelli çocuklarını "bir adam için" terk eden anneleri de ekranlarda izliyoruz, uyuşturucuyu, fuhuşu annesine tercih eden çocukları da.
Toplumun genetik ayarlarıyla oynandığını da düşünebiliriz, bozulmaya müsait insanların varlığını da. Bunlar belki de iyi günlerimiz!