O yazılarda bile, kendi duygularımızı ortaya dökerdik. Şimdimi sanal alem gibi.
Duvarın arkasındaki insanlara duyduğumuz saygıdandır ki...
Hiçbir zaman duvarları yıkmadık, yıkamadık.
Biliriz ki duvarlar sevgiyle yıkılır. Duvarın önündeki ve arkasındaki insanlar isterse.
Sonra duvarlar yıkıldı, meydanlara çıkıldı. Ama bu kez insanlar kendilerine yeni duvarlar ürettiler.
Gördük ki, değişen dünyada değişmeyen tek gerçek, nefretin azalmadığıdır.
Teknoloji bir yandan özgürlük direnişini körükledi öte yandan sevgisizliği de fena halde besledi.
Sosyal medya buna en anlamlı örnektir.
Twitter'in bir yanı ülkenin en değerli sosyal topluluğu.
Haksızlığa karşı dururken, toplumsal meselelerde medyadan bile daha etkili.
Ama öte yanında saygısızlığın üzerine kurulu bir dünya oluşturuldu.
Raflarında iftiranın ve tehditlerin paçavralarıyla dolu.
Twitter, insanlığın organik haliyle, hormonlu halinin çatışması gibi.
Bazıları kendi dünyasına kahya arıyor.
Kişisel bayrakları var, kişisel silahları.
Kadın erkek ilişkileri, futbol ve siyaset saldırılarının öznesi.
Bir nevi antibiyotik!
Bu sistemin gelişmesine yasalar izin verdi, medya yol verdi.
Ve nihayet yasalar ayağa kalktı.
İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesi, manken Nilay Dorsa'ya "Karşıma çıkma pislik. Beni has düşmanın bil bundan böyle" diye tweet atan Sercen Dinçşahin'i 5 ay hapis ve 1500 TL hapis cezasına çarptırdı.
Bu karar, tehdit, hakaret ve sövgü devrinin, sanal alemde kapandığının mührüdür.
Bir şeyleri paylaşmak ve hayatın güzelliklerine eşlik etmek varken, elbette eleştiri de olacak.
Bel altı çalışmak ve nefretle doymak, hiçbir insanlık yasasında mevcut değil.
Sosyal medya, daha güzel bir dünya isteyenlerin odak noktasıdır.
İnsanlık devriminin özgürlük meydanı.
Bir insan, özgürlüğünün başkalarının özgürlüğünün başladığı yerde bittiğini hissediyorsa.
O insanın özgürlüğüne köle olunur.
* * *
HER YER AYNI!
Sinema filmlerinin gazetelerdeki tanıtım sistemine bakıyorum.
İşin içinde ucuz espriler varsa, insanları o filme çekmenin bütün hünerleri yağlu ballı biçimde sayfalara dökülüyor.
Emek verilmiş gerçek sinema filmlerine tek satırlık hatır sorma bile yok. Yüreklerde adalet olmadığı içindir ki, hiçbir yerde yok. Sinemada bile.
* * *
Tabiat dilsiz hayvanlara bile özgürlük vermiştir.
* * *
Dizi yıldızlarını tanıtan gazeteler, gerçek sanatçıların sadece ölümünü haber veriyor.
* * *
17 Şubat 2013
Mutluluk takvimi
* * *
Bu gece herkes duysun
Ben aşkımı öldürdüm
Anılar yalvardı ama
Ona bunu layık gördüm
Yalanlarla beni yordu
Canımı acıtıyordu
O masum bakışıyla
Son arzumu bile sordu
Gözlerim nişan aldı
Tetiği yüreğim çekti
Ben onu öldürmesem
O beni öldürecekti
Ömrümü verdiğim aşkı
Ben yok ettim bu defa
Suçluluk duymuyorum
Benimki nefsi müdafaa
Hakkı YALÇIN