YOLUMUN üzerindeki bir taşla yıllar önce muhabbet etmiştim de yeniden hatırlatmak gereğini duydum. "Taşa kalp çizerek" aşkını göstermek isteyenlerle, bir insana ah ederken "başına taş düşsün" diyenler arasındaki farka mahsuben!
***
-Merhaba taş nasılsın?
-Sağ ol arkadaş iyiyim
-Bakıyorum da kaç zamandır aynı yerdesin, "canın sıkılıyordur" diye düşünüyordum.
-Yanılıyorsun, ben varlık ve sonsuzluk arasındaki boşluktayım.
-Ne yani hoş vakit geçirdiğini mi söylemek istiyorsun?
-Elbette. Hiç kimsenin tahmin edemeyeceği kadar özgürüm. Oysa sizler oksijen ve karbondioksit arasında sıkışmış varlıklarsınız. Ruhunuz bile özgür değil. Bir de bana taş atıyorsunuz.
***
-Üşümüyor musun?
-Hayır. Sizler giyindikçe ısındığınızı sanıyorsunuz. Oysa giyindikçe günahlarınızı soyunuyorsunuz.
-Ne o felsefe öğrencisi olduğunu mu sanıyorsun?
-Elbette. Ben sessizliğin sesiyim, cansızlığın dervişi. Doğaya sadık askerim.
-O yüzden mi kımıldamıyorsun?
-Taş yerinde ağırdır. İnsanların konuşarak anlatamadıklarını taşlar susarak anlatır. Sizin atalarınız öğrendi de sizler öğrenemediniz mi?
***
-Biraz kendini beğenmişlik sezinliyorum sende.
-Yoo kibir de sizde haksızlık da.
Düşünen insanları benden ürettiğiniz dört duvar arasında hapislere tıkıyorsunuz da yumurta topuklu dolandırıcılara katillere kırmızı halılar seriyorsunuz. Mezarınızda bile adınızı bana yazdırıyorsunuz.
-Bu ne düşmanlık?
-Yoo bu dünyanın tek düşmanı var o da dünyayı kirleten insan. Ben dostluğun siluetiyim. En kederli anlarınızda sırtınızı bana dayar, korunmak için bile beni siper edersiniz. Size ne zaman ihanet ettim?
-Peki "ummadık taş baş yarar" gerçeğini ne yapacaksın?
-Ellerinizin günahına beni alet ettiniz. Mancınıklarda beni silah olarak kullandınız. Sizler gözümde sanıksınız. Taş sanatçısı zarif insanları ayrı tutuyorum da kirli elleriniz olmasa kimsenin başını yarmam.
***
-Hassas bir yanın da var!
- Bizler üzüldükçe ufalanır kum tanesi oluruz. Ayrıca küçük diye hiçbir şeyi hafife almayın. Büyük kaleler bile küçük taşlardan yapılır.
-Ya günahların?
-Kuşlar gibi günahsızım. "Bir taşla iki kuş vurmak" gibi ahmakça bir terim üretmeniz bile günahlarınızın delili.
***
-Peki, seni neler üzer?
-Rüzgar yaralar bir de yosun tutarsam kahrolurum.
-Böyle düzenli hayatta harcaman da yoktur.
-Yok. Kimsesizlik benim en büyük servetim ama dünyadaki rolüm büyük.
-Peki, senin en çok hoşuna giden nedir?
-Beni denizlerde sektiriyorsunuz ya işte o zaman kuşlar gibi hissediyorum kendimi.
MUTLULUK TAKVİMİ
Evinde ekmeğini kendin yap.
Suyu boşa harcama.
Şiir oku sesini kaydet.
İnsan giderken bile
Büyük olmalı
Nerede saklanır
Gözlerde tüten
Aşk kalbinden vurulur
Sırtından değil
Nasıl aklanır
Aşkı kirleten
İkiniz bir oldunuz
Beni sırtımdan vurdunuz
İstanbul ve sen
Bekle daha söylemedik
Son sözümüzü
Yüreğim ve ben
Hakkı YALÇIN
Bebeklerimizin kanını satanların alacağı cezayı merak ediyorum.
Yalan mı?
Bu ülkede adam olmanın şartlarının değiştiğini görüyoruz, artık otomobil markaları belirliyor kaliteyi. O otomobile sahip olmak için gereken ortamı yaratmak gerekiyor.
Nasılsa birkaç dakikada kana karışıyor kötülük. Tedavisi imkansız bir hastalığın mikrobu damarlarda dolaşıyor. Haram parayla alınan lüks cipler de emniyet şeritlerinde bile dolaşıyor.