DERBİDE gördük ki Beşiktaş'ta iyileşen bir yara, Fenerbahçe'de açık ara kazanma duygusundan yoksun bir takım gerçeği.
Beşiktaş'ta dirilen bir akşam, Fenerbahçe'de formaların içinde ölü bedenlerle yitirilen bir akşam! Maçtan sonra renkli nedenler üretip, "bir topumuz çizgiden çıkarıldı, iki topumuz direkten döndü" gerçeğini özne yapan Mourinho, kaybedilen 3 puanın ligin sonunda kaç puan edeceğini de bir zahmet hesaplasın!
***
Orta alandaki hayalet Fred'e baksın, golcü felsefesini hantallıkla yok eden Dzeko'ya göz atsın, orta alanın meydanı boş bırakan oyuncularını ve Luvakoviç'in topu oyuna sokarken harcadığı dakikaların "akıl sağlığını" sorgulasın! Bu meselelerden çıkan sonuç;
Fenerbahçe, Beşiktaş'ın sahada kurduğu sistemin pençesinden çıkamamış ve sahadan puansız çıkmıştır.
***
Yönetimin çürüdüğü Beşiktaş neredeyse "oynanmadan yenik sayıldığı" bir maçtan zaferle ayrıldıysa, bunda Serdar Topraktepe'nin oyunu ve rakibi okuma gerçeği ön plandadır. Kişi başına düşen mücadele ve alın teri yoklamasında birinci ve ikinciliği Emirhan Topçu ve Tayyip Talha aldıysa alkışların en büyüğü de onlara aittir.
Takımı kumanda eden Rafa Silva'ya gelince, ayaklarla da şiir yazılır, futbolun kölesi olunduysa eğer.
***
10 kişilik Galatasaray, Sivas'ta galibiyeti soluyan Aslan rolünden sapmadıysa, 6 puanlık farkın tahtına oturmayı da hak etmiştir. Ama maçtan önemli bir gerçek var.
Barış Alper Yılmaz'ın bileğine "öldüresiye" basılan zalimliğin karesinde insanlık suçu işlenmiştir. Sivassporlu Rey Manaj'la hakem Turgut Doman en ağır cezalara çarptırılmalıdır.
Çünkü cinayet filmlerinde bile böylesine net bir delil yok ama vicdansızlık bazılarının DNA'sında var. O görüntüyü ekranda izleyip kırmızı kart göstermeyen bir hakemin, Galatasaray'la aradaki uçurumu derinleştirmek için Futbol Federasyonu'na sabotaj düzenlediği da apaçık ortada!