Geçen akşam aldığım bir davet yüreğimi acıttı.
Bana gülen gözleriyle 'emice' diyen Bayburtlu Nadir Kadakal'ın özlemiydi yüreğimi yakan…
Güzel gülüşü ve sıcaklığı o kadar canlı ki hala…
Yazıyı yazarken muzip gülüşüyle sanki "emice" diyor yine…
Sene 2004 rahmetli anacığım çok hasta…
Üzüntüm kelimelere sığmayacak kadar büyük…
Trabzon Sabah Temsilciliği'nden Adana'ya tayin edildim…
Kuzey'den Güney'e gitmek varmış kaderde derken,
anacığımın "git uşağum" sözüyle kendime geldim.
"Git" deyince düştüm yollara…
İlk şoku uçakta koltuk arkadaşımla yaşadım…
Gece 11.30 uçağı, Adanalıların ifadesiyle "sarhoş uçağı"…
Yeşilköy'den kalkıyordu uçaklar o yıllar…
Adana yolcuları güneş yanığı renkleriyle belliydi.
Benim gibi olanlar ise tek tüktü uçakta…
Aklım hasta anam, babam ve çocuklarımda benim…
Derinlere dalıp gitmişken koltuk arkadaşımın "yolculuk nereye?" sözüyle irkildim.
"Kardeşim sen nereye gidiyorsan bende oraya" dedim ama kavruk adam duymadı ki.
Sorusunu tekrarlayınca;
"Bu uçak yolda yolcu indiriyor mu" dedim alay ederek..
Aldırmadan ikinci soruyu sordu o…
"Renginden belli sen Adanalı değilsin memur musun?" dedi. Kafamda deli sorular, anam ve çocuklarımın hasreti burnumda tütüyor. Yol arkadaşımın ise soruları havada uçuşuyor. "Memurum ben, Adana'ya tayin oldum" dedim.
O tek kelimeyle sohbete noktayı koydu.
Aylardan ağustos "yandın…!" dedi..
Uçağın merdivenlerinde yol arkadaşımın demek istediğini lav benzeri esen sıcak rüzgarla anladım.
Gecesi böyleyse gündüzü cehennemdir herhalde dedim otele giderken…
**
Ekip arkadaşlarımla birlikte hummalı bir çalışma içine girmiş, kısa zamanda SABAH'ta müthiş başarılara imza atmıştık.
Ardından SABAH ANKARA ekin çıkarma görevi verildi.
Artık haftanın yarısını Adana'da diğer yarısını da Ankara'da geçiriyordum.
Arkadaşlarımla gece yarısı kalkıp Şakirpaşa Havalimanına gidiyor, oradan Esenboğa'ya uçuyorduk.
Esenboğa'da bizi alan araçla konaklayacağımız Dedeman Otele geçiyorduk.
Bu durum senelerce böyle sürüp gitti.
Bir Adana, bir Ankara yaptık hep...
Ankara Dedeman uzun yıllar bana ve ekibimin evi oldu.
Yani Dedeman'ın hatırası büyüktür bizde…
Çünkü burada uzun ve önemli sayılacak yıllarım geçti.
Aslı ile yaşadığımız kavgaları unutamam!
Ardından Dedeman'a doğru yol alır otelin karşısındaki işkembecide iri taneli işkembemizi içtikten sonra otele giderdik.
Otel çalışanları zamanla ailemizden bir parça oldu.
Gündüz gazetede hummalı bir çalışma ile geçiyor.
Akşam Dedeman'da dinleniyoruz.
Otelin Genel Müdürü Bayburtlu hemşerim Nadir Kadakal'ın gülen gözleriyle ' emice ne edeyisun' deyişi yüreğimizi ısıtırdı.
Temel, Melih ve Eylem…
Hepimiz çok sevdik Nadir'i…
Otel evimiz gibiydi hizmette kusur yapılmazdı.
Hizmetlerin arkasında sevgili Nadir vardı hep.
İlk enfarktüsü orada geçirdim…
Gece yarısı yataktan düşmüş başımı sehpaya çarpmıştım.
Bir zaman sonra düştüğüm yerden kalktım.
Ölsem kimsenin haberi olmazdı.
Adana'da ise kalp krizi geçirdim.
Tempo yüksek, sıkıntı büyüktü, kalbime bakan Profesör Doktor Mustafa Demirtaş'tı…
Mustafa Demirtaş'ı ayrı bir yazıda anlatmam şart…
Beni çok kez ölümden kurtardı çünkü…
Ankara'da ise Profesör Doktor Savaş Koçak vardı.
Neyse…
**
Gönlümüzde taht kuran Nadir sonra Ankara'dan İstanbul'a taşındı…Emekli olunca Galata'da Butik bir oteli işletmeye başladı… Bir ara arkadaşlarıyla Adana'ya geldi…
"Emice ne edeyisun" diyerek aramış birlikte sevgili Tayyar Zaimoğlu'nun Onbaşılar Kebabına gitmiştik…
Nadir fanatik Fenerliydi Galatasaraylı olan Haber Müdürüm Temel Eren ile Melih'e takılıp dururdu hep.
En son Nadir'i Adana'da gördüm.
Geçen yıl hatır sormak için Nadir'i aradım…
Telefonunu bir kadın açtı…
Hiç böyle yapmaz,"Emice ne haber" diyerek açardı telefonu.
Ama bu kez öyle olmadı, kadına kendimi tanıttım…
Eşiymiş meğer…
Buz gibi bir sesle "Nadir'i kaybettik" dedi.
Şok olmuştum…
Sevgili Nadir hayatının baharındaydı oysa.
Kurşunun adres sormadığı gibi ölüm de bakmıyordu yaşa.
Ölüm Nadir'e hiç yakışmadı…
Daha yapacak çok şeyi vardı biliyorum…
20 Aralık 2023'te ayrıldı aramızdan o güzel yürek.
Sabah ikinci şoku gazetede yaşadım.
Çalışanım Ebru'nun lösemiye yakalandığını öğrendim.
Asistanım Nesli haberi verirken gözleri ıslanmıştı.
Önceki Akşam Adanalı İş insanı Kenan Şenbayrak arayıp,
"Abi Adana Dedeman'ı açıyorum" deyince aklıma düştüler.
Beynimin bir yerinde not ettiğim Nadir'i ve çokça hatıra biriktirdiğim Dedeman otelini hiç unutmadım.
Sağ ol Kenan Şenbayrak kardeşim.