Adana Büyükşehir'in CHP'li Başkanı Zeydan Karalar ASKİ şantiyesini ziyaret etmiş.
Devrik Diktatör Esed gibi işçi kıyan Karalar'ı yağ damlayan bir afişle karşılayan TÜRK İŞ e bağlı Belediye-İş'in ibretlik afişi Adanalıyı kızdırdı.
Afişte,"Haram yemeyen,helali paylaşan,emeğin hakkını veren Zeydan abi teşekkür ederiz" sözlerine yer verildi.
Bölücülerin eline geçen sendikanın afişi için Adanalı "Bunca yolsuzluğu ve işçi kıyımını sanki Zeydan yapmadı. Adamın Baasçı Esed'den farkı yok. Yağ çekmenin bu kadarı fazla" dedi.
Zeydan'a bu afişi açanlara yazıklar olsun.
Mülkiye teftiş kuruluna da yazıklar olsun.
Adama Adana'da rahatça at koşturdukları için.

**
Trikocu Ali Ehlil 90'li yıllarda tanıdım onu… Türkiye'nin en iyi trikocusuydu… Trikonun kralı desem abartmış olmam.
Zeki triko, Mısırlı gibi ünlü markalara iş yapan biriydi… Ali Ehlil Giresun Şebinkarahisarlı… Ama adam gibi adam ha… Temiz biriydi, içinde asla kötülük yoktu… Ama bu saf ve temizliği onu malından etti.
Böyle olunca eşi ve çocukları da onu terk etti.
Eşi tamam da evlat babayı nasıl terk eder anlamam ki.
Ali Ehlil, "tecrübe yaşanarak kazanılıyor' dedi.
"Bir tek şeyi çok iyi öğrendim bu yaşta, gücü kaybettin mi her şey bitiyor!" Adam işine de insanlığında da ehil biri… Ve soyadına uygun bir zanaatkâr… En şık ve kusursuz tasarımları ile Mahmutbey yolunun gözbebeğiydi… Şu acı gerçeği de itiraf etti.
"-Kalitemiz bir numara ama maalesef taklitçiyiz" dedi.
Onu 1995 yılında televizyonculuk dönemimde tanıdım… Garibanlıktan patronluğa geçiş öyküsünü ağzım açık dinlemiştim.
**
Aradan yıllar geçmişti.
Hepimiz ekmek için ayrı bir yerlere göçmüştük.
Tam otuz yıldır Ali Ehlil'i görmedim.
Rahmetli Hilmi Abimle yanına gitmiştik.
Şebinkarahisar'daki müvekkili petrolcü Mahmut da yanımızdaydı.
Ali müthiş işler yapıyordu… İstanbul'un büyük ilçelerinde pasajları vardı.
Onu bu şekilde bırakmıştım.
Arada bir aklıma geliyor ama aramaya fırsat bulamıyordum.
Bir gün telefonum çaldı… Arayan Ali idi… Sıkıntılı bir sesi vardı… Benden avukat yeğenimin telefonunu istedi… "-Hayırdır Ali" dedim… "-Abi sorma mafyanın eline düştüm…" "-Malımı mülkümü elimden aldılar."dedi.
Koroner damarlarında meydana gelen darlık ve tıkanıklık sonucu açık By-Pass olmuştu… Hastalanınca işinden oldu… Mal sattıkları parasını ödemedi… Karısı iki çocuğunu da alarak evi terk etti… Adam ikinci kez ölümden döndü… Önceki gün Ali ile bir kez daha konuştuk… "Anası kızımı benden habersiz nişanladı beni çağırmadılar abi" dedi.
Çok üzülmüştü… Malından mülkünden ve çocuklarından olmuş kalp hastası biri şimdi.
**
Ömür bir masal gibidir Ali… Ne kadar uzun olduğu değil, ne kadar güzel yaşandığın önemlidir.
"Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin" derler.
Yüzümüzün ve gözlerimizin rengi ne olursa olsun, gözyaşlarımızın rengi aynıdır unutma… Ve bir kapı kapanırsa, başka bir kapının açılacağını bil.
Fakat genellikle kapalı kapıya o kadar uzun süre bakarız ki, hangi kapının açıldığını bile göremeyiz.
Ona göre sevgili Ali, kapalı kapıya değil açık olana bak olur mu?