Ersin Ramoğlu

ERSİN RAMOĞLU

Devletin malı deniz mi

Eklenme Tarihi 7 Mart 2025

Devlete milyarlarca lira vergi borcu takan Nursan Çelik Sanayi bilirkişi ve mahkeme marifetiyle korumaya alındı… Nasıl oldu, niye oldu bu?
Devletin malı deniz yemeyen domuz şey mi?
Gelir İdaresi milyonlarca liralık alacağını tahsil etmediği gibi mahkeme kararına da itiraz etmedi… Ziraat Bankası mahkeme kararına itiraz etti.
Ama Gelir İdaresi Başkanı oralı bile olmadı.
Patron İlyas Keleş enteresan biridir.
Naylon fatura keserek devletin milyarlarını iç etmiştir.
Bunu ilk tespit eden de Süleyman Günaydın'dı… Ben de naylon faturacı ile ilgili onlarca yazı yazarak Maliyenin dikkatini çekmeyi başardık… Sonunda Nursan'a 2016'nın parasıyla 500 milyon lira vergi cezası kesildi… İlyas Keleş hayali isimlere kurdurduğu şirketler üzerinden devletin milyarlarca liralık KDV'sini çalmıştı.
**
İlyas Keleş devlet böyle çöktü Malki cinayetiyle adını duyuran Erol Evcil de Nursan'a çöktü..
Evcil 'kiralama' yöntemiyle Keleş'in mallarını eline geçirmişti.
Dörtyol İcra Dairesi ise Nursan Hospital'i bedava bir fiyatla Kahramanmaraşlı birine sattı.
Gelir İdaresi alacağını yine tahsil edemedi.
Satışa da engel olmadı… Şimdi deİskenderun Ticaret Mahkemesi Nursan Holding'e bilirkişi marifetiyle dokunulmazlık sağladı.
Oysa bilirkişi raporunda ciddi tutarsızlıklar vardı.
1-Raporda leasingle alınan makineler sözleşme fesih olmasına rağmen şirketinmiş gibi gösterildi.
2-Resen terk edilmiş şirketin taşınmazı kiraya verilmiş ancak fatura kesilmemiş. Bu şekilde alacaklılar zarara uğratılmış 3-Kira bedeli alınmadan fabrika Erol un kullanımına verilmiş.
4-Konkordato projesinde ciro ile borç ödemesi yapılacağı yazılmış ancak 5 aylık sürede fabrika çalıştırılmamış bile. Çalışmayan fabrika nasıl ciro elde edecek?
5-Fiktif alacak yaratılarak usulsüz işlem yapılmış.
6-Yatırım gideri hesaplanmadan fiilen çalışması mümkün olmayan fabrika hemen faaliyete geçecekmiş gibi gösterilmiş.
Bilirkişi baştan sona suç dolu bir rapor düzenlemiş.
Ama hiçbir veri gerçek değil… Umarız Ticaret Mahkemesi konuyu tekrar gözden geçirir de devlet alacağını tahsil eder.
**
SÜLEYMAN GÜNAYDIN'IN BAŞINA GELENLER

6 Şubat sabahı meydana gelen büyük deprem Hatay gibi İskenderun'u da yıktı.
Deprem çok insanın canına mal oldu.
O kara sabah insanların çığlıkları fırtınanın sesine karıştı.
Evi yıkılanlardan biri de iş insanı Süleyman Günaydın'dı.
Günaydın sahildeki Yıldız Plaza'nın 7.katında oturuyordu.
Saat 04.17'de başlayan deprem 7 kattaki daireyi önce sallamış sonra duvarlarını yıkarak yan yatırmıştı.
Yatağından fırlayan Süleyman Günaydın kara kışa aldırmadan kendini dışarı attı.
Yağmurun sesine yıkılan binalardan gelen inleme sesleri karışıyordu.
Bir tarafta can derdine düşenler diğer tarafta da yıkılan evleri soymak için hırsızlar h9arekete geçmişti.
Sağ kalanlar da yıkılan evlerin önünde nöbet tutuyorlardı.
Süleyman Günaydın da annesine ait altınları korumak için bina dibinde yatıp kalkıyordu.
Ölü soyucular buna rağmen bekçiyi ölümle tehdit etmişti.
Düzce'den gelen vinç operatörü Ömer I..de evlerinden eşyalarını indirmek isteyenlerden 60 bin lira peşin para istiyordu. Fiyatı yüksek bulan Günaydın "Depremzedeyi soymak için mi Düzce'den kalkıp geldin" diyerek adamı evin önünden uzaklaştırdı.
Bundan rahatsız olan vinççi de polise giderek Süleyman Günaydın'ın deprem soyguncusu olduğu ihbarında bulundu.
**
Polis vinç operatörünün "hırsız var" yalanıyla depremzedenin yanına doluştu.
Polis evinin yanında duran Günaydın'dan "kimlik" istedi.
O da kimliğinin yıkılan evde kaldığını, ama cüzdanında fotokopisinin bulunduğunu, oradaki komşularına da burada oturup oturmadığını sorabileceklerini söyledi.
Polisin sert tavırları karşısında Günaydın önceden tanıdığı Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu'nu aradı.
O da Hatay emniyet müdürünü arayıp meselenin hallini istedi. Ardından İskenderun Emniyet Müdürü Nevzat 10 polisle evin yanına geldi.
Polisler Ahmet Ünlü, Ahmet Alperen Baştuğ, Sezgin Zafer,Tezgan Yaşar, Emrah Köse, depremzedeyi yaka paça karakola götürdü.
Kamera kaydı olmadığı için polis Doğa Oral, Ramazan Ökmen ve ihbarcı vinç sahibi Ömer Işıldak'ı tanık yaptı.
Karakolda barışma olmuş şikayetler karşılıklı olarak geri çekildi. İki yıl sonra Süleyman Günaydın polislerin bulduğu yalancı tanıklarla şikayetçi olmaktan yargılanıyor şimdi.
Polisin vatandaşı tartakladığı yıllar geride kaldı… Elinde imkan var evin önünde bulunan onlarca insana niye sormuyorsunuz adamı tanıyıp tanımadıklarını.
Düzce'den gelen vinç operatörüne bu şekilde alan mı açmak istendi?