Şampiyonlar Ligi'nde mücadele ettiği için Galatasaray, lig başından beri sıklıkla Fenerbahçe'den önce oynuyordu maçlarını. Konya ve Sivas maçlarını ise Fenerbahçe'den sonra oynadı. Özellikle 90. dakikaya kadar maçı koparamadığı Konyaspor'un, Kadıköy'de 7 gol yemesinin ardından iki takım arasındaki oyun farkı konuşulmaya başlanmıştı. Hem bu neden, hem Fenerbahçe'nin 3 puan önde olması hem de son dakika yaşanan sakatlık gelişmeleri Galatasaray'da maç öncesi moralleri bozmuştu.
Kış ayına denk gelmesi halinde ligin en zor deplasmanı apoletini alan Sivas'a birçok eksikle gitti Galatasaray. Bek kurgusu tamamen bozulurken geriden oyun kurabilen iki isim Kaan ve Sanchez de yoktu sahada. Buna rağmen Galatasaray özellikle ilk 20 dakikada oyunu tek kaleye yığdı ve direkleri dövmeye başladı. İlk 20'den sonra ise Sivasspor oyun anlamında maç sonuna kadar sürdüreceği dengeyi sağladı. Nitekim maçın hakkı beraberlikti ve öyle de oldu.
Sivas'ta belki de Galatasaray kariyerinin en vasat kulübesini arkasına alan Okan Buruk, oyuna etki edebilecek herhangi bir hamle yapamadı. Skoru korumak için yapıldığını düşünsem de Mertens-Ndombele değişikliği bana göre yanlıştı. Oynadığı her dakika Galatasaray'ın hücumdaki beyni olan Mertens, iyi de oynuyorken sahada kalmalıydı.
En önemli iki futbolcusu Manaj ve Saiz'dan yoksun olan Bülent Uygun'u ise tebrik etmek gerek. Çok sık görmediğimiz 5-3-2 taktiğiyle sahaya dizilen Uygun, Galatasaray'a bir pozisyon dışında net şans vermezken daha erken skoru getirebilecek fırsatları da yakalamayı bildi.
Son dakikada haklı bir kırmızı kart gören Kerem Aktürkoğlu'nun sinirine ise anlam veremedim. Hem performans hem de yerli kuralı anlamında Okan Buruk'un elini rahatlatan Kerem, hakemin raporuna göre eğer birden fazla maç ceza alırsa Kayserispor'un ardından Trabzonspor deplasmanında da takımını yalnız bırakacak. Bu iki zorlu maçta yaşanacak olası kayıplar ise Fenerbahçe'nin minimum puan kaybettiği sezonda belki de havlu atmak anlamına gelecek.
