YAŞANAN en saf, en güzel şeydir aşk. İçinizde asla kirletemezsiniz aşkı. Ancak bir gün açılmayı düşündüğünüzde, İzmir Marşı'yla geri döneceğinizi düşünürken, İbrahim Tatlıses'in "Ben insan değil miyim" fonuyla geri dönersiniz.
Karşılıksız aşk, buz gibi duvara dokunmaktır. Gece olmuş, yatağınıza girmişsinizdir.
Kafanızı duvara doğru çevirirsiniz. Sevgilinizin (sizin olmayan sevgilinizin) o pürüzsüz yanağında elinizi gezdirdiğinizi hayal edersiniz. Sanki o yanınızda yatıyor da siz onun güzelliğini seyrediyorsunuz...
Halbuki gerçekte dokunduğunuz duvardır sadece.
Zaten yanınızda olmasını istediğiniz insan da gerçek olamayacak kadar güzel değil mi ki?
Gerçeğin hep böyle soğuk, kaskatı bir şey olması ne kötü.
"Hayatta kendimi hiç bu kadar aciz hissetmemiştim" dedirtir.
Çok can yakar. Damar şarkılara bağlar. Rockçı'sındır ama çaktırmadan Müslüm dinletir.
Hayatınızın önemli bir bölümünü hatta en çok gezip eğleneceğiniz, en mutlu ve en genç olduğunuz yıllarınızı pencere kenarlarında müzik dinleyip onun ne yaptığını düşünerek geçirmenize neden olur.
Peki karşılıksız aşklar bize ne öğretir?:
"O da seviyor mu?" diye sorular sorup beynini kemirmektense gidip öğrenmeyi, "Hayır" cevabını alınca da en kısa sürede unutmaya çalışmayı öğretir.
BUNU BİLİYOR MUYDUN?
Ancak kuşatma sonunda Osmanlı zaferiyle sonuçlandı.
GÜLÜ YORUM
@tuanadb Sigarayı ocakta yakmak için mutfağa gittim.
Bir an beynim durdu ve ocağı açmak yerine MUSLUĞU AÇIP sigarayı suya tuttum???
Beni oynayan kişi vereceği komutu mu şaşırdı naptı ŞOK OLDUM.
TESPİTLİ YORUM
@kitlenin_afyonu Taksim'deki kestanecilerin genellikle sivil polis olduğu bilgisine yeni haiz oldum..
Halbuki ben onların tok satıcı olmalarını hep takdirle karşılardım..
Ben bu saflık bu salaklıkla bu yaşa kadar gerçekten iyi geldim, çok güzel geldim...