CEVAP: Peygamberimiz bir gün bastonuna dayanarak Sahabenin önüne geldi. Hepsi ayağa kalktılar. Efendimiz: "Acemlerin birbirini -ulu görüp- tazim ettiği gibi ayağa kalkmayın!" Buyurdu. Başka seferinde: "Bir kişi kendisi için ayağa kalkılmaktan hoşlanırsa Cehennemdeki yerini hazırlasın." Buyurdu. Sahabe şöyle der: "İnsanlar Hz. Peygamber'den daha fazla hiç kimseyi sevmezlerdi. Ama O'nu gördüklerinde ayağa kalkmazlardı. Zira O'nun bundan rahatsız olduğunu bilirlerdi." Genel prensip bu ancak bir insanın önünde kalkıldığında kibirlenmeyeceği biliniyor ve o kişinin faziletli, hayırlı, muhterem bir kişi olduğu da biliniyorsa bu durumda önünde kalkmakta sakınca yoktur. Hz. Peygamberin önemli bir Sahabesi geldiğinde kimsenin durumunu değiştirmediğini görünce:"Efendinizin önünde (ona yer açmak için) ayağa kalkın dediği de biliniyor." Yine alimlere göre bir yerde bu gibi hallerde ayağa kalkmak bir adetse ve kalkılmadığında sıkıntı oluşacak; yanlış değerlendirilecekse bu durumda ayağa kalkılabilir. Önünde kalkılan kişinin de kibirlenmemesi gerekir.
SORU: Sadece içki mi haram?
CEVAP: Hz. Peygamber; "Her sarhoş edici madde haramdır." (Ebu Davud) buyurmuştur. "Çoğu sarhoşluk veren bir maddenin azı da haramdır." (Tirmizi, Ebu Davud, Nesai) buyurmuştur. Başka bir rivayette "Sarhoşluk veren her şey haramdır." (Müslim, Buhari) buyurmuştur. Bütün bunlara göre esrar, eroin ve benzeri her sarhoş edici madde haramdır. Katı, sıvı veya başka bir tarzda olması sonucu değiştirmez. Tedavi niyetiyle ilaçlara konulmuş olan ağrı kesici mahiyetteki şeyler bu hükmün dışındadır.
SORU: Tevessül şirk midir?
CEVAP: Tevessül nedir önce bunu kısaca belirtelim. Tevessül: bir insanın ahiretteki zor hesap günü için; Ya Rabbi! Beni Şu amelim, ibadetim, sadakam veya sevdiğim salih, takvalı ve ibadet ehli olan kişinin duaları hürmetine affet demesidir. Anlaşılacağı gibi tevessül bir vesileye sarılmadır. İtibarlı bir ameli veya kişinin duasını affımız için öne almaktır. Yoksa tevessül; Yüce Allah'a rağmen bir gücü öne almak gibi algılanırsa bu elbette şirk olur. Tevessülü kabul edecek ve müsade edecek olan Yüce Allah'tır. Günahkarlar, günahlar, putlar, Allah'ın razı olmadığı şeyler ile tevessül ve vesile olamaz. Bunları vesile etmek tam zıttına azaba vesile olurlar. Kur'an-ı Kerim'de tevessüle dair örnekler vardır: Bakara suresinin 248. Ayetindeki ahit sandığı bir teberrük ve tevessül örneğidir. Hz. Ömer'in yağmur duasında: "Ya Rabbi! Peygamberimizin amcası hürmetine bize yağmur yağdır." Dediğini biliyoruz. Mağaraya sığınan ve mağara çökünce mahpus kalan üç kişinin iyi amellerini sayarak iyilikleri sayesinde -tevessül ederek- kurtulduklarını Hz. Peygamber haber vermiştir. Yine Hz. Peygamber'e gelen bir körün -âmânın- kendisiyle tevessülde bulunduğuna dair rivayetler mevcuttur. Bu hususta örnekler çoktur. Ben sadece bir kaçını belirttim. Burada en önemli nokta; gerek şefaat ve gerekse de tevessülde; bütün tasarruf ve iznin yegane sahibi Yüce Allah olduğunu unutmamaktır.