Tövbe gönülden olmalı

Nihat Hatipoğlu

NİHAT HATİPOĞLU

Eklenme Tarih 19 Nisan 2023

Tövbe, sadece dille olmaz. Gönülle, bütün organlarla, günaha bir daha dönmemesine olmalıdır. Tövbe kapısının sonuna kadar açık olduğu bugünlerde gönülden yüce Allah'a yalvaralım.

RAMAZAN yarın bitmek üzere.
Günahtan arınmak için bu iki gün önemli bir fırsat.
Bugünlerde tövbe kapıları sonuna kadar açık. Bu fırsatı kaçırmamak lazım. Hz. Peygamber (SAV) "Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir" buyuruyor.
Tövbe sadece dille olamaz. Gönülle, bütün organlarla, günaha bir daha dönmemesine olmalıdır. Allah, yalvaran dudağı, eğilmiş bir kalbi bilir. Onun için sonsuz rahmetiyle kapıları açar. Resulullah Aleyhisselam şöyle buyurdu: Allah-u Teala'nın, yollarda dolaşarak zikreden insanları araştıran melekleri vardır. Bir yerde Allah'ı zikreden bir topluluk buldukları zaman, birbirlerine 'Gelin, işte sizin aradıklarınız burada' diye çağırırlar. Melekler, onları kanatlarıyla sararlar.
Rableri, onların durumunu meleklerden daha iyi bilmekle beraber, meleklere sorar: 'Kullarım ne diyorlar?' Melekler: 'Seni tespih ediyorlar. Seni tekbir ediyorlar. Sana hamd ediyorlar. Seni temcid ediyorlar.' Hak Teala buyurur: 'Beni gördüler mi?' Melekler: 'Hayır, vallahi seni görmediler.' Allahü Teala: 'Beni görselerdi ne olurdu?' Melekler: 'Eğer seni görselerdi, sana daha çok ibadet ederlerdi. Seni daha çok tespih ederlerdi. Sana daha çok hamd ederlerdi.
Allah-u Teala: 'Benden ne istiyorlar?' Melekler: 'Senden cenneti istiyorlar.' Allah-u Teala: 'Orayı gördüler mi?' Melekler: 'Hayır ey Rabbimiz, onlar orayı görmediler.' Hak Teala: 'Peki, onlar orayı görselerdi ne olurdu?' Melekler:
'Orayı görselerdi, oraya kavuşma hırsları ve arzuları artardı, oraya olan rağbetleri ziyadeleşirdi.' Allah-u Teala:
'Onlar neden sakınıyorlar?' Melekler:
'Cehennemden.' Allah-u Teala: 'Peki orayı gördüler mi?' Melekler: 'Hayır ey Rabbimiz, onlar orayı görmediler.' Allah-u Teala: 'Peki görselerdi nasıl olurdu?' Melekler: 'Görselerdi ondan daha şiddetle sakınırlar, oradan daha çok çekinirlerdi.' O zaman Allah-ü Teala şöyle buyurur: 'Sizi şahit tutuyorum ki, ben onlara mağfiret eyledim.' Bunun üzerine meleklerden biri:
'İçlerinde filanca var ki, o onlardan değil, bir ihtiyaç için aralarına girmişti.' Allah-u Teala: 'Onlar bir meclisin adamlarıdır, içlerinden biri ayrı tutulamaz.' (Buhari, Daavat 66, Müslim, Zikr 25)

SALAT VE SELAM GETİRENE MELEKLER DUA EDER
SALAT ve selam, "esenlik ve dua" demektir. "Ya Rabbi, Muhammed'in (SAV) makamını, şanını, şerefini ve yanındaki itibarını yücelt" demektir.
Dikkat ederseniz "Muhammed" adından sonra "SAV" diye bir rumuz yazarız.
"Sallallahu aleyhi vesellem", yani "O'na sonsuz salat (dua) ve selam (övgü) olsun" demektir bu. Âlimlerin bir kısmı, O'nun adı her anıldığında bunu söylemeyi dini bir gereklilik sayarlar.
Salat ve selamın binlerce türü vardır.
Ama halkımız arasında en çok kullanılan ve yaygın olanı şudur: "Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve âlâ âli seyyidina Muhammed (Allahım! Efendimiz ve Peygamberimiz olan Muhammed'e ve O'nun akrabalarına (ehli beyt ve dostlarına) salat ve selam getiririm." Peki, Peygamberimize salat ve selamın faydaları var mıdır? Tabii ki vardır.
Hem de yüzlerce.
Hatta bu konuda özel eserler kaleme alınmıştır. Biz bu faydalardan birkaçını belirtelim:
Salat ve selam getirene melekler dua eder.
Günahların affına vesile olur. Peygamberimiz (SAV), "Bana salat ve selam getiriniz.
Zira bu yolla günahlarınız bağışlanır" buyuruyor.
Kişinin manevi derecesini yükseltir.
Peygamberimizin ahiretteki şefaatine sebep olur.
Kıyamet günü kişiyi güvende kılar ve cenneti kolaylaştırır.
Sohbetlerde işlenmiş küçük günahların affına vesile olur.
Kişiyi şehitlerin makamına yaklaştırır.
Zor yaşantıdan ve fakirliğin sıkıntılarından kurtarır. Rızkı bollaştırıp bereketlendirir.
Duanın önünde salat ve selam getirilir sonra dua yapılırsa, bu duanın kabulüne sebep olur.
Ahirette terazi kurulduğunda sevap kefesini ağırlaştırır.
Kişinin ölmeden önce manevi müjdeler almasına yol açar.
Sekerat (koma) halindeki kişinin rahat nefes vermesine vesile olur.

BİR AYET
"İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte zekâtı veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat artıranlardır." (Rum, 39)

BİR HADİS
"Yalnız iki kişiye gıpta edilir. Biri, Allah'ın mal verip hak yolunda harcamaya muvaffak kıldığı kimse; diğeri de Allah'ın, kendisine ilim verip de onunla amel eden ve bunları başkasına öğreten (yani ilmini infak eden) kimsedir." (Buhârî, İlim, 15)

BİR ESMA
El-Azim: Büyüklükte benzeri olmayan, en yüce.

BİR DUA
MA'RUF-I KERHİ'NİN DUASI
Dinim için, dünyam için, beni ilgilendiren meselelerim için kerim olan Allah bana kâfidir.
Bana zulmedenden daha kuvvetli bulunan âlim olan Allah bana yeter.
Bana kötülükle yaklaşanın belini kırabilecek derecede şiddet ve kuvvete sahip olan Allah bana kâfidir.
Rahim olan Allah ölüm anında bana kâfidir.
Kabirde sorguya çekildiğim anda Allah bana kâfidir.
Hesap zamanında kerim olan Allah bana kâfidir.
Mizanın yanında latif olan Allah bana kâfidir. Sıratın yanında kadir olan Allah bana kâfidir. Allah bana kâfidir. İlah ancak O'dur.
O'na yaslanırım. O büyük arşın sahibidir

SORU-CEVAP
Alzheimer hastası olanlar ahirette sorgu meleklerine cevap verebilecek mi?
Bu dünyadaki durumlarımız mezara yansımaz. Hastanın aklının en iyi olduğu andaki bir bilgiyle sorgu melekleri soru soracaktır. Kişi Alzheimer hastalığına yakalanmadan önce ne kadar İslam'ı biliyor ve yaşıyor ise onunla sorumlu olacaktır

Botoks yaptırmak caiz mi?
İnsanların yaş geçtikçe derisinde kırışıklıkların olması kâinatın tabii kanunudur.
Yaşlanmak, insanın ömrünü gözden geçirmesi, dengeli, ölçülü ve güzel yaşaması için ayrı bir nimettir. Yaradılışı değiştirme niyetiyle yapılırsa botokstan kaçınmak gerekir.
Ama kişiyi çok rahatsız eden bir görüntüden kaçınmak düşüncesiyle yapılırsa tavsiye edilmeyen bir işlem olur. Belki "mekruh" olarak algılanır.
Ama "haram" demenin doğru olmadığı kanaatindeyim.

Amelin eksikliği, imanın azlığına mı işaret eder?
Bazı âlimler "Amel imandan bir parçadır. İbadetin azlığı, imanın azlığına işaret eder" derler.
Ama kabul gören anlayışa göre ibadet (amel) imandan bir parça değildir. Amelin azlığı, imanın azlığına değil, zayıflığına işaret ediyor olabilir. İmanımız güçlü olursa amelimiz de daha düzgün olur