SORU: Ahiret gününe iman ne demektir?
CEVAP: Ahirete iman konusu inançla ilgili bir meseledir. İmanın altı şartılarından birisidir. Bunun teferruatı şöyledir: Bizler öldükten sonra berzah denilen âleme geçeceğiz. Nihayet zamanı gelince kıyamet kopacak.
Kıyamet koptuktan sonra Allah'ın iradesi ile yeniden dirilme olacak ve herkes hesaba çekilecek. İşte bu herkesin ne yaptığının ortaya çıkacağı, adalet terazisinin kurulacağı, sırat köprüsünün yerleştirileceği, amel defterlerinin kişilere verileceği ve nihayet cennet veya cehennem ayrıştırılacağı güne ahiret gününe diyoruz. Ahiret gününü tümden inkar eden dinden çıkmış olur.
SORU: Put ne demektir?
CEVAP: Put her ne kadar taş ve tahta veya benzeri malzemeden yontulmuş ve tapınmak için dikilmiş heykel benzeri sahte İlahlara delinsede şirk anlamına gelen ve kişiyi Allah'tan uzaklaştıran her şeye put denir. Allah'a ortak kılınan her şey puttur. Azgın nefis puttur, tapınılan şan, şöhret, mevki, makam, para, güç birer puttur. Allah'ın güç ve kudretini paylaşmak, başkasında vehmetmek putçuluktur.
SORU: Bir Müslümana yaptığı bir hatadan dolayı kafir denir mi?
CEVAP: İslam hukuk ve kelam âlimleri büyük günah işleyen bir Müslümanın işlediği herhangi bir günahı meşru Görmedikçe kafir olmayacağını söylerler.
Büyük günah kişiyi -fasık- günahkar kılar. Dinden çıkarmaz. Bir Müslümanı herhangi bir günahından ötürü din dışı ilan etmek sakıncalıdır. Efendimiz (SAV) şöyle buyurur: "Biriniz Müslüman kardeşine "ey kafir" derse ikisinden birine bu söz döner. Kafir denilen kişi bunu hak etmişse söz ona gider. Aksi halde söz söyleyene döner." (Müslim) Bu hususta birçok Hadis mevcuttur.
Bu kelimeyi kullanırken dikkat etmek lazım. Kıble ehli tekfir edilmez. Bizim genel kurallarımızdandır.
SORU: Karı-koca ibadet konularında birbirlerini ikaz etmeliler mi?
CEVAP: Karı-koca Kur'an'ın deyimiyle birbirlerine örtü gibidirler. Her türlü zarardan, kötülüklerden koruyan örtü gibi. Birbirlerinin sırdaşı, dostudurlar.
Aynı zamanda hayatın adil birer ortağıdırlar. Ahiret aleminde bir arada bulunabilmek için aynı hedefe odaklanmalılar. Birbirlerini yanlıştan, günahtan ve hatadan korumak için gayret etmeliler. Birbirlerini ibadete yönlendirmeliler. Baskı olmadan. İçten gelerek. Kur'an-ı Kerim kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun (Tahrim/6) buyurur. Hz. Peygamber karı-koca birbirlerini namaza çağırmalılar der.
SORU: Doğum, evlilik, sünnet, yılbaşı gibi kutlamalara bakışımız ne olmalıdır?
CEVAP: Gerek Kur'an ve gerek sünnette belli zamanlara özel önem verildiği görülüyor. Kadir gecesi, on gece, recep ve şaban ayları ve Ramazan ayı gibi. Evlilik gibi törenlerde ikramda bulunulması yine dinin hoş görülen adetlerindendir. Gerek Hz. İsa'nın hakkında doğduğum, öleceğim ve dirileceğim günde bana selam olsun (Meryem/33) sözü, gerekse de Hz.
Yahya için "doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabrinden kalkacağı gün ona selam olsun" (Meryem/15) sözü özel insanların bu tür zamanlarının önemli olduğuna işaret ediyor. Kişi elbette doğduğu günü hatırlar, aile içinde kutlar ve sevinebilir. Ancak bunu yaparken başka millet veya kültüre benzemek için değil, kendine has bir şekilde yapmalıdır. Haram olan sözlere, yiyecek, içecek ve benzeri şeylere yaklaşmadan bunu yapmalıdır.
Bu noktada Hz. Peygamber'in "başka kültürlere-milletlere" benzemeyin uyarısını gözden uzak tutmayalım.
Evlatlarımıza kimlik bilincini, tevhid kodlarını anlatmalıyız. Bizim dinimizi, kutsal kitabımızı, Hz. Peygamberimizi uygun şekilde aktarmalıyız. Ve kendimiz, bize benzemeliyiz.
Başkalarının peşinden gitmenin bize yakışmadığını söylemeliyiz.