Sahabeye bakışımız nasıl olmalı?

Nihat Hatipoğlu

NİHAT HATİPOĞLU

Eklenme Tarih 28 Temmuz 2023

SORU: Sahabeye bakışımız nasıl olmalı?
CEVAP: Hz. Peygambere iman etmiş, O'nun zamanında bulunup O'nu görmüş veya O'nun sohbetinde bulunmuş ve bu imanla vefat etmiş müminlere (Sahabe) denir. Bu kelimenin çoğulu (Ashab)'tır.
Sahabe arkadaş anlamına da gelir. Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde Sahabe övülmüştür. Onların yaşadığı döneme Asr-ı Saadet denir.
En seçkin dönemin adıdır "Asr-ı Saadet". Mutluluk dönemi. Genellikle bu dönem Hz. Peygamber (SAV) ve akabinde gelen dört halife için kullanılan bir sıfattır. Hz.Peygamber (SAV) Sahabeyi değerlendirirken ölçülü, edepli ve insaflı olmamızı emreder. Peygamberimiz;
"Arkadaşlarımın her biri yıldızlar gibidir. Hangisine tutunursanız doğru yolu bulursunuz." Buyurur. Sahabe içinde Cennetle müjdelenen isimler bulunmuştur. Cennetle müjdelenen on sahabe ve Bedir savaşına katılanlar ayrı bir kategoride saygı ve ihtiram görmüşlerdir. Ashab da insandır. Elbette masum değillerdir. Ancak; fedakar, cefakar, vefakâr insanlardı.
Hatalarını düzeltecek bir Muhammed Mustafa (SAV) vardı. Tövbekâr idiler.
Kardeşlerini kendilerine tercih ederlerdi. İslamın ilk öncü müminleri ve savunucularıydılar. İmanlarını asla pazarlık konusu etmediler. Şehadete doğru hamle yaptılar. Arkaya hiç dönmediler. Efendimizi ölesiye savundular. Putperestlik inancını bir hamlede hayatlarından söktüler.
Katışıksız ve tereddütsüz bir iman ve teslimiyete sahiptiler. Hz. Peygamberin davetini dünyanın her yerine yaydılar. Sabahlara kadar secdede Allah'ı zikrettiler. Sıcak günlerde oruç tuttular. Kendilerini günahkar sayarlardı. Kibir, enaniyet, büyüklenme duygularını törpülemişlerdi.
Zaman zaman tartıştılar. Hz. Resulullah'ın vefatından sonra belki ihtilaflar yaşadılar. Belki çatıştılar. Belki savaştılar.
Ancak birbirlerini tekfir etmediler. Birbirlerine karşı edebi unutmadılar. Hz. Ali'nin ifade ettiği gibi, kendilerine karşı gelenleri "Bize isyan eden kardeşlerimizdir.
Namusları namusumuzdur." Diye nitelediler. Onların tümüne saygı ve sevgi ile bakarız. Aralarındaki tartışmalara bulaşmayız.
Onlar hakkında hüküm vermeyiz. 1400 sene önce meydama gelen olayları bir hakem edasıyla eleştirmeyiz.
Biz onların davalarına bakmak için tayin edilmedik.
Böyle bir yetkimiz yok.
Onları eleştirmek bizim işimiz değil. Hz. Allah'ın huzurunda elbet herkes hesabını verir. Ömer b.
Abdulaziz'in dediği gibi:
"Allah bizim kılıcımızı Sahabe kanına bulaştırmadı. Siz dilinizi bulaştırmayın" en azından böyle deriz.

SORU: "Hayır ve şer Allah'tandır" ne demektir?
CEVAP: Hayır, iyi ve faydalı iş anlamına gelir.
Allah'ın razı olduğu bütün eylemleri içine alır. Şer de Allah'ın hoşlanmadığı, onaylamadığı şeyler anlamına gelir. Yüce Allah şerden hoşlanmamasına rağmen şerri yaratır. Yani iyiyi de, kötüyü de Allah yaratır ama kötüden razı olmaz. Onaylamaz.
Şerri ve hayrı yaratan Allah bunlardan herhangi birini seçmeyi kulunun hür iradesine bırakmıştır. Kişi dilerse iyiyi seçer, dilerse kötüyü seçer.
İyiyi seçerse mükâfat görür, kötüyü seçerse ceza görür.
Bu ikili seçenek yüce Allah'ın kâinatı yaratma ve imtihanı irade etmesinin zaruri sonucudur.