Komşunuzu ihmal etmeyin

Nihat Hatipoğlu

NİHAT HATİPOĞLU

Eklenme Tarih 27 Mart 2024

LE bireylerinden sonra, insanın en yakın çevresi şüphesiz komşularıdır. Komşularına güven vermeyen kişi kâmil bir mü'min değildir. " Güzel komşuluk et ki, hakiki mü'min olasın" hadis-i şerifi, iyi komşuluğun imanla da ilgisinin olduğunu göstermektedir. Gerçek bir Müslüman komşusuyla iyi geçinen, seven, sevilen, aranan, komşularına güven veren kişidir.
Dostlarınızın, sizinle herhangi bir şekilde ilgilisi olan kimselerin, size bir şey ulaştırmak istenip de evinizde bulamadıkları zaman çalacakları ilk kapı komşu kapısıdır. Aile bireyleri hakkında herhangi bir referans söz konusu olduğunda bilgisine müracaat edilecek ilk kişilerden birisi yine komşularımızdır.
Cenab-ı Hak buyuruyor; "...Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve size hizmet eden kimselere ihsan ile muamele edin, iyi davranın..." (Nisa 4/36). Komşunun komşu üzerindeki hakkı, annenin evlatları üzerindeki hakkı gibidir. Anne ile evladın birbirlerini nasıl sevip saymaları, haklarına önem verip incitmemeleri gerekiyorsa, komşular da birbirlerini öyle sevip saymalı, karşılıklı haklarına öyle dikkat etmeliler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v):
"Komşu hakkına dikkat edin!
Ben komşu hakkı konusunda Cebrail'den o kadar ısrarla ikaz aldım ki, neredeyse komşunun komşuya mirasçı olacağını dahi zannettim" buyurmuştur. Komşunun miras hakkı gibi hakkı vardır, o da komşuluk hakkıdır. Eğer Müslüman ise sende iki hakkı vardır: Biri komşuluk hakkı, biri de Müslümanlık hakkı. Komşu hakkı, kul hakkından sayıldığından dolayı sahabeler komşuyu kırıp incitmekten hep titremişlerdir. Bunun için imkân sahibi komşular, ihtiyaç sahibi komşularının yardımına koşup dualarını almak için sanki yarışa girmişlerdir. Böylece ülke halkının birlik beraberliğini önce kendi aralarındaki komşu haklarına dikkat ederek sağlamışlardır. Komşunun komşu üzerindeki hakkı, annenin evladı üzerindeki hakkı gibidir. Birbirlerini ihmal edemezler, zarar ise hiç veremezler.

İKİ BÜYÜK İNSANDA EDEP
Zamanın eşkIyası hırsızlık ve gasp yapar. En son vurgununda bir inek alır.
Sonra tevbe duygusuna kavuşur. Şöyle der kendine; Bari bu ineği Hacı Bektaş'ı Velinin dergâhına hediye edeyim. Belki günahım biraz azalır. Dergâha gider durumu anlatır. Hünkârı Veli ben bu sadakayı almam der. Bu hayvan soygun malı olduğu için bize haramdır der.
Adam bunun üzerine ineğini alır ve Hz Mevlana'nın dergâhına gider. Durumu anlatır. Mevlana ise peki alalım der. Adam şaşırır. Öyle ya! İki büyükten biri red etti, diğeri ise kabul etti. Bu nasıl iş? Biri haram, öteki helal der gibi oldu.
Bunu Mevlana'ya söyler. Efendim Hacı Bektaş kabul etmedi. Ama siz kabul ettiniz. Bu nasıl olur? Mevlana büyük bir edeple şöyle der; "Biz bir karga isek, Hacı Bektaş bir şahin gibidir. Her leşe konmaz.
Her şeye bakmaz. Her ava itibar etmez.
Biz bu ineği kabul ederiz ama o etmez" Adam bu edep ve tevazu dolu cevabı alınca Hacı Bektaşı Veli'ye gider ve olayı bütün yönleriyle anlatır. Siz bu ineği kabul etmediniz.
Ama Mevlana kabul etti. Ve sizin için şahin kendine ise karga dedi. Hacı Bektaş şöyle der;
"Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise, Mevlana'nın gönlü bir okyanus gibidir.
Biz bir damla kirli su alırsak gönlümüz, suyumuz kirlenir.
Ama Mevlana okyanus gibidir.
Onun gönlü bir damla kirli su ile bozulmaz."

BİR SEVAP
"La Havle vela kuvvete illa billah" demek Kim 'La Havle vela kuvvete illa billah' (Bütün güç ve kuvvet en yüce ve en büyük olan Allah'ın yardımıyla elde edilir) derse kendisi için cennette bir hurma ağacı dikilir.
Hz Peygamber (sav) bir sahabeye "Sana cennetin hazinelerinden bir hazine vereyim mi" buyurdular.
Elbette denince O da "La Havle vela kuvvete illa billah" dedi.

BİR HADİS
Hiç biriniz, kendiniz için arzu ettiğiniz kardeşiniz için de arzu etmedikçe îmân etmiş olmaz. (Buhari, 13)

BİR SÜNNET
Kahkaha atmamak, gülümsemek.
Efendimiz (s.a.v.) hiçbir zaman dişleri görülesiye gülmemiştir.

BİR AYET
Ey Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.
Mümtehine, 60/5

El-Melik:
El-Adl: "Mülkün, kâinatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan."

SORU - CEVAP
EVLAT DURUMU İYİ OLMAYAN ANNEYE ZEKÂT VEREBİLİR Mİ?
HAYIR, evlat durumu iyi olmayan annesine zekât veremez. Çünkü evlat durumu iyi olmayan anneye de babaya da bakmak zorundadır. Başka biri anneye zekât verebilir ama evlat veremez. Anne - babanızın ihtiyacını Allah rızası için karşılamalısınız. Senin paran, malın zaten annenin malıdır. Bir Müslüman annesine zekât vermeyi aklından geçirmemelidir. Evlat, anne ya da babasına zekât vermeyi aklından geçirecek ahlakta olmamalıdır.

PİYANGO BİLETİ ALMAK HARAM MIDIR?
PİYANGO bileti almak haramdır.
Çünkü birçok kişinin parası o ödülün içindedir.

ANNENİN ÇOCUĞUNA SİNİRLİYKEN ETTİĞİ BEDDUA TUTAR MI?
ESKİLER annenin ettiği beddua tutmaz demiş. Çünkü anne yürekten beddua etmez. Allah anneye öyle bir özellik vermiş. Allah çocuğu yarattığı anda onun muhabbetini de veriyor. Allah, annenin yüreğine rahmeti koymuştur.
Bütün dünyayı verseniz o çocuğunun bir gülüşüne bütün dünyayı feda eder. Onun için annelik çok kutsaldır.
Ama babanın bedduası tutar, onun bedduasını almamaya çalışın.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN