BİZ kabul edelim ki skora endeksli bir futbol ülkesiyiz.
Kazanırken olumsuzlukları görmek pek alışkanlığımız değil. Ancak bunu yapmak zorundayız. Evet, Milli Takımımız 2'de 2 yaptı.
Evet, grupta lideriz ve finallere çok yakınız. Tüm bu olumlu saha sonuçlarına ve dünkü galibiyete rağmen şunu bir kez daha söylemek zorundayım: Bizim Stefan Kuntz'la bir geleceğimiz yok. Bu kolay gruptan finallerin vizesini alsak da asla fikrim değişmeyecek.
Milli Takım'ın Kuntz'la geçirdiği her süre zarardır, geleceğimizden zaman çalmaktır.
Dün uzun süre 10 kişi oynayan, 3 gün önce evinde Ermenistan'dan 4 gol yiyen Galler'e karşı 60 dakika hiçbir şey üretemedik. Ne bir hücum planımız vardı ne de bir rakip analizi. İki stoperinin boy ortalaması 1.92 olan rakibe karşı Barış Alper'i ileri uçta oynatmak ve sürekli sağdan soldan orta şişirmek hangi futbol aklının ürünüydü?
Umut Nayir'in ayakta alkışlanacak inadı ve Arda Güler'in müthiş klasıyla altın değerinde 3 puanı aldık, finaller için büyük bir avantajı kaptık. Ancak birçoğumuz şu gerçeği kabul ediyordur: Galler 10 kişi kalmasa bu şartlarda kazanmamız çok zordu.
Milli Takımımız, Kuntz'la hiçbir anlamda bir gelişim göstermiyor, aksine her geçen gün oyuncu grubunun kenar yönetimine olan inancı kayboluyor.
Testi kırılmadan bazı gerçekleri yazmak, konuşmak en başta bizim mesleki sorumluluğumuz.
Bu takım finallere gitse dahi Kuntz'la yolların ayrılması gerekiyor.