FUTBOLDA başarıyı getiren en önemli koşullardan birisi istikrar. Ancak istikrarı yakalayabilmek için sabır, sabır duygusuna ulaşabilmek için de gelişim gerekiyor. Dün itibarıyla Stefan Kuntz, Milli Takımımız'ın başında 724. gününü geçirdi. 2 yıla yaklaşan bu sürecin muhasebesini yaptığımızda;
1- Milli Takımımız'ın Kuntz'la yerleşen bir oyun planı var mı?
2- 724 gün öncesinden düne oyunumuzda bir değişim var mı?
3- Oyuncu bazında bir gelişimden söz edebilir miyiz?
Dün Japonya önünde bir kez daha gördük ki Stefan Kuntz'un oynattığı, futbolcularımızın da oynadığı oyunla ilgili en ufak bir fikri yok. Sanki maçtan 2 saat önce toplanmış halı saha takımı gibi sadece bireysel oyuncu performanslarıyla bir şeyler yapmaya çalışan bir ekip vardı sahada.
1 MİLİM İLERLEME YOK
Dolayısıyla Şenol Güneş'in bıraktığı ve oyun olarak çok ağır eleştirilen noktadan bir milim bile ilerlemeden söz edemiyoruz. Üstelik bu sistemsizlik ve bilinmezlik, kulüplerinde müthiş performanslar gösteren bazı yıldızlarımızı bile geriye götürmüş durumda. Bu yüzden dünkü maçın teknik analizini yapmak zaman kaybıdır. Odaklanmamız gereken resim çok daha büyüktür.
Ben, sayın TFF başkanının anlatmaya çalıştığının aksine, ortada Kuntz'a sabredilmesi için en ufak bir sebep göremiyorum. Milli Takımımız, teknik direktörü olmadan bile bu gruptan çıkar ve finallere gider. Zaten futbola yaptığımız yatırıma baktığımızda 53 Avrupa takımı arasında ilk 24'e girmek başarı falan da değildir. Ancak Almanya'da yeni bir Euro 2020 faciası yaşamamak için bugün ilk iş olarak Kuntz'a teşekkür edip yolumuzu çizmeliyiz.