HANİ "Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir" derler ya, tam da bu sözün karşılığı bir maç oynandı dün. 10 gün önce Trabzon'da Güneş döneminin en kötü futbolunu oynayarak kaybetti Beşiktaş. Ardından Brugge deplasmanında Mert Günok ve futbol melekleri sayesinde gelen 1 puan.
Son olarak Kayseri önünde 20 dakikalık reaksiyonla alınan 2-1'lik galibiyet. Son 360 dakikada sadece 20 dakika eli ayağı düzgün futbol oynayabilen bir takımdan bahsediyoruz burada.
Dün şans melekleri Beşiktaş'a sırt çevirip Mert de 'iflas' bayrağını çekince Adana sıcağında kavruldu Şenol Güneş'in ekibi.
Yazıya oturduğumda Beşiktaş'ın saha içi sorunlarının tamamını yazmaya niyetlendim aslında. Ama sayfa sekreterimiz, "Müdürüm bu kadar yazıya yer yetmez" deyince özet geçmeye karar verdim.
Bir kere, Beşiktaş güçsüz. Bir takımın 11'indeki 6-7 isim fiziki anlamda rakibe yanıt veremiyorsa karşılığı şudur: Başın dertte!..
En büyük sorunlardan birisi de hücumdaki benzer profilli oyuncu sayısının çokluğu. Orta alan ve en uçta, kendi pozisyonunu hazırlayacak, bire birde adam geçebilecek, süratli kaç futbolcu var? N'Koudou ve Redmond'ın ayrılığı sonrası transferde böyle bir profile hiç gidilmemiş olması çok büyük bir hata.
Dün yine yeni transferler piyasada yoktu.
Onana bu kez maçı TV'den değil, canlı olarak kulübeden izledi! Rebic ve Zaynutdinov son 10 dakika oyuncusu. Amartey'i de kim izledi, hangi kriterle alındı, çok merak ediyorum. Ezcümle; saha içi ve dışındaki yanlışların bedeli dün 4 golle ödendi.
Eğer bir an önce doğrular bulunamazsa, bu Kartal'ın yoldan çıkması an meselesidir. Benden söylemesi.
