FUTBOLDA işin duygu kısmı çok önemli. Ancak saha içi gerçekleri bir kenara bıraktığınızda yani rasyonellikten uzaklaştığınızda duygular tek başına bir işe yaramıyor. Galatasaray yönetimi Prag yolculuğunda herkesin koltuğuna bir atkı ve küçük bir motivasyon notu bırakmıştı. Oysa ki koltukta olması gereken, 4 aydır çok net olan tabloya rağmen Avrupa'ya yetiştirilemeyen sol bek ve Sacha Boey'un satışı sonrası "Bizi idare etsin" diye alınan sağ bekti.
İşin mühendislik kısmında bu sezon sınıfta kalan yönetim, sorunları 'motivasyon'la çözmeye çalışınca, not kağıdında yazanlar sıradan kelimelerden ibaret kaldı maalesef.
Daha önce birkaç kez anlatmaya çalıştım. Ligimiz çok büyük bir illüzyon yaratıyor bizlere... Burada iyi yaptığımızı düşündüğümüz birçok şeyin Avrupa'da ne kadar sıradanlaştığını izledik bir kez daha.
Ligimizde 3. viteste önüne geleni yenen Galatasaray'a çok büyük sıkıntı çıkaran orta sıra Avrupa takımları Molde, Kopenhag ve Sparta Prag'ın ortak özellikleri, tam olarak bizde olmayanlar. Galatasaray bu takımlara karşı 6 maçta ortalama 111 km. mesafe kat ederken, üç rakibinin ortalaması ise 123 km. oldu.
Yani her maç bizden 1 kişi fazla oynadılar. Yine bu seviyede önemli parametrelerden top kazanma sayılarında da G.Saray üç takıma karşı ortalamada 51'e 43 geride kaldı.
Artık kulüplerimizi yönetenler şunu anlamalı. Avrupa seviyesinde başarı için öncelikle isme ve yeteneğe değil; akla, organizasyona, enerjiye, fizik kaliteye ve istikrara ihtiyaç var.
Bu gerçeklere sırt çevirerek yapılan tüm planlamalarla yerel başarılar ve bazı yöneticilerin şahsi tanıtımlarından öteye gidemeyiz.