Işıltılı dünyalarıyla herkesi etkileyen ünlülerin, geçmişlerini ve keşfedilme hikayelerine şöyle bir baktım. Hepsinin hikayesi o kadar başka ki.
Kimi tezgahtarken keşfedildi, kimi babasının dükkanında çalışırken kendilerini ışıltılı dünyada sonrasında magazinin tam göbeğinde bulmuş.
Eğlenmek amacıyla kuzeninin fotoğraf çekimleri için stüdyoya giden Merve Boluğur, orada tanıştığı bir başka ajans yetkilisi ile tanışıp ardından fotoğrafları çekiliyor. Bir süre sonra da reklam filmi teklifi gelmeye başlıyor. Ve sonrasında reklam filminin ardından birçok dizide rol aldı. Meslek lisesi ve açık öğretim fakültelerini bitiren Esra Erol, sunucu olmayı kafasına koymuş o yıllarda. Önce memleketi Kütahya'da yerel kanallarda çalışmış. Sonra İstanbul'a gelip 7 aylık spikerlik eğitimi almış. Önce ufak dizilerde yer aldı, sonra en çok aranan sunucu oldu.
Hande Yener'in hikayesi tezgahtarlık yaptığı mağazaya Hülya Avşar'ın gelmesiyle değişti. Hülya Avşar'ın keşfinden sonra Sezen Aksu ile çalışmaya başladı. Müzik tarzı, giyimi, klipleriyle farklı bir çizgide ilerleyen Hande Yener'in şuan müzikseverlerin kalbinde ayrı yeri var.
90'lı yılların başında Sezen Aksu, İzmir Fuar'da program yapıyor.
Konseri bittikten sonra da tesadüfen Yıldız Tilbe'nin şarkı söylediği pavyona eğlenmeye gidiyor. Tilbe'nin sesinden o kadar etkileniyor ki, kendisine vokalistlik yapmasını teklif ediyor. Ve orada başlıyor serüveni.
Babasının fotoğrafını Best Model of Turkey seçmeleri için jüriye göndermesiyle Burak Özçivit'in hikayesi başlıyor. Best Model of Turkey yarışmasından alığı derece ile Burak Özçivit'in talihi dönüyor.
Kıvanç Tatlıtuğ aslında başarılı bir basketbol oyuncusu. Ancak bir talihsizlik sebebiyle sakatlanıyor.
Annesi, Beylikdüzü'ndeki bir marketin camında 'Profesyonel mankenlerle çalışır mısınız?' ilanını görünce, oğlu Kıvanç Tatlıtuğ'un yanında bulunan bir fotoğrafını gönderiyor. Mankenlik, modellik ve Best Model 1'nciliği derken işte karşınızda Kıvanç Tatlıtuğ.
Kim ne hayal ediyorsa ve hakkında hayırlısı neyse Allah onu nasip etsin…
FESTİVAL ŞEHİR
Caz ve müzik festivallerine, dans gösterilerine, yerli ve yabancı büyük isimlerin konserlerine ve tiyatro oyunlarına ev sahipliği yapan Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, İstanbul'un en önemli konser ve etkinlik mekanlarından biridir. Ve her şarkıcının hayalidir o sahnede olmak şarkılarını orayı dolduran müzikseverlerle söylemek.
Bu yıl Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'na büyük iki rakip daha geldi… Gerçekten büyük rakipleri var. Gittim gördüm ve hepsinde konser izleme tecrübesi ettim.
İlki eşsiz Boğaz manzarasıyla dünyanın en güzel gösteri merkezlerinden biri olan Paraf Kuruçeşme Arena, bu sene de yerli ve yabancı birçok yıldızı ağırlıyor.
Boğaz'a karşı o ışıltı arasında konser izlemek tarifsiz bir duygu.
İkincisi ise bence İstanbul klasiği haline gelecek Fişekhane Deniz Konserleri serisi. Fişekhane'de de, deniz manzarasında en sevilen sanatçıların favori şarkılarına eşlik edebiliyorsunuz.
İstanbul Boğazı'nın girişinde, Zeytinburnu Kennedy Caddesi sahil yolunda kültür, sanat, lezzet ve eğlence severler için yepyeni bir buluşma noktası haline gelen Fişekhane yaz konserleri sonunda kapalı alanında da konserler devam edecek.
Bu yıl Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, Paraf Kuruçeşme Arena, Fişekhane Deniz Konserleri pandemi kurallarına uygun yarı kapasiteli olmasına rağmen müzikseverlerden büyük rağbet gördü.
Herkes müzik dinlemeyi eğlenmeyi hep bir ağızdan şarkılar söylemeyi özlemiş.
Umut ediyorum 2020 yazında daha güzel günlerde bu mekanlarda daha çok avaz avaz şarkılar ve alkış sesleri duyarız.
Kimin emeği varsa, kim yatırım yaptıysa bu mekanlar için bu mekandaki etkinlikler için kendi adıma çok teşekkür ediyorum. Ve tabii o mekanlara kim bilet alıp gidip konserleri izlediyse onlara da.
Şarkıcılar, müzisyenler, ışıkçısı, sesçisi, yer göstericisi kısaca A'dan Z'ye emekçi herkesin nefes almasına işini keyifle yapmasını vesile oldukları için.