Geride kalan sezon başında "Trabzonspor ligi 2. bitirecek" dense kahır ekserin bu tabloyu "başarı" olarak kabul edeceğine eminim. Elbette, "her ne olursa olsun Trabzon şampiyon olamıyorsa başarısızdır" damarı bir istisnadır ve iyi ki bu istisnaya da sahiptir bu onurlu kent ki uzun mevzudur buraya sığmaz. Kimden duyduğumu çözemedim, müellifi bizi affetsin, şuydu: "Tarihte cehaletin önemini asla küçümseme!"
BAŞARILIYDILAR
Trabzonspor'un yakın geçmişindeki yönetim performansları, onca samimiyet ve emeğe karşın, müthiş bir iş bilmezlik, sportif ve idari cehaletle koca markayı uçurumun kenarında tahterevalli noktasına sürükledi.
Menajerlerle kurulan akıl ve kimi kimi de ahlak dışı ilişkiler sadece ekonomik yıkımı değil, Trabzon ve Trabzonspor'u "diğerlerinden" farklı kılan tüm değerleri erozyona tabi tuttu. İddia edilegeldiği gibi, kirli menajerlerle "hala" ilişki içinde olanlar varsa, bilmeliler ki yerleri tarihin çöp sepetidir.
Bu tablo ile nöbeti devralan Ağaoğlu yönetiminin, saha içinden çok UEFA, TFF vb. gibi "idari" kurum ve dosyaların kıskacında çok meşakkatli bir süreci başarıyla yönettiklerini kabul ve haklarını teslim edelim. Yoksa duruşumuz yara alır, eleştirilerimiz yarım kalır.
Namık Kemal, yazılarını kağıda aktaran kalemine "Arap Köle" der, onu özetle şöyle betimlerdi; "Kalem, onu tutanın ahlak ve vicdanını merhametsiz olarak elinde tutar. Bazen çok cazip menfaatler göstererek onu elinde tutanı gerçeklerden uzaklaştırmaya çalışır. Kalemin kölesi olmak fikrin iflasıdır" Üstada selam olsun, kaleme köle olmayacak, yine gördüğümüzü çalacağız.
Ağaoğlu yönetiminin yukarıda özetlediğimiz "Büyük sevabının" yanında sayısız tercih ve yöntem hataları oldu.
SEZONLUK SPONSOR
Şike davasına yönelik samimiyetsiz hissi veren çabalar, yine bu tarihi davaya bila bedel destek veren avukatların kendilerine haber verilmeden UYAP üzerinden dosyadan el çektirilmeleri, oyuncuyla ayakkabı bağlama ritüelleri, kampta konaklamalı başkan rolleri, sezon devam ederken hoca değişimi ve devre arasında "yönetim iradesi" ile getirilen yardımcı antrenör kakafonisi, Trabzonspor'a katkı vermesi çok çok şüpheli (siz imkansız olarak okuyun) sayısız genç! transfer, Alanya'da yaşananlar, kimi transferlerde adı şike rezaletine karışmış menajerlerle kurulan izahı olanaksız ilişki iddiaları, medya iletişiminde Başkan düzeyinde yaşanan dengesizlikler vs vs...
Gazeteci ve yazar sorumluluğu ile sıraladığımız tüm bu olgular toplamının, başarısızlık olarak geri dönüşü de aklı başında herkes için en doğal sonuç oldu. Tam da burada şunu hatırlatalım; Trabzonspor, Merkez Hakem Kurulu'nun adeta "sezonluk sponsor" desteği vererek MHK BAŞAKŞEHİR'i şampiyon yapmasının önüne geçilseydi de, bu hatalar buhar olup uçmayacak, geleceğin doğru planlanması için ders alınması gereken yanlışlar listesi olarak varlığını koruyacaktı. Zira Trabzonspor için aslolan, 10 yılda bir şampiyon olup geri kalan 9 sezonda KONÇİNA rolü oynamak değil, şampiyon olamasa ve hatta şampiyonlukları çalınsa da her sezon son haftalara kadar şampiyonluk kovalayan bir aklı ve kurguyu hakim kılmaktır. Yeri geldi yine; ilk 11'inde 9 yabancı oynayan Trabzonspor asla bizim hayalimiz değildir.
YÖNETİM ZAFERİ
Özellikle ülkemizde yaşanan geçmiş şampiyonlukların neredeyse tamamı yönetim şampiyonluklarıdır.
Bu pencereden bakınca, geride kalan sezonun şampiyonu da Başaksehir Başkanı Göksel Gümüşdağ ve yönetimidir. İşte tam da bu noktada şu tespiti yapalım: Çokca ve haklı olarak eleştirdiğimiz Göksel Gümüşdağ, etkisi altına aldığı MHK ve hakemlerin kendi takımı aleyhine "kritik ve direk sonuca etki eden hata" sayısını sıfırda tuttu diye suçlanabilir mi? Bu soru, hem kendime hem siz okuyucuyadır!
İşte Trabzonspor yönetimi , sahadaki mücadeleye etki edecek "asli" unsur olan hakemler üzerinde Gümüşdağ etkisi gösterememiş ve bu konuda yetersiz kalmıştır. Senin takımın aleyhine 1-2 maçta ameliyat girişimi olabilir, bu normaldir, normal olmayan takımın her hafta istisnasız olarak ameliyat masasına yatırılırken, o masayı yıkma iradesi koyamamandır.
DEVAM ETMELİLER
Bu eleştiri; "Bu yöntemi benimsemiyor, sporun ruhuna ve etiğine uygun bulmuyoruz" cevabını alabilir, ama bu cevabın da bu coğrafyada bir kıymeti harbiyesi yok. Trabzonspor tarihi, biraz da, dayatılan her şeye aynı irade ve kararlılıkla cevap verme ve çoğu kez de "Diklenerek dik durma" tarihidir.
En başta da belirttiğimiz gibi, Ağaoğlu yönetimi "garmagudal" bir camiayı derleyip toparlamış ve çok da beklenmeyen bir zamanda şampiyonluk potasına sokmuştur. Yakalanan kadro, birkaç doğru takviye, tortulardan arınmış ve hatalardan dersler çıkarmış bir yönetim felsefesi ile kaldığı yerden devam etmelidir. Trabzonspor için doğru yol budur.