Beyaz sevmeyen tenisçi
ZİRVEDEKİ sporcuların çok erken yaşta ailesi tarafından adeta zorla spora başlatıldığının en tipik örneklerinden birisi efsane tenisçi Andre Agassi'dir. Daha bebekken, göz koordinasyonu gelişip ileride yani tenisçi olunca topu daha rahat takip etsin diye babası yatağının üstüne tenis topu asmış.
EN BÜYÜK HAYAL
Her tenisçinin en büyük hayali olan Grand Slam'ı kazanmaktır.
Ocak'ta başlayıp Eylül'de sona eren maratonda Grand Slam yapmak için düzenlenen en büyük dört tenis turnuvasını yani Avustralya Açık, Fransa Açık, Wimbledon ve Amerika Açık'ı kazanmak gerekir.
Bu turnuvaların hepsi birer slam'dir.
Andre Agassi 8 kez slam, olimpiyatlarda da şampiyon olduğu için Altın Grand Slam kazanmış sporcu olarak tenis tarihine adını yazdırmış bir sporcudur. Andre Agassi 29 Temmuz 1970'de Las Vegas'ta doğdu. Babası Emmanuel Agassiyan, 1952 yılında İran'dan ABD'ye gelen bir göçmendir. İran'dayken tenisle başladığı spor hayatına boksla devam etmiş, İran'ın olimpiyat takımında yer alacak kadar da iyi bir boksör olmuş. Las Vegas'a yerleştikten sonra tenis hakemi olarak spora ilgisi devam etmiş.Agassi'nin kendisinden büyük üç kardeşi vardır. Otobiyografik kitabında, "Ablası Rita ve kendisinin babası tarafından zorla tenis eğitimine tabi tutulduğunu, bu yüzden de daha çocukken tenisten nefret ettiğini" söylüyor.
GÜNDE 3 BİN VURUŞ
Abla Rita ünlü bir tenisçi olamaz ama babasının muhalefetine rağmen, kendisinden 32 yaş büyük, bir devrin ünlü tenisçisi ve hocası Pancho Gonzales'le evlenir. Bir anlamda babasından intikam almıştır ama babası ve kardeşleriyle ilişkisi de tamamen kopmuştur.
Böylece Andre Agassi'nin hedeflerine babasının isteği olarak eniştesi Gonzales'ten de büyük bir tenisçi olmak eklenir.
Agassi'nin tenisle 5 yaşında tanıştı.
Babasının zorlamasıyla günde en az 3 bin vuruş yapıyordu. 7 yaşındayken babası ona otomatik bir top fırlatıcısı aldı. Her gün evlerinin bahçesinde makinenin attığı toplara binlerce kez vuruyordu.
12 yaşında Ulusal Kapalı Kort Erkek Çocuklar'da çiftler dalında ilk birinciliğini kazandı. 13 Yaşında Florida'daki tenis okuluna gönderildi.
Babası ancak üç aylık ücret ödeyebilmişti ama hocası yeteneğini görünce ücret almadan ders verdi.
1995'DE ZİRVEYE ÇIKTI
16 yaşında profesyonel tenise başladığı ilk yılında dünyanın en iyi 91. tenisçisi seçildi. Bir yıl sonra Amerika Açık'ta teklerde birinci olunca 25. sıraya çıktı. 1988'de çok para kazanmak için adeta çılgın gibi 41 turnuvaya katıldı ve o yılın sonunda artık dünyanın 3 numaralı tenisçisi olmuştu. 1990'da slam olarak anılan üç büyük turnuvada yani Avustralya Açık, Fransa Açık ve Amerika Açık'ta finale kadar yükseldi. O yıla kadar beyaz kıyafet zorunluluğu yüzünden 4. büyük turnuvaya yani Wimbledon'a katılmadı. Hoşlanmadığı Wimbledon'ı kazandığında ise yıl 1992'ydi. O yıllarda en büyük rakibi vatandaşı Pete Sampras'tı. 10 Yıl boyunca pek çoğu final karşılaması olmak üzere Sampras'la nefes kesen maçlar yaptı. 1993'te sakatlandı ve bileğinden ameliyat oldu. Tenise dönüşü uzun sürdü ama eski günlerini tekrar yakaladı. 1995'te tenis erkeklerde dünyanın 1 numaralı oyuncusu ilan edildi.
GRAF'LA KORTA DÖNDÜ
Artık ünlü ve zengin bir sporcuydu.
Holywood'un ünlü isimlerinden Barbara Streisand'la yaşamaya başladı. 1997'de yine o dönemin ünlü aktrislerinden Brooke Shields'le evlendi. Evliliği kötü giderken uyuşturucu kullandı. Bunun ortaya çıkması üzerine, kendi sözleriyle "utanç veren bir yalan" ifade vererek bilmeden aldığını söyledi. 5 yıl hapis cezası almaktan kurtuldu. 1999'da Shiels'tan boşandı ve 2001'de efsane tenisçi Steffi Graf'la evlendi. Graf onu toparladı ve tenise geri döndürdü.
2006'da tenise, oyuncu olarak nokta koydu ama eşiyle birlikte çok sayıda tenis okulu açtı.