GAZİANTEP tribünlerinden yükselen bu anlamlı ses, Türk futbolunun dünü, bugünü ve yarını açısından derin anlamlar arz ediyor.
Bu slogan güçlü bir sosyolojinin dışa vurumudur.
İngiliz futbol efsanelerinden Gary Lineker'in "Futbol basit bir oyundur; 22 kişinin 90 dakika topu kovaladığı, sonunda her zaman Almanların kazandığı bir oyundur" sözü herkesin malumudur. Bu sözü bize, "Futbol basit bir oyundur. 22 kişinin 90 dakika topu kovaladığı, sonunda her zaman 3 büyük İstanbul takımının kazandığı bir oyundur" şeklinde rahatça uyarlayabilirdik.
Ta ki Trabzonspor tarihin akışını değiştirene dek… Ta ki Trabzonspor Anadolu ihtilalini gerçekleştirene dek…Ta ki Trabzonspor şampiyon olana dek…
Trabzonspor, Türk futbolunda tabuları yıkan; ezberleri bozan; emeğin, mücadelenin, azmin, bir ve organize olmanın sermayeyi yenebileceğini ispatlayan bir futbol kulübüdür.
Tabi böylesi bir devrime imza atan organizasyona sadece 'futbol kulübü' denilebilirse…
Trabzonspor'un başardığı, bir spor organizasyonunda başarılı olmanın çok ötesinde bir okuma ile anlaşılabilir.
Trabzonspor'un başardığı yalnızca Trabzonlular ya da Trabzonsporlular için değil 'yerleşik güce' karşı yetersizlik ve dahi öğrenilmiş çaresizlik duygusu içerisindeki herkese ilham olmaktır.
Trabzonspor'un başardığı Türkiye'de futbol üzerinden yeni bir sosyoloji oluşturmaktır.
Trabzonspor sevgisi bu değerler manzumesi üzerinden okunmalıdır.
Trabzonspor'u yönetenler ve Trabzonspor'u destekleyenler için bu değerleri korumak, altını çizerek belirtmek isterim ki, çok önemli bir sorumluluktur.
Trabzonspor için Anadolu'nun parçası ve Anadolu devriminin öncüsü olmak, 4 büyüklerden biri olmaktan daha önemlidir.
Dört büyüklerden biri olmak kulağa hoş gelebilir, insanın gururunu okşayabilir. Lakin Trabzonspor'un mücadelesi bu olamaz. Trabzonspor'un mücadelesi yalnızca şampiyon olmakla da açıklanamaz.
Trabzonspor'un başarısı sahip olduğu değerlerlerle anlamlıdır.
Trabzonspor'un başarısı hayalleri peşinden yılmadan koşanların gücünü yansıtabiliyorsa anlamlıdır.
Trabzonspor'un başarısı Karadeniz'de olduğu gibi Güneydoğu'da ya da İç Anadolu'da, Ege'de, Akdeniz'de, tüm Anadolu'da hayal kuran çocuklara ilham olabildiği ölçüde anlamlıdır.
O yüzdendir ki Gaziantep tribünlerinden yükselen "Bu sene şampiyon Anadolu'dan" tezahüratları, Trabzonsporlu herkes için gurur verici olsa da Trabzonspor'un omuzlarındaki 'esas' yükü hatırlatması adına da tarihi niteliktedir.
Ez cümle; Trabzonspor'un mücadelesi bir şampiyonluk mücadelesinin çok ötesindedir.
Yazımı İsmet Özel'in şu ifadeleriyle bitiriyorum:
"Trabzonspor taşralılıktan gelen ezikliğin, merkez karşısında ikinci derecede veya gölgede bırakılmış olmaktan sıyrılmak isteyen kompleksli yaranma tutumunun değil, otantik inisiyatifin sembolüdür.
Trabzonspor'la birlikte desteklenen şey ihmale uğramışların başarıya olan özlemleri değil, kendilerinde cevher bulunduğuna inananların inisiyatifi elden bırakmama kararlılığıdır."
