YARGITAY'IN 2010- 2011 sezonunda 'şike ve teşvik' eylemleriyle ilgili beraat kararı kamuoyuna zafer edasıyla sunuldu! Maalesef bazı meslektaşlarımız da açıklanan kararın ardından, "Bu saatten sonra artık kimse konuşmasın", "Aklandı, bitti" gibi gerek köşe yazısı gerekse sosyal medya paylaşımlarıyla öne çıktı.
BU BİR ZAFER DEĞİL!
Ama karar hiç de öyle zaferle ifade edilebilecek cümleler barındırmıyor!
Bir defa kararda "Şike ve teşvik eylemi yoktur" denilmiyor. "Kumpas var" denilmiyor. Tapelerin, delillerin ve fiziki takiplerin "Usülsüz elde edildiğinden" de bahsedilmiyor.
Özetle şu deniyor: "Sanıklar suç örgütü kurmak iddiasıyla takibe alınmış ancak şike ve teşvik eylemleri yakalanmıştır. O tarihte 6222 sayılı yasanın yürürlükte olmamasına rağmen bu eylemler, sonradan çıkan 6222 sayılı yasanın içine dahil edilmiştir. İlgili kanunlara göre, suçun işlendiği tarihten sonra çıkan yasada bu deliller kullanılamaz."
HİÇ OKUMUYORLAR
Başka bir şey daha! Yine bazı meslektaşlarımız hiç okumadan paylaştıkları -çünkü okusalar o cümleleri asla kurmazlardı'ya inanalım diyelim- Yargıtay kararının dördüncü sayfasını da bilerek veya bilmeyerek atlamışlar.
Oysa asıl gerçekler oradaydı.
İbrahim Akın ve İskender Alın'ın savcılıkta müdafi huzurunda hukuka uygun şekilde alınan ifadelerinde suçu işlediklerine dair itiraflarına, Şekip Mosturoğlu'nun da kendi kulübünden Eskişehirspor'a teşvik primi gitme olayını genişçe anlatmasına yer veriliyor. Yine malum sayfada sanıkların tapeleri kabul ettiklerine, konuşmaların yanlış yorumlandığına vurgu yapılıyor.
DAVA DÜŞMEZ Mİ!
Altı sayfalık Yargıtay kararı böyle! Sayın Ali Koç, Trabzonspor'a çağrı yaparak diyor ki: "Trabzonspor camiasına sesleniyorum; UEFA şunu verdi bunu verdi demeyin. Hiç inandırıcılığınız yok. Daha da sıkıntıya girersiniz."
Sayın Koç, TFF'yi, UEFA'yı, CAS'ı dava edeceklerini, milyonlarca avro tazminat davası açacaklarını söylüyor.
Açsın da, dava edilenler sadece şu Yargıtay kararını sunsalar, dava zaten düşmeyecek mi?
KANAATE GÖRE
Ayrıca ceza yargılaması ile spor yargılamasının farkını anlamayan ya da anlamak istemeyenlere de tavsiyede bulunalım: Ceza yargılaması delile göre, spor yargılaması kanaate göre karar verir.
Ceza yargılamasında delillerin usülüne uygun toplanıp toplanılmadığına bakılır, spor yargısı buna hiç bakmaz.
Hem UEFA'nın hem de CAS'ın bu yönde onlarca 'içtihat' kararı var.
Sayın Ali Koç, başkanlığı döneminde başarısızlıklarını örtmek için gündemi hep değiştirme yoluna gitti. Ya federasyonu, ya hakemleri, ya Trabzonspor'u ya da şikeyi hedefine koydu. Ama olmadı, olmuyor. Mızrak çuvala sığmıyor. Çünkü gerçekler başka, algılar başka!