MAÇI yazmayacağım çünkü sahada futbolu öldüren bir hakem vardı! Bu yüzden bu yazıyı okuyan herkese sesleniyorum: Artık yumuşak sözcükler ve dolaylı anlatımları geride bırakıyoruz.
Gerçeklerle tüm keskinliğiyle yüzleşmenin vakti geldi. Bu düzende, kayıtsız kalanların ve gözlerini gerçeklere kapatanların yeri yok.
Bunu netleştirelim: Şu anki sorunların çözümü, cesurca harekete geçmekten ve şartlar ne olursa olsun doğruları savunmaktan geçiyor. Son olaylar buna canlı bir örnek: MHK tarafından bu maça atanan genç ve 'güzel' hakem resmen Trabzonspor'u sahada katletti.
Golden önce uyduruk bir faul düdüğü çalarak VAR'ın müdahalesinin önüne geçen bu genç ve 'güzel' hakem, iki penaltıyı da VAR'dan vererek durumu daha da kaotik hale getirdi.
Trabzonspor'un yediği ikinci golde bariz bir faul olmasına rağmen düdük çalmadı.
Bu kadar maçın önüne geçen hakemin asıl mesleği nedir bilmiyorum ama bir an önce o mesleğe geri dönmesi gerekiyor. TFF Başkanı Hacıosmanoğlu da 'adalet' söylemleriyle artık inandırıcılığını yitirdi. İşte bu noktada, herkese şu soruyu soruyorum: Nerede duruyorsunuz? Sessiz kalarak bu bozuk düzenin parçası mı olacaksınız, yoksa gerçeği savunmak için sesinizi yükseltmeye cesaret mi edeceksiniz?
Artık suskunluğun arkasına saklanmak, kayıtsız kalmak gibi bir lüksümüz yok. Her kim bu sözleri yetersiz buluyorsa, daha fazlasına hazırlanmalı. Her şeyin açıkça söylendiği, yüzeyde kalan mazeretlerin çıplak gerçeklerle yerle bir olduğu dönem başlıyor. Sözlerim sert gelebilir, ama hakikat yumuşatılmaz; o keskindir ve o keskinlik, ancak bu yanılsamalarla dolu dünyayı uyandırabilir.
Hayatınızdaki her tercihin, her adımın ardındaki gerçeği sorgulayın.
Artık gözlerinizi kaçıramazsınız.
Ya sessizlikle batarsınız ya da gerçeği haykırarak ayakta kalırsınız.
Seçim sizin.