Barolarımız 'demokrasi, hak, hukuk' diyerek Ankara'ya yürüdü. TBMM'nin kapısına dayandı…
Gerçi 130 bin avukattan sadece 40-50'si Meclis'in önüne geldi ama neyse… Yoldaş medya gerekirse fotomontaj ile sayılarını artırıverir.
Yaz sıcağında Ankara yollarına düşen bu arkadaşların tek bir amacı var. Baroların siyasallaşmasına engel olacaklar…
Ama niyeyse yürüyüşten hemen önce CHP İstanbul İl Başkanının "İstanbul'daki bütün partili avukatlarımızı eksiksiz Savunma Mitingine destek vermeye davet ediyorum" açıklamasına Baro yönetiminden bir Allah'ın kulu tepki vermedi! "Sana ne oluyor arkadaş?.. Baroya siyaset sokma" diyemedi.
Çünkü dibine kadar siyasallaşmış durumdalar. Hadi adına koyalım.. CHP'nin arka bahçesi gibiler.
Böyle oldukları için en başta avukatlar nezdinde bir karşılıkları yok.
İstanbul'daki 50 bin avukattan 20 bini baro seçimlerinde oy bile vermiyor.
Baro Başkanı 8 bin oyla seçilip Türkiye Barolar Birliği (TBB) delegelerinin yüzde 40'ını kontrol ediyor.
İstanbul-Ankara ve İzmir baroları tüm avukatların yüzde 16'sının oyunu alabiliyor ama TBB delegelerinin yüzde 60'ını onlar belirliyor.
Sonra da bu çarpık sistemi topluma 'demokratik işleyiş' diye yutturmaya çalışıyorlar. Tabi yersen…
Barolardaki çelişkiler ve tuhaflıklar avukatları bile isyan ettirmiş durumda. İstanbullu avukat Dursun Küçük'ün başına gelenler her açıdan ibretlik.
Dursun Küçük, iktidara muhalif bir siyasi çizgiye sahip. Ancak bu özelliği Kadıköy'ün CHP'li belediye başkanı Şerdil Dara Odabaşı ile yaşadığı bir problem nedeniyle hakkında İstanbul Barosu kararıyla disiplin kovuşturması başlatılmasına engel olmuyor!
Belediye Başkanı bir mahkeme kararını uygulamıyor. Avukat Küçük de 09.09.2019 tarihinde belediyeye bir dilekçe ile başvuruyor. Dilekçede "Kendisi de avukat olan Kadıköy Belediye Başkanı" ifadesini kullanıyor.
Niyeyse CHP'li başkan bu ifadeden çok rahatsız oluyor. Ve Küçük'ü İstanbul Barosuna şikayet ediyor.
Baro yönetimi şikayeti jet hızıyla karara bağlıyor ve Küçük hakkında disiplin kovuşturması açılmasına 'oybirliğiyle' karar veriyor. Karar çıktıktan birkaç gün sonra şikayetçi belediye başkanı Baro'yu ziyaret ediyor. Başkan Mehmet Durakoğlu ile resim çektiriyor ve şu anlamlı tweeti atıyor:
"Mesleğimiz adına verdikleri mücadelede avukatlarımızın her zaman yanında olacağız. Yargının bağımsızlığı için!"
Nasıl, sizde duygulandınız değil mi? Bu insanlardaki demokrasi aşkı, hukuka bağlılık, hak ve özgürlükler konusundaki aşırı duyarlılık kelimelerle anlatılamaz!
İşte baroların hali bu. Kendi üyesinin bir siyasetçiye "hukuka saygı" uyarısı yapmasına destek vermek yerine onu disipline yolluyor! Kendi üyesine bu muameleyi yapan bir yönetim anlayışı istediği kadar hak, hukuk diyerek yollara düşsün.
Avukatlar arasında bile karşılığı olmayan bir baronun toplumdan destek bulması imkansız.
Kral çıplak…