Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu yazdı: Birbirinizin mahremini araştırmayın | 12 Mayıs 2021

Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, 11 ayın sultanı Ramazan'da Takvim okuyucularıyla bir araya geliyor. Hatipoğlu, bugünkü köşesinde "Birbirinizin mahremini araştırmayın" başlıklı yazısıyla okurlarımızdan gelen soruları yanıtladı. İşte Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'nun 11 ayın sultanı Ramazan ile ilgili 12 Mayıs 2021 tarihli yazısı...

Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :12 Mayıs 2021
Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu yazdı: Birbirinizin mahremini araştırmayın | 12 Mayıs 2021

İÇİNDEKİLER

İnsanlara karşı önyargılı olmak, İslam'ın yasakladığı davranışlardan biridir. Bu nedenle onları dinleyip anlayarak hüküm vermek gerekir. Müslüman'a düşen, hataları ortaya dökmek, gıybetle onları incitmek değil, tersine örtmektir.


ZİM doğru bildiğimiz yanlışlarımızdan biri de insanlarla ilgili değerlendirmelerimizdir. Önyargılıyız çoğu kez. Bir tavrına bakıp insanları kategorize ederiz. Tanımak için fırsat vermeyiz.
Güvendiğimiz birisi "iyidir" derse o bizce de iyidir, "kötüdür" derse o bizce de kötüdür artık. Birini karalamışsak, artık o ağzıyla kuş tutsa önemli değildir.

Dedikoduya, fırsatçıların değerlendirmelerine kapımızı hep açık tutmuşuzdur.
İnsanlara mesai harcamak yerine, bir tanıdığımızın tanıklığıyla yetiniriz. Belki de böylece farkında olmadan, bir yalancının yalanına ortak oluruz. Birine kötü denmişse, "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, vardır bir yanlışı" deriz. Bir yanlışı olmuşsa adamın, "Hay seni sahtekâr" diye damgayı vururuz. Anlamaya çalışmayız. Hele dinlemeye hiç vakit ayırmayız.


İslam tarihinin en sert insanı olarak bilinen ve "Ben kınından çıkmış bir kılıçtım.
Hz. Muhammed (SAV) beni kınıma soktu" sözüyle de bunu itiraf eden Hz.
Ömer'in yanına bir adam geldi ve şöyle dedi: "Bir problemim var, çözemedim, bana yardım eder misin." Hz. Ömer "Anlat" deyince de anlatmaya başladı: "Benim bir kızım vardı. Onu cahiliye döneminde diri diri gömmek için toprağa koydum. Sonra da ölmeden çıkardım. Daha sonraki yıllarda önemli bir yanlışlık yaptı, zinaya düştü. Yaptığı bu yanlışlık onu o kadar sıkıntıya düşürdü ki, intihar etmeye yeltendi. Damarlarını kesti. Onu zor kurtardık. Kızım bu hadiseden sonra tövbe etti. İyi bir yönelişle Allah'a yöneldi. Şimdi ise kızıma bir talip çıktı. Onu evlendireceğim. Kızıma talip olanlar ise bu olaydan (zinadan) haberdar değiller. Şimdi sana soruyorum ey müminlerin emiri! Ben ne yapayım?


Damat olacak kişiye, kızımın bu olayını anlatayım mı yoksa susayım mı?" Kızın babasını büyük bir dikkat ve sabırla dinleyen Hz. Ömer, kızın yaptıklarını deşip hiddetleneceğine adama şöyle seslendi: "Adam! Allah'ın örttüğünü, ortaya saçmadığını, sen mi deşifre edeceksin?
Allah'a yemin ederim ki, böyle bir şey yaparsan, yani kızının açığını yayarsan seni bu ülkenin insanlarına rezil ederim.

Git ve kızını başından hiçbir olay geçmemiş namuslu bir kadın gibi evlendir." (İbnül Cevzi, Menakıbı Ömer, s.169) Hz. Ömer'in bu içtihadında günahlara karşı "settar-örtücü" olan İslam'ın derin izleri görülebiliyor. Çünkü yapısı gereği hesap soran, hiddetlenen ve dini koruma noktasında en toleranssız olan büyük bir şahsiyeti bu geniş yelpazeye çeviren Hz. Muhammed'den (SAV) başkası değildir.


BİR HADİS
"HZ. Peygamber'e (SAV) bir bedevi Arap gelerek, 'Ya Resulallah! Sizler çocukları öper misiniz? Biz çocuklarımızı öpmeyiz' dedi. Peygamber (SAV), 'Allah'ın kalbinden çıkardığı merhameti ben kalbine nasıl koyabilirim?' dedi." (Buhari, Edeb)