Halen net 599,12 TL olan asgari ücretin bu haliyle Türkiye gerçekleriyle bağdaşmadığını, emek piyasası için gerçekçi bir taban ücret olmaktan çok uzakta bulunduğunu belirten Uslu, tespit edilecek asgari ücretin, bir yetişkin için değil, 4 kişilik bir ailenin zorunlu harcamaları için gerekli bir rakam olmasını istediklerini bildirdi.
Asgari ücretin, toplumun sosyal modelinin, asgari yaşam standardının, gelir dağılımının önemli bir unsuru olduğunun altını çizen Uslu, bu ücretin sadece asgari yaşam ücreti değil, aynı zamanda gelir dağılımını düzenleyici bir ''enstrüman'' olduğunu ifade etti.
Asgari ücretin temel kriter olarak alındığı emek piyasasında, ILO'nun da ''saygın iş'' politikasına denk düşen asgari ücretin belirlenmesini umut ettiklerini ifade eden Uslu, ''Asgari Ücret Komisyonu daha bilimsel ve rasyonel kriterlere bağlı olarak, tartışmaları telaşsız bir ortamda yapmalıdır. Asgari Ücret Tespiti Komisyonu'nun tarafsız bir şekilde çözümün tarafı olması gerektiğinin altını çiziyoruz. Aksi halde, uzlaşma yerine taraflardan birinin şerh koyduğu bir duruma dönüşecektir'' dedi. Uslu, asgari ücretin felsefesi, kompozisyonu ve tespit kriterleri göz önünde bulundurularak yapılacak bir tespitin bugünkünden daha ileride olacağını söyledi.
''BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET KABUL EDİLEMEZ''
Bölgesel asgari ücretin uygulamaya geçirilmesi durumunda toplumsal, ekonomik ve teknik açıdan bazı sorunlar oluşturabileceğine işaret eden Uslu, bölgesel asgari ücret uygulamasının geçmişte Türkiye'de 3 yıl süre ile denendiğini ancak başarılı olamadığını söyledi.
Bölgesel asgari ücret uygulamasının, gelir adaletsizliğini artıracağı, yoksulluğu derinleştireceği ve politik istismar konusu yapılarak bölgesel ayrımcılığı körükleyeceği için toplumsal sorunlara neden olacağını savunan Uslu, şunları kaydetti:
''Toplu iş sözleşmesi düzenini torpilleyeceği, istihdama katkı sağlamayacağı ve haksız rekabet yaratacağı için ekonomik ve sosyal sorunlara yol açacaktır. Emeklilik ya da işsizlik ödenekleri ile asgari ücrete bağlı cezalar başta olmak üzere asgari ücrete dayalı konularda teknik açıdan bir kargaşaya neden olacaktır.
İşverenlerin istediği, üretim maliyetlerini ve vergi yüklerini azaltmak ise hükümet yeni uygulamalar ile yaygın bir şekilde sektörel boyutu olan teşvik uygulamalarını başlatmış ve uygulamaktadır.
Ayrıca devlet asgari ücret üzerindeki işveren yükünün bir bölümünü de üstlenmiştir. Firmalara ürettikleri gıda, giyim, mobilya ve dayanıklı tüketim malları için mevcut satış fiyatları üzerinden bölgesel fiyatlandırma ile geri kalmış bölgelere daha düşük fiyat uygulamalarının istenmesi ne derece mantıklı değilse, tartışmaya konu olan bölgesel asgari ücret de o derece mantıklıdır.''
''DÜZENLİ GELİR YARDIMI SİSTEMİ KURULMALI''
Türkiye'de gelir adaletsizliğini giderecek politikaların üretilmesi gerektiğinin altını çizen Uslu, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi geliri olmayan herkese asgari düzeyde bir gelirin sağlandığı, ''Düzenli Gelir Yardımı Sistemi'' nin kurulmasını istedi.
Bu sistemle, ülke çapında temel gelir dağılımının sağlanması, ücretlerin bir dengeye ve düzene kavuşturulmasının mümkün olacağını belirten Uslu, bu konuda ulusal sosyal modelin oluşturulması gerektiğini söyledi.
Geçmişte Türkiye'de üç yıl süre ile uygulanmış ve başarılı olmamış olan bölgesel asgari ücret konusunun tartışmaya açılmaması gerektiğini ifade eden Uslu, ''Bölgesel asgari ücret, gelir adaletsizliğini artıracağı, yoksulluğu derinleştireceği, politik istismar konusu yapılarak bölgesel ayrımcılığı körükleyeceği için toplumsal sorunlara neden olacaktır'' dedi.