BANK ASYA'DA HİÇ HESAPLARI YOK
Koza-İpek Grubu'nun Bank Asya'da hiç hesabı olmadığını ifade eden Ölçer, "Gariban vatandaşlara Ziraat Bankası'ndan kredi çektirip Bank Asya'ya yatırmaları söylendi. Akın İpek ise Bank Asya'da hiç hesap açmamış. İlk el konulduğunda kasalarında 1.5 milyara yakın para vardı. Hesaplar başka bankalarda açılmış" dedi. Kayyum olarak atandığında Akın İpek'in İngiltere'ye kaçtığını, İngiltere'de şirket kurmak için 60-70 milyon sterlin paranın da yurtdışına çıkmış olduğunu vurgulayan Ölçer, "Gümrük ellerinde. Akın İpek'e ait 2 de uçak var. Para çok rahat bir şekilde uçaklarla yurtdışına çıkmış" diye konuştu. 5-6 yılda medya şirketlerine yaklaşık 40 milyon lira aktarıldığını belirten Ölçer, şöyle konuştu: "Medya grubuna her yıl 5-8 milyon para aktarılmış. Bu da şunun göstergesi: Bu ticari bir yatırım değildir. Bu, direkt olarak FETÖ'nün propagandasını yapmak üzere oluşturulmuş bir medya yapılanması. Tarık Toros, Nazlı Ilıcak, Erhan Başyurt gibi isimler aylık 80 bin liraya varan maaşlar almışlar."
ÇOCUKLARINI YURTDIŞINDA OKUTMUŞLAR
Fatih Üniversitesi'ndeki yapılanma ile ilgili de Ölçer şu bilgileri verdi: "FETÖ'nün üst düzey mensupları çocuklarını kendi okullarına değil çoğunlukla yurtdışına ya da Türkiye'deki yüksek puanlı özel üniversitelere gönderiyorlar. Düşük puan nedeniyle kendi okullarında okuyan çocukların ise hocalar tarafından notu yükseltilip daha iyi üniversitelere yatay geçiş yapmaları sağlanıyor."
ÖMÜR BOYU LEKELENDİLER
FETÖ okullarından mezun olanların bundan sonraki hayatlarının daha zor olacağının altını çizen Ölçer, "Bu insanlar artık damgalanıyorlar. Fatih Üniversitesi'nden mezun, 15 Temmuz'dan sonra polislikten atılmış, 15 Temmuz sonrası görevinden ihraç edilmiş ya da içeride 3 ay yatmış... Ömür boyu üzerlerinde bir leke olarak devam edecek" diye vurguladı.
İŞ DÜNYASINDA HERKES BU ÇARKIN İÇİNE GİRMİŞ
İş dünyasındaki ilişkiler ağını ise Ölçer şöyle anlatıyor: "Herkes bu çarkın içine öyle ya da böyle girmiş iş dünyasında. Bunun içine girdiğiniz andan itibaren mason teşkilatlarındaki gibi çok kapalı devre bir ekonominin içine giriyorsunuz. Herkes birbiriyle alışveriş yapıyor. Kamu kurumlarından tazyik görmüyorsunuz. Gümrüklerde çok rahat işlemlerinizi yapıyorsunuz. SGK sıkıntısı yaşamıyorsunuz. Kaymakamlıklar, Sanayi Bakanlığı, Valilikler... Bütün kapılar size açılıyor. Bu çarkın içinde değilseniz Maliye hemen şirketinizi denetime geliyor. Gıda işi yapan bir şirketseniz malınız 15 gün gümrükte bekletiliyor yani bozulması sağlanıyor. Dolayısıyla şirket sahibi de pes ediyor. Adama diyorlar ki şurada bir yurt yaptır. Olumsuz cevapla karşılaşırlarsa 1 hafta sonra adamı eroin ticaretinden tutuklatıyorlar. Varlıklı bir insansanız FETÖ mensubu savcı sizi çağırıyor. Diyor ki "Hakkınızda birtakım şikayetler var. Bu aralar ifadeye çağırabilirim." Ertesi gün işadamına o yerin imamı, avukatı gidiyor diyor ki: "O savcı yakınımızdır, yardımcı oluruz ama bunun karşılığında 10 lira para vereceksin. Bir de yurt yapacaksın. Adam kabul ederse ne âlâ, etmezse anasından emdiği süt burnundan geliyor. Dolayısıyla böyle bir kazanma potansiyelinin içinde olmayı kim istemez? Lüküs hayat. Bu yapının içinde olmak için 10 tane tosun da verirsiniz, arazi de bağışlarsınız... Kaz gelecek yerden tavuğu esirgememek bu."
SABAH