İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasında tanık Emrah Özdemir, tutuklu sanıkların duruşma salonundan çıkarılmasından sonra gizli tanık odasından ifade vermeye başladı. Orjinal sesinin ve görüntüsünün bozulmadan duruşma salonuna yansıtıldığı tanık Özdemir ifade verdiği sırada tutuksuz sanık Hayrettin Ertekin ile ilgili iddialarda da bulunduğu için Ertekin'in duruşma salonunda bulunmasına izin verildi. Daha sonra da başka bir cinayet davasından hükümlü bulunan Emrah Özdemir'in ifadesinin alınmasına geçildi.
Tanık sıfatıyla mahkemede ifade vermek istediğine dair dilekçe vermesinin ardından ölümle tehdit edildiğini belirten Emrah Özdemir'in Malatya'da geçtiğimiz ay Kazım Çillioğlu ve Rıdvan Özden'in öldürülmesi hakkında verdiği ifade okundu. Bu sırada ifadesinde geçen olaylarla ilgili net tanıklığı olup olmadığı sorulan tanık, "Ben bire bir olaylara tanık olmadım. Babam kumarhaneler kralı olarak tanınan Ömer Lütfü Topal'ın şoförüydü. O nedenle çok ortama girip çıktım. Ömer Lütfi Topal'ın yanına sık sık gelip gitmesi nedeniyle tanıdığım ve samimi olduğumuz, benden önce Ergenekon davasında tanıklık da yapan Adil Timurtaş ağabeyden duydum bunları. Ancak burada duyduklarımı değil gördüklerimi anlatmak istiyorum." dedi.
Tanık olmak istediğine dair dilekçe vermesinin ardından tehdit edildiğini de iddia eden tanık, "Hasan Atilla Uğur ile hastanede karşılaştık. Cezaevinde komutanlara hayli toleranslı davranılıyor. Silivri 1 Nolu Cezaevi'nde görevli infaz koruma memurları tarafından bana onlar aracılığıyla para ve haber getiriliyor. Bir ay önce bin lira, bir hafta önce de 500 lira para geldi. Bu para ifade vermemem içindi. Ayrıca avukat Zeynep Küçük de para vermiş. Ben cezaevi savcısına şikayette bulundum. Bugün yarın soruşturma başlar. Veli Küçük, Hayrettin Ertekin, Hasan Atilla Uğur ve Sedat Peker ağabey aracılığıyla uyardılar. Sedat Peker ile sürekli zaten mektuplaşıyoruz. Benden gencim, cahillik ettim şeklinde ifadelerle dilekçemi geri çekmemi istediler. Hayrettin Ertekin'in, Sedat Peker'i hiç tanımadığı şeklinde ifade verdiğini duydum. Oysa çok iyi tanır, ofisine sürekli gelir giderdi." şeklinde konuştu. Savcı Pekgüzel, tanığa "Zeynep Küçük'ü görseniz tanır mısınız" diye sordu. Tanık, "Hayır" cevabını verdi.
Tanık Özdemir, Adil Timurtaş'ın da aralarında bulunduğu bazı PKK terör örgütü itirafçısı olan ve sonradan JİTEM'ci olan kişilerin, Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Hayrettin Ertekin'in yanında çalıştıklarını söyledi. Timurtaş'ın, gittiği her yere kendisini de beraberinde götürdüğünü belirten Özdemir, Ergenekon davasının tutuklu sanıkları Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Kemal Kerinçsiz ve Sedat Peker ile tutuksuz sanık Arif Doğan'ı da Timurtaş'la gidip geldiği yerlerde tanıdığını kaydetti. Küçük, Tekin, Kerinçsiz ve Peker'in Ataşehir'de Sahan Restoran ile Süreyyapaşa Sineması ve patrikhanede toplantı yaptıklarını söyledi. Özdemir, Süreyyapaşa Sineması'ndaki sinema izler gibi yapılan başka bir toplantıda da bu isimlerden farklı olarak Hayrettin Ertekin'in de katıldığını ifade etti.
Bu toplantılarda "Olayın değişmesi lazım. Her yeri Fethullahçılar ele geçirdi. Eskiden her istediğimizi yapıyorduk. Yine söz sahibi olmamız için kaos ortamı oluşturmak gerekiyor..." şeklinde konuşmalar geçtiğini belirten Özdemir, "Ayrıca Orhan Pamuk, Ahmet Türk ve Osman Baydemir'in öldürülmesi gerektiğinden bahsediyorlardı." diye konuştu. Araçlarına kurşun geçirmez cam takmaktan bahsettiklerini belirten tanık Özdemir, "Rahmetli Kuddusi Okkır ile birlikte çeşitli illerde kongreler yapacaklarmış. Yavuz Ataç'ın isminden çok bahsediyorlardı. Veli Küçük ile Korkut Eken arasındaki kırgınlığı çözebilecek kişinin Ataç olduğunu söylüyorlardı." sözlerini kaydetti.
Susurluk kazası olduğunda Veli Küçük paşanın, Drej Ali lakaplı Ali Yasak'ı olay yerine gönderdiklerinin de bu konuşmalarda geçtiğini anlatan Özdemir, Çatlı'nın aslında kazada ölmediği, Veli Paşa tarafından öldürüldüğü, araçta bulunan evrakların ve çantanın Ali Yasak tarafından alındığından bahsettiklerini söyledi.
Tanık Özdemir, daha sonra da sanık Hayrettin Ertekin'in resmi ve gayriresmi çok büyük mal varlığı olduğunu belirtti. Özdemir, bu mal varlığının da kuyumculukla elde edilemeyecek bir varlık olduğunu söyledi.
Ertekin'e GATA'dan zaman zaman komutan misafirler geldiğini ifade eden tanık Özdemir, "Genelkurmay Başkanı olmadan önce İlker Başbuğ ve Ergin Saygun'un kendilerine nasıl yardım edebileceklerini konuşuyorlardı. Konuşmalarında Yaşar Büyükanıt'tan çok konuşurlardı." dedi.
JİTEM'in Arif Doğan ve Cem Ersever tarafından kurulduğunu Arif Doğan'dan duyduğunu aktaran Özdemir, "Cem Ersever, Veli Küçük'ün talimatıyla öldürüldü. JİTEM'deki anlaşmazlık yüzünden öldürüldü. Cem Ersever kendi kadrosunu kurmak istedi. Ben bu beyanları Adil Timurtaş'tan duydum." şeklinde konuştu.