Gizli tanıktan şok iddia!

Sanık Levent Ersöz'ün avukatı, iddianamede yer alan gizli tanığın, "Özal'ı zehirleyerek öldürenin Semra Özal olduğunu" söylediğini hatırlatarak, bu ifadeye itibar edildiğinde, Semra Özal'ın da sanık olarak yargılanması gerektiğini öne sürdü...

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :11 Eylül 2013 , 00:00 Güncelleme Tarihi :11 Eylül 2013 , 16:58
Gizli tanıktan şok iddia!

İÇİNDEKİLER

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin yargılanan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün avukatı Hasan İşgüzar'ın, müvekkilinin beraat talebini reddederek, duruşmayı erteledi.

Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin salonunda yapılan duruşmada, gizli tanık ifadeleri okundu.

Mahkeme Başkanı Önder İrfan Yorgancılar, gizli tanık ifadelerine karşı sanık ve müşteki avukatlarının bir diyeceğinin olup olmadığını sordu.

Özal ailesinin avukatı Hasan İşgüzar, Özal'ın başbakanlık yaptığı dönemde uğradığı suikastin, zehirlenmenin bir parçası olduğunu ifade ederek, "O dönemki faili meçhul cinayetler ve ölümlere de bakmak gerekir. Mevcut cumhurbaşkanımıza bile kaç suikast yapıldığını ilerde emniyetten sorabilirsiniz. Yargılanan sanık da buzdağının üstteki bir kısmıdır. "JİTEM" diye bir yapı bilindiği halde, resmi yazılarda, 'Türkiye'de JİTEM yoktur' cevabı geliyor. Takdir mahkemenindir" dedi.

İşgüzar, soruşturma sırasında, Ahmet Özal'a iletilmek üzere posta kutusuna bırakılan isimsiz bir mektubu mahkemeye sundu. Mahkeme Başkanı Yorgancılar tarafından okunan mektupta, "Özal'ın radyoaktif maddeyle zehirlendiğinin, ölümünün ardından alınan kan örneklerinden belirlendiği, ancak bunun açıklanamadığı" iddiası yer aldı.

SEMRA ÖZAL ZEHİRLEDİ
23 Ağustos 2013 tarihinde verdiği ifadesinde Turgut Özal'ın zehirlendiği iddiasında bulunan Selçuk, şu ifadeleri kullandı: "1991-1999 yıllari arasinda Jitem'de görev yaptim. Özal'in öldürülmesi için Semra Özal'a Levent Ersöz tarafindan bazı görüntülerle şantaj yapılmıştır. Levent Ersöz, Hasan İğsiz ve Süleyman Demirel'in de bulunduğu ortamda cinayetin nasil işleneceğini dair brifing verilmişti."

Gizli tanık Selçuk, şüpheli ölen Özel Harekat Eski Daire Başkanı Behçet Oktay'ın da Özal'ın zehirlenerek öldürüldüğünden bilgisi olduğunu iddia etti. Selçuk, Ahmet Özal'dan yüklü miktarda para isteyen Oktay'ın "Eğer bana bu parayı temin edebilirseniz Özal'ın zehirlenerek öldürüldüğünü size kanıtlarım" dediğini iddia etti.

Cumhurbaşkanı'na suikastten yargılanan davanın tek sanığı Levent Ersöz'ün avukatı Hulusi Coşkun, gizli tanık ifadeleri kabul ediliyorsa Semra Özal'ın da sanık olarak bu davada yer alması gerektiğini savundu. Coşkun,"Burada azmettiren Levent Ersöz eylemi gerçekleştirilen ise Semra Özal olarak bilinmektedir. Eylemin sadece azmettirme bölümünü ele alıp eylemi ika edenler yapanlar bölümünü ele almak sakatliktir" dedi.

"TUSHAD ve JİTEM yok"
Genelkurmay Adli Müşavirliği'nden, mahkemeye ulaşan yazıda, Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi'ne (TUSHAD) bağlı, Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Grup Komutanlığı (JİTEM) ile "siyah ve beyaz kuvvetler" adı altında yapılanmaların varlığına ilişkin bilgi ve belgeye ulaşılamadığı bildirildi.

Bu birimlerde görev almış, Savaş Korkmaz ve İrfan Şahinoğlu isminde çalışanların ve emekli personelin bulunmadığı belirtilen yazıda, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde, İçişleri Bakanlığının onayıyla Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığının teşkil edildiği, bu komutanlığın Ekim 1987'de Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığının emrine verildiği aktarıldı.

Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığının kadrosunun güçlendirilerek, istihbarat hizmetlerinin daha iyi seviyeye çıkarılması için Kasım 1988'de araç ve personel sayısının artırıldığı ifade edilen yazıda, komutanlığın isminin "JİTEM", bünyesindeki İstihbarat Tim Komutanlığı isminin ise "JİT" olarak değiştirilmesinin teklif edildiği anlatıldı.

JİTEM VE JİT İSİMLERİYLE İLGİLİ UYARI
Söz konusu teklifin, geçici görev kuruluşuyla deneme amacıyla bir süre uygulandığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'nca Mart 1990'da yapılan istihbarat kadro çalışmaları sonucunda, görevine Nisan 1990'da son verildiği kaydedilen yazıda, istihbarat birimlerinin, "Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı ve Jandarma İstihbarat Tim Komutanlığı" olarak yeniden teşkilatlandırıldığı belirtildi.

"JİTEM ve JİT" isimlerinin geçmiş yıllarda jandarma dışında bazı kaynaklarca zaman zaman kullanıldığı, bunun üzerine 1994'te "JİTEM", 1997'de ise "JİT"in kullanılmaması için birliklerin uyarıldığı ifade edilen yazıda, Genelkurmay Başkanlığı içerisinde yapılandığı iddia edilen TUSHAD ile Jandarma Grup Komutanlığının herhangi bir bağlantısının bulunmadığı bildirildi.

Jandarma Genel Komutanlığından mahkemeye ulaşan bir başka yazıda ise sanık Levent Ersöz'ün 1993'te Şırnak'ta görev yaptığı belirtildi.