İşte Cem Küçük'ün o yazısı:
AYDIN DOĞAN AYSEVER'İ OFİSİNE ÇAĞIRIP YÜZÜNE SÖYLEDİ
Geçen yazılarımdan birinde Enver Aysever'in CNN Türk'teki program sayısının 1′e indirileceğini yazmıştım. Aydın Doğan Aysever'e 'Haftada bir müzik eğlence programı yap Enver' dedi. Bunun sebebi Aydın Doğan'a göre Enver'in 1917 model komünist olması ve programını bu amaçla istismar etmesiydi. Doğan ofisine çağırıp bunu aynen Enver'in suratına söyledi. Buna rağmen kendini uyanık zanneden Enver hükümetin baskısıyla programının hafta bire indirildiği yönünde kampanya başlattı. İşte bu Eski Türkiye bu kadar cambaz ve sahtekar sayın okurlar.
ÖZDEMİR VE AHMET HAKAN KIRMIZI ÇİZGİLERİ İHLAL ETTİLER
Aydın Doğan için kriter Türk devleti nezdinde itibarlı olmaksa en son dokunacağı kişi Enver olurdu. Türkiye Cumhuriyeti devlet iradesinin hem Cüneyt Özdemir'den hem de Ahmet Hakan'dan nefret ettiği biliniyor. Çünkü bu iki isim devletin ve milletin kırmızı çizgilerini ihlal ettiler. Devletin harem-i ismetine girildiğinde bile Pensilvanya çetesine biat etmeye devam ettiler.17 Aralık'tan 30 Mart'a kadar her gün paralel medyanın manşetindeydi bu iki isim. Çünkü bu süreçte paralel örgüt ne isterse onu yaptılar. Bütün programlarına paralel çetenin adamlarını çıkardılar.
ÜÇÜNÜN DE YULARI PENSİLVANYA'NIN ELİNDE
Sonrasında ise önce tam gaz Erdoğan yalakalığı yapmaya kalktılar. Baktılar ki sıfır itibarları var, bu sefer de 10 Ağustos seçimlerini gayr-ı meşru göstermek için çabaladılar. Dikkat edilirse bu iki isim de yakın geçmişte defalarca Erdoğan'a yandaş olma başvurusu yaptı. Her seferinde bu başvuruları reddedildi. O dönem Erdoğan'dan nefret ettiği halde hükümetin bir numaralı yalakası olan Fatih Altaylı'ya bile ricacı oldular. Bu üç isim de muhalefet ettikleri için değil inanmadıkları halde hükümete sahtekarca yağdanlık yapmak istedikleri için bugün itibarsız ve güçsüz durumdalar. Hükümet bunların yandaşlık başvurusunu reddedince gidip Pensilvanya'nın dümen suyuna girdiler ve bittiler. Üçünün de yuları Pensilvanya'daydı.
AYSEVER'İN ALTINI ONLAR OYDU
Enver Aysever'in böyle bir durumu yoktu. Enver klasik komünist kafasıyla ona buna küfreden düşük profilli bir sunucuydu. Bu arada hem Özdemir hem de Hakan, Enver'den nefret ediyordu ve Aydın Doğan'ı her gördüklerinde Aysever'in altını oyuyorlardı. Sonunda başarıya ulaştılar, Aydın Doğan'ı etkileyip Enver'i bitirdiler.
HEM PARALELCİ HEM HÜKÜMETÇİ HEM KOMÜNİST HEM KAPİTALİST OLABİLEN TİP: CANDAŞ TOLGA
Öte yandan Yeni Türkiye›nin medya düzeninde herkesin kimliğiyle ve kişiliğiyle net olmak zorunda olduğunu hep yazıyorum. Demokratik temsil kabiliyeti oranında Yeni Türkiye'de herkese yer olacaktır, fakat her yere oynayan, sağcıyla sağcı, solcuyla solcu olan tipler de bu demokratik medya düzeninde yer almayacaktır. Bu modelin en net örneği de Candaş Tolga Işık'tır. Candaş Tolga aynı anda hem paralelci hem hükümetçi hem komünist hem kapitalist olabilen bir tiptir.
Şu an içeride olan paralel polis şefi Ali Fuat Yılmazer'in baş adamıydı Candaş Tolga. Bunu kanıtlarıyla ortaya koymuştum. Nazlı Ilıcak da bunu kabul etmişti. Nitekim Işık hala paralel yayın organı gayr-ı meşru durumdaki Kanaltürk'ten maaş alıyor. Aynı kişi malum kapitalist müteahhitle ilginç ilişkileri sebebiyle Aydın Doğan tarafından kovulacaktı ama Rıfat Ababay sayesinde kurtuldu. Candaş Tolga Cumhurbaşkanımızın kardeşi Mustafa Erdoğan'dan da randevu istedi ama Sayın Erdoğan bu ismi makamından kovdu. Mustafa Erdoğan'ın kendisini bizzat uyarmasından sonra Acun Ilıcalı da şu an Candaş'ı etrafından uzaklaştırdı ve ofisine girmesini yasakladı. Erdoğan'a yandaş yazılabilmek için her şeyi yapan aynı Candaş Tolga 'Kafa' isminde Beşiktaş'ın radikal sol tribünlerine hitap eden komünist ve Erdoğan düşmanı bir dergi çıkarıyor. Dolmabahçe'deki Başbakanlık ofisini basmaya kalkan taraftar görünümlü teröristlere övgüler düzen yazılar yazıyor. İşte bu model gazeteci tiplerinin Yeni Türkiye'nin geleceğinde yeri yoktur.
TORUNLAR GRUBU DA POLİS ŞEFLERİYLE KANKAYDI
Aynı durum medya dünyası kadar iş dünyası için de geçerli. İşadamları da net ve açık olmak zorunda. İş dünyasında Pensilvanya gönüllüsü işadamları yanında bir de Pensilvanya zorunlusu işadamları var. Bunlar çıkıp konuşmak zorunda. Mesela Mustafa Süzer ve oğlu Baran Süzer 17 Aralık günü Pensilvanya'da malum zatın yanındaydı. Orada Süzer ailesinin ne işi vardı? Devlete karşı Pensilvanya'yı mı destekliyorlardı, yoksa şantaj karşılığı mı ordaydılar? Bu sorular cevap bulmadıkça devlet nezdinde meşruiyet sahibi olamayacaklarını bilsinler. Asansör faciası ile 10 işçimizin şehit olduğu inşaatın sahibi Torunlar Grubu da paralel polis şefleriyle kankaydı. 17 Aralık'tan sonrasında da hemen el ayak çekmediler. Kimin kazanacağını beklediler. Zeynel Abidin Erdem de övünerek her yerde Fethullah Gülen'e ne kadar yakın olduğunu anlatıyordu. Etiler'deki ofisi Pensilvanya çetesi mensubu bürokratların uğrak yeriydi. Devlette tüm bunların kayıtları var. 7 Şubat darbe teşebbüsünden sonra devletin uyarılarına rağmen hem Erdem'in hem Torunlar'ın bu buluşmaları devam etti. Gerçekleri inkar ederek bir yere gelinmez. Şimdi ise Pensilvanya'dan ne kadar nefret ettiklerini herkese anlatıyorlar. Eğer size şantaj yapıldıysa tehdit edildiyseniz, sağda solda fiskosla değil açıkça bunu ifade edeceksiniz. Yeni Türkiye'ye dahil olmanın birinci şartı dürüst ve açık olmaktır.