Başbakan Davutoğlu New York'ta konuştu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ban Ki Mun ile görüşmesinin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :05 Mart 2015 , 00:00 Güncelleme Tarihi :05 Mart 2015 , 20:24
Başbakan Davutoğlu New York’ta konuştu

İÇİNDEKİLER

Başbakan Ahmet Davutoğlu BM Genel Sekreteri ile yaptığı görüşmenin ardından açıklamada bulundu.

Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

İLK BİZ TERÖR ÖRGÜTÜ DEDİK

Irak'taki tüm taraflarla işbirliğimiz sürüyor. Türkiye'nin pozisyonu belli. Kıbrıslı Rumlar müzakere masasına geri dönmeli. Türkiye'nin nasıl bir katkı yaptığını insani durum konusunda neler yapıldığı ortadadır. Uluslararası terör konusunda bizim pozisyonumuz çok açıktır. Türkiye zaten terörden çekmiş bir ülkedir. Türkiye DEAŞ'ı 2013'te terör örgütü olarak gören ve kabul eden ilk ülkedir. Biz hiç bir zaman terör örgütlerinin sınırımıza yaklaşmasına müsade etmemişizdir. Suriye ile Irak dediğimizde Türkiye'nin çok büyük bir sınır hattını oluşturmakta ve orada herhangi bir otorite yok. New York'ta oturarak durumu oradan değerlendirmek, Türkiye'nin sınırları hakkında yorum yapmak kolaydır amadurumu yansıtmamaktadır.

İstihbarat raporlarına ihtiyacımız var. Bu grupların hareketliliği olan bazı ülkeler varsa bu onları sınır dışı edebilmek için istihbarata ihtiyacımız var. Biz istihbarat aldığımızda diğer ülkelerden bu her zaman için birlikte çalışmamızı kolaylaştırmaktadır. Bizim beklediğimiz daha fazla işbirliği ve empati kurmak.

REJİM HERŞEYİ MEŞRU GÖRÜYOR

BMGK'nın esasında Suriye kriziyle alakalı bir açık stratejisi yok. Aynı zamanda rejim tarafında işlenen kimyasal silah suçları ile ilgili de bir yaptırımları yok. A planı nedir ki burada bırakın B planını. Suriye rejimi öylesine bir yaklaşıma sahip ki DEAŞ ile mücadele ettikleri için her şeyi mübah sayabiliyorlar. Sığınmacıların hareketlerini göz önünde bulundurmuyorlar. Halep'e saldırmaya devam ediyorlar. Bütün ülkeler DEAŞ'a karşı mücadele etmekte. Bizim de şöyle bir kaygımız var. Belki yüzbinlerce sığınmacı Türkiye'ye yaklaşacak. Ama BM'nin sorumluluğudur bunu engellemek hem Halep'te hem Suriye'de.

ASKERİ DARBEYİ ASLA KABUL EDEMEYİZ


Mısır esasında bölgedeki istikrarın omurgasıdır. Gerçekten çok büyük medeniyet geçmişi vardır, Mısır halkı da Türk halkının tarihsel dostudur. Ben 1988'de doktora tezimi yazarken bulundum orada. Mısır kültürünün ne kadar derin olduğunu, Mısır halkının ne kadar onurlu bir halk olduğunu da biliyorum. Mısır olmadan kapsamlı bir istikrar olmaz bölgede. Biz de hükümetimiz döneminde Mısır ile çok iyi ilişkiler kurmaya çalıştık ama ilkesel olarak politikalarımız var. Biz hiç bir zaman askeri darbeyi kabul etmiyoruz ki hele bir seçilmiş cumhurbaşkanına karşı. Seçilmiş bir devlet başkanı bugün Mısır'da hapistedir. Binlerce hükümlü vardır. Bunların tutuklanma sebebi de askeri darbeye muhalefet. Bizim Mısır'la ilişkilerimiz bunun dışında gerçekten çok güzel. Siyasi sorunların Mısır halkı tarafından çözülmesi gerektiğine inanıyoruz.

GÜÇLÜ BİR MISIR'A İHTİYACIMIZ VAR

Bizim görmek istediğimiz şey şu. Mısır ve çevre ülkelerde barışçıl ortam görmek istiyoruz. Mısır'ın iç işlerine karışmıyoruz öyle bir niyetimiz yok ama seçilmiş bir devlet başkanı hapse atılıyorsa, yüzlerce insan müebbet hapis alıyorsa bu tabii ki de bölgesel istikrarı da etkiliyordur, Mısır'ın Gazze'de ve Filistin'de oynayacağı rol de bizim için önemlidir. Umuyoruz ki yeni bir yaklaşım yeni bir dönem olur Mısır'da. Bizim güçlü bir Mısır'a, istikrarlı bir Mısır'a ihtiyacımız var. Tahrir ruhuna saygı gösterilmeli. Tahrir ruhu özgürlük ve onur içindi. Sadece Mısır halkı için değil Türkler dahil bütün ortadoğu halkı içindi. Umuyoruz ki Mısır'da yeni bir dönem başlayacaktır hem bizim için hem Mısır için.

REJİM ATEŞKESE SAYGI DUYMADI

Biraz önce aslında diğer soruya, Suriye'deki ve Halep'teki durumla ilgili çok açık ve net bir stratejisi olmadı. Geçici ateşkesler oldu ama rejim hiç bir zaman buna saygı göstermedi, sözünde durmadı. Nitekim Halep'te de iyi niyet çabaları karşısında rejim saldırılara devam etti. Suriye muhalefeti de çatışmaların durması Şam'da, Hama'da, Humus'ta Dara'daki insanların geleceği anlamında bir şey ifade etmiyor. Çok daha kapsamlı çabalara ihtiyaç var. Biz kalıcı barışın önünü ateşkesler açılacaksa biz her türlü yardıma hazırız.

TÜRKİYE'NİN HAKKI OLAN BİR OPERASYONDUR

Türkiye'nin Şah Fırat operasyonu ile ilgili biz BM'yi bilgilendirmiştik. Şah Fırat'ın olduğu topraklar Türk topraklarıdır. Bu türbenin yeri 3 kez değiştirilmiştir. Bu operasyon BM'de kayda geçmiştir. Herhagni bir olumsuz ifadesi de olmadığı gibi Türkiye kendi şartlarını kullandığı için de BM kayıtlarına bu şekilde geçmiş oldu.

GEREKLİ TEDBİRLERİMİZİ ALMIŞ DURUMDAYIZ

New York ziyaretim önceden planlanan bir ziyaretti. Kasım Aralık aylarında çok kapsamlı bir 25 dönüşüm programını ilan ettik. Bu G-20 projesinde açıklanan en kapsamlı projeydi. Ziyaretimizin ana sebebi bu dönüşüm programları ve Türkiye'deki ekonomik strateji konusunda uluslararası yatırımcıları bilgilendirmekti. Daha önce Ocak ayında Londra'da, Davos'ta toplantılar yaptık ve o toplantıların 3. ayağı New York'tu. Dün de yaptığımız yatırımcılarla yaptığımız görüşmelerde Türkiye'ye olan ilgi ve alaka dolayısıyla verimli geçtiği düşüncesindeyim. Türkiyle'nin önemli olan bu krizde siyasal ve yükselen bir ekonomi olarak dünyadaki yatırımcıların gündeminde olması. Bu kapsamta görüşmelerin başarılı geçtiğine inanıyorum. Basına kapalı toplantılarda da yapılan açıklamalar gayet olumlu. Gayet olumlu sonuçlar doğuran bir ziyaret oldu.

Doların yükselmesi ise dünya para birimleri karşısında yükselmesiyle ilgili bir husustur. Sadece Türkiye'ye bağlanamaz. Bütün kurumlarımız gereken tedbirleri almaktadır. Her türlü tedbir gerektiğinde alınır. Ama bunun dünyadaki genel bir dalgalanmanın Türkiye'ye yansıması olduğu bilinmeli. Esas itibari ile bütün dünyayı etkisi altına alan bir dalgalanma söz konusu. Türkiye olarak da hükümet olarak bütün talimatları verdik gereken tedbirler alınmıştır.