"CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİ, ARTIK SARAY DEMEYECEĞİZ"
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na artık Cumhurbaşkanlığı Külliyesi deneceğini kaydeden Erdoğan, "Toplantılarımızı en büyük ölçekte bu salonda yapabiliyoruz. Yakında şu anda inşaatı devam eden aynı anda 2 bin kişiyi alabilecek büyüklükte bir kongre merkezi inşa ediyoruz. Bu kongre merkezimiz bittiği anda o zaman 2 bin muhtarımızı bir anda oraya davet edeceğiz. Bu bize bir şey sağlayacak. Türkiye'nin geniş katmanlı bütün STK'larıyla gruplarıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde artık saray demeyeceğiz, bir araya gelmek suretiyle devlet milletiyle çok daha farklı şekilde kaynaşmaya başlayacak. Burası milletin evi" diye konuştu.
"ANA MUHALEFETLE İKTİDAR PARTİSİ BİR ARAYA GELSİN, BU İŞİ BİTİRİR"
Parti kapatma iddiaları hakkında konuşan Erdoğan, "Neymiş partilerini kapatacaklarmış. Niye senin partini kapatsınlar? Benim genel başkan olduğum parti 2007'de kapatılmak istendi. Bunların hiçbirinin sesi çıkmadı. Kapatılsa zil takıp oynayacaklar. 2010'da Anayasa değişikliğinde dedik ki parti kapatılmasını yasaklayalım. İnanır mısınız o maddenin görüşülmesinde hepsi Meclis'i terk etti. Ne yazık ki partimin içinden de ihanet edenler çıktı. Onlar da o maddenin görüşülmesinde bulunmayınca biz 330'u yakalayamadık. Ben geçenlerde başbakana da söyledim. Meclis'e getirin bu işi. Buyrun gelin bir hafta içerisinde hemen birlikte yasa teklifini getirelim. Fazla bir şey değil 3-5 maddelik iş. Partilerin kapatılmasını ortadan kaldıralım. Zorlaştıralım demiyorum. Kapatılmayı tamamen ortadan kaldıralım. Bunun adımı atılsın. Milleti aldatmaya gerek yok. Dürüst olmak gerek. İktidar partisi adım attı. Hadi gelin destekleyin. Sağa sola kaçmayın. Neyin şikayetini yapıyorsunuz? Temenni ederim ki süratle bu iş hallolur. Ana muhalefetle iktidar partisi bir araya gelsin, bu işi bitirir. Artık ondan sonra da hiçkimse kuşlardan haber aldım. Benim partimi kapatacaklar diye ortada dolaşmasın" ifadelerini kullandı.
"BÜYÜK DEVLETLERE BURALAR YAKIŞIR"
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na yönelik muhalefetin eleştirilerini değerlendiren Erdoğan, "Şu anda içinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili ana muhalefetin başındaki zat, yok kaçak saraydı yok şuydu yok buydu durmadan atıyor, tutuyor. Büyük devletlere buralar yakışır. Bunu böyle bileceksin. Büyük hedefleri olmayanlar büyük hayaller gözetmeyenler buraları düşünemezler. Bu millet büyük bir millet. Dolayısıyla ona yakışan neyse onu yapacaktır ev şu anda bunu yapıyor" şeklinde konuştu.
"GEZİ OLAYLARI SIRASINDA ANNELERİNİN KUCAKLARINDAN ÇOCUKLARINI ALIYORLAR AHLAKSIZLIKLARINI UNUTMADIK"
Gezi olaylarını eleştirdiği konuşmasında Erdoğan, "Milletin değerlerine, milletin kültürüne, milletin taleplerine rağmen onu bir başka yere başka yöne zorlamakla olmaz. Şimdi diktatörlük diyorlar ya, işte bunun da adı diktatörlüktür. Ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına, seçilmiş hükümetine diktatör yaftası vuranlar, aslında kendi gönüllerindeki özlemi ifade edenlerdir. Üstelik bu şekilde iftira ettikleri cumhurbaşkanı son 12 yılda tam 9 defa hem de oylarını sürekli arttırmak suretiyle milletin desteğine mazhar olduğunu göstermiş biri. Bunların geçmişinde iktidarı ele geçirmek ve orada kalmak için her şeyi meşru sayan bir kültür var. Olmayan hadiseleri olmuş gibi gsöterip kamuoyunu galeyana getirmek konusunda bunlar pek mahirdir. Dökülürler sokağa sonra üniversiteleri sokağa dökmek isterler. Bu yaptıkları işlerin hepsi de ülkemizi hep geriye götürdü. Kan kaybettik. İstikrarın olmadığı, güvenin olmadığı bir ülkede kalkınma olur mu? 12 Eylül öncesinde kardeşi kardeşe kırdırmak için kurulan tezgahları katledilen evlatlarımızı unutmadık. Gezi olayları sırasında sergilenen, gözümün önünde şu kadar adam öldürüldü, panzer insanları ezip geçti, kurşunlar havada uçuşuyor, annelerinin kucaklarından çocuklarını alıyorlar ahlaksızlıklarını unutmadık. Bu tür yalanlar söylendi. Dönemimizde 3,5 milyar fidan ve ağaç diktik biz. Bize kalkıp Taksim'de 12 tane ağacın söküldüğünü ve şöyle yapıldı, böyle yapıldı hepsi yalan. 12 ağaç sökülerek Taksim'den alınıp Hürriyet Tepesi'ne dikilecek olan bu ağaçlarla ilgili kıyameti kopardılar. Yalova'da maalesef asırlık çınarı kestiler. Hiç sesleri çıkmadı. Neredesiniz tencere tavacılar? Şu günlerde üniversitelerden sokaklara kadar bazı yerlerde tezgahlanmaya çalışılan oyunların gerisindeki niyeti çok iyi biliyoruz. hala masum gençlerin canı pahasına üniversiteleri kavgaların merkezi haline getirme, hala Gezi olaylarını yeniden alevlendirme rüyası görenler var. Türkiye bu karanlık günleri artık geride bıraktı. Artık hiçbir vatandaşım bu oyunlara bu kirli tezgahlara rağbet etmiyor. Bu çözüm süreci için de Gezi hevesleri için de böyledir" açıklamasında bulundu.
"KADINA ŞİDDETLE İLGİLİ GELECEK BÜTÜN HABERLERİ CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI'NDAN TAKİP EDECEĞİZ"
Kadına yönelik şiddetin engellenmesi konusunda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda çalışma yapacak bir birim kurulacağını aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kadına şiddet insanlığa ihanettir. Kadın dediğiniz erkek dediğiniz herkes nihayetinde insandır. Gerçekten de karşımızdakine kadın-erkek diyerek değil de insan olarak baktığımızda pek çok meselenin kendiliğinden çözüm yoluna girdiğini görürüz. Cumhurbaşkanlığında bir birim oluşturuyorum. Bu birimdeki kardeşlerimiz hanım kardeşlerim özellikle Türkiye genelinde kadına şiddetle ilgili gelecek bütün haberleri bizzat buradan takip edeceğiz. Böylece nerede ne oluyor anında bunlara müdahale etmeye fırsat bulacağız. Mahallesinde şiddete uğrayan mazlum durumuna düşen kadınların bulunduğu muhtarımız, eğer bu sıkıntı kendi aile fertlerinden birinin başına gelmiş gibi hissedip gerekli mücadeleyi verecektir. Allah'ın emanetine sahip çıkmayan milletin emanetine de sahip çıkamaz. Kadınlar Allah'ın tüm insanlığa bir emanetidir. Ben bunu söyledim diye, bir kadın STK'sının başında olan kadın diyor ki "Kadın emanetmiş nasıl söylenir" diyor. Bu yüceltmedir, kadının önemini ortaya koymadır. İnsan emanetinin kıymetini bilmezse insan değildir. Emanete hıyanet neyse odur. Ben muhtarlarımızdan bu konuda çok daha fazla hassasiyet bekliyorum"
"ERKEKSEN PANTOLONUNLA DOLAŞ, NİYE ETEK?"
İç Güvenlik Paketi hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Durmadan engelliye engelliye daha şurada 50 küsür maddeye ancak gelebildiler. Çıkacak, o ayrı mesele. Ama niye bize zaman kaybettiriyorsunuz? Bir an önce parlamento görevini yapsın. Zaman kaybettirmekten başka işe yaramıyor. Eskiden eğlence için üretilen hava fişekleri artık can almaya dönüştü. Biz sapanı eskiden çocuklukta farklı kullanırdık. Bunlar sapanı demir bilyeyle insan canı almakta kullanıyor. Silah neyse, molofot da o, sapan da o, havai fişek de o. Cezaları şimdi arttı, arttığından dolayı rahatsızlar. Bakınız çok daha enteresan. Maskeyle dolaşıyorlar. Niye dolaşıyorsun? Eğer terörist değilsen maske takmana gerek yok. Niye etek? Erkeksen pantolonunla dolaş, niye etek? Orada da yine hanım kardeşlerimize saygısızlık var. Tanınmayalım diyor, etek giyiyor, maske takıyor. Bir kısmı da maskeyle parlamentoda oturuma katılıyor. Nasıl bir milletvekilisiniz siz ya? Neymiş poşu takmış, o öyle takılmaz. Yasal olmayan şeyleri meşrulaştırma gayretleri var"
"BAŞKANLIK SİSTEMİ BENİM ŞAHSİ ARZUM ASLA DEĞİLDİR"
Başkanlık sistemi vurgusu yaptığı konuşmasında Erdoğan, Türkiye'nin Başkanlık sistemine ihtiyaç duyduğunu belirterek "Ben yeni Türkiye için yeni Anayasa'ya ve Başkanlık sistemine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Başkanlık sistemi bizim sistemimizin yabancısı değil. Artık mevcut gömlek bu vücuda dar geliyor. Gazi Mustafa Kemal'den beri Özal, Demirel, Erbakan, Türkeş dahil hiçkimsenin bu değişimi gerçekleştirmeye ya zamanı ya gücü yetmemiştir. Başkanlık sistemi benim şahsi bir arzum asla değildir. Nihayetinde bu sistemde seçilen kişinin görev süresi kaç defa seçilebileceği hepsi belli olacak. Küresel sistem çok ciddi değişim sürecinden geçerken Türkiye'nin mevcut mekanizmalarıyla bu değişimi kendisi için fırsata dönüştürebilmesi çok zor. Hızlı karar alabilmesi hızlı uygulama mekanizmalarına ancak Başkanlık sistemiyle sahip olabiliriz. Bu 12 yıllık başbakanlık dönemimde yaşadım, gördüm. Yani damdan düştüm. Damdan düşerek nerede bir sıkıntı var bunu bizzat yaşadım. Başkanlık sisteminden diktatörlük anlayanlar, padişahlık, imparatorluk anlayanlar her şeyden önce kendi milletine güvenleri olmayanlardır. Amerika'da şu anda diktatörlük mü var?" dedi.