İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır'daki konuşmasına ilişkin, "Bak fitneye, bir adamda beni bağışlayın ancak şeytan aklı böyle olabilir. Orada söylediği söz şu; diyor ki 'Suriyeli 4 milyon kişiyi bunlar vatandaş yapacaklar.' Öyle tehlikeli bir yere çomak sokuyor ki öyle yanlış bir yere çomak sokuyor ki inanın bu toplumun düşmanı olsanız böyle yapmazsınız." dedi.
Soylu, bir salonda düzenlenen "Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği Trabzon Bileşenleri Meslek Odaları Buluşması" programında yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır'daki konuşmasına değindi.
Anamuhalefet partisi genel başkanının Diyarbakır'a gittiğini anımsatan Soylu, şunları söyledi:
"Biz de Diyarbakır'daydık, Hani'deydik, Kulp'taydık, Silvan'daydık. Hep açık hava mitingi yaptık, hatta bir tanesi kapalıydı, salon doldu taştı, dedik ki dışarı alalım, dışarıda yapalım. Ve bunu ayyıldızlı bayraklarla yaptık. Gidiyor, bakın fitneye, Diyarbakır'da kim var? Kürt kardeşlerimiz, doğru mu? Bak fitneye, bir adamda beni bağışlayın ancak şeytan aklı böyle olabilir. Orada söylediği söz şu, diyor ki 'Suriyeli 4 milyon kişiyi bunlar vatandaş yapacaklar.' Öyle tehlikeli bir yere çomak sokuyor ki öyle yanlış bir yere çomak sokuyor ki inanın bu toplumun düşmanı olsanız böyle yapmazsınız. Oradan Kürt kardeşlerimize bir Arap ve Kürt düşmanlığı üzerinden 'Acaba bir şey üretebilir miyim, bir şey yapabilir miyim, bir fitne ortaya koyabilir miyim?' diye."
Soylu, "Allah'ınızı severseniz ya... Biz oraya gidip ne anlatıyoruz, sen ne anlatıyorsun?" ifadesini kullanarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz bu coğrafyanın kardeş olduğunu anlatıyoruz, bizim 600 yıl aynı sancak altında birlikte yaşadığımızı anlatıyoruz. Bırakın aynı sancak altında birlikte yaşamayı ya biz insanız. Hepsini bırakın, aynı millet olma unsurunu da bırakın, biz insanız. Biz orada gidip ne anlatıyoruz? Oradaki vatandaşlarımıza diyoruz ki '13 yaşındaki kızlarımızı dağa götürenlerden hesap sormaya geldik biz. Buna hakları yok, bunu yapamayacaklar. Bir annenin yanında sevgiye ihtiyacı olan bir çocuğun dağa götürülmesinin hesabı ve sorumluluğu bize aittir, eğer beceremiyorsak bize haram olsun.' diyoruz. Kardeşliğimizin senedini sadece bugün değil en güçlü şekilde imzalamaya çalışıyoruz. Sen bir ana muhalefet lideri olarak bunu orada kuvvetlendireceğine, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi kuvvetlendireceğine başka bir çapanoğlunu oraya sokmaya çalışarak, aslında bu fitneyi büyütmeye çalışıyorsun, böyle bir sorumsuzluk olabilir mi? CHP'li kardeşlerime rica ediyorum böyle bir sorumsuzluk olabilir mi?"
"SİZE IZDIRAP ÇEKTİRİYORLAR"
"Orada biz ne söylüyoruz?" sorusunu yönelten Soylu, "Oradaki kardeşlerimize açık söyledik, şu dağdaki, Kandil'deki ahlaksızların hangi birinin hayat yaşama felsefesi, hayat biçimi, hayatta yaşadıkları size uyuyor, hangi birisi size uyuyor? Hadi bırakın bakalım bu milletvekillerinin, onların milletvekillerinin yaşadığı o saltanat, o lüks hangisi size uyuyor? Size ızdırap çektiriyorlar, Ankara'da ve Avrupa'da kumarhanelerden çıkmıyorlar, başka haltları yiyorlar, bunların hepsini biliyoruz. Bu adamları belediye başkanı seçiyorsunuz, 550 gün kendi belediyesine uğramıyor. Biz de burada birbirimizle mühendisler odası, mimarlar odası şunu nasıl yapalım, alt geçit nasıl olsun, üst geçit nasıl olsun, şehir hastanesi nasıl olsun, Ahmet nasıl olsun, Mehmet nasıl olsun? Sonra onlar olacaklar Avrupa'nın cici çocukları, biz olacağız kötü çocukları öyle mi? Varsın gitsin Avrupa… Bu kadar anlamsız bir çizgi içerisindeler." diye konuştu.
Bakan Soylu, referanduma değinerek, "Sonuna kadar 'hayır' diyebilirsiniz, bu anayasaya karşı da gelebilirsiniz, buna itiraz etmiyoruz, biz de ayrı bir şey söyleriz, sizde ayrı bir şey söylersiniz ama işin bir boyutu var. İşin bu boyutunda sadece ben 'evet' için eğer yanlış bir istikamet, milletimize yanlış bir bilgilendirme yaparsam bu dünya var bir de öteki dünya var bir de bizden sonraki nesiller var." ifadesini kullandı.
Yapmaları gerekenin, gelecek nesillerin bugün yaşanılan işleri yaşamamasını temin edebilmek olduğuna işaret eden Soylu, şunları kaydetti:
"Hadi biz bugün 15 Temmuz'da bunu atlattık ama 15 Temmuz'da hepiniz mimar, mühendis, matematik adamısınız, meselenin köküne sonuna inmeden, bir problemi çözmeden inşayı nasıl yaparız, mimariyi nasıl yaparız? Elbetteki orayı çözmemiz lazım ki nereye, nasıl adım atacağımızı bilmemiz gerekir. Bir problem var demektir. Darbeyi 1960'a, 1971'de yemişiz, adamlarımızı kaybetmişiz, 1980'de yemişiz itibarsız olmuşuz, çocuklarımız birbirine girmiş. Kim verecek o çocukların bedelini? Sağcı ve solcu diye bunları birbirine koymuşsunuz kim verecek bunların bedelini? Kim ödeyecek, 1968 olaylarından sonra bunu Türkiye'ye sirayet ettirmek, onların heyecanından, onların ideal duygularından istifade ederek kamplaştırarak birbirine kurşun sıktırabilmek ondan sonra Türkiye'yi de böyle bir maliyetle karşı karşıya getirebilmek oyununun bedelini kim ödeyecek bu ülkede?"