Prof. Dr. Yelken, AA muhabirine, FETÖ mensuplarının mahkeme salonlarında sergiledikleri tavırlara yönelik değerlendirmelerde bulundu.
12 Eylül 1980 darbesinde 5 yıl cezaevinde kaldığını, cezaevi psikolojisini iyi bildiğini ifade eden Yelken, FETÖ mensuplarının 15 Temmuz darbe girişiminin örgütlü, planlı bir şekilde yapılmadığını ispatlamaya ve "kontrollü darbe" inancını yaymaya çalıştıklarını belirtti.
Sanıkların FETÖ'yü günahı ve hatası olmayan bir yol gibi gördüklerini belirten Yelken, "FETÖ mensupları 'büyük' ve 'yüce' idealleri için çok masumca yalan söyleyebilir. Bunu yıllardır usta bir şekilde yaptılar. Hayatları boyunca iki kişilikli hareket ettiler ve bunu mahkemede devam ettiriyorlar." ifadelerini kullandı.
FETÖ sanıklarının 15 Temmuz darbe girişimindeki eylemlerine ilişkin deliller olduğu halde "tesadüfen" Akıncı Üssü'nde olduklarını ifade ettiğini belirten Yelken, "'Örgütlü bir darbe varsa bile bizim haberimiz yok. Darbeyi ordu içinde Kemalist ve AK Parti-Erdoğan muhaliflerinden oluşan bir grup yaptı' bilincini oluşturmaya çalışıyorlar." diye konuştu.
Yelken, FETÖ sanıklarının mahkemelerde izlediği inkar yöntemine ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"Dikkatleri FETÖ'den, özellikle FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'den ve sivil imamlardan uzaklaştırmak istiyorlar. Bu bağlantının kurulabileceği en önemli kişiler sivil imamlar. Sivillerin Akıncı Üssü'nde niye bulunduklarına ilişkin açıklamaları bize komik geliyor. Siviller orada tarla bakmak, hayvan satın almak, belgesel çekmek ya da gezmek için tesadüfen orada bulunduklarını söylüyorlar. Bu açıklamalarla darbenin sivil imamlarla olan bağlantısını kesmeye çalışıyorlar. Akın Öztürk inat ve ısrarla 'Orada ben sivil görmedim' diyor."
"SANIKLARIN SAVUNMALARI BİRBİRİYLE UYUMLU"
Prof. Dr. Yelken, FETÖ sanıklarının duruşmalarda ifade verirken mahkemeyi ve Türk halkını muhatap almadıklarını belirterek, 15 Temmuz darbe girişiminin dış destekli olduğunun altını çizdi.
Yelken, FETÖ mensuplarının mahkeme sürecinin bitmesinin ve cezaların verilmesinin ardından farklı bir beklentinin içine gireceklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Sanıkların beklentileri birkaç şeyde birleşiyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde ve yurt dışında bu konuyla ilgilenen kişiler var. Sanıklar bu durumu biliyor. Türkiye'nin bütün düşmanları, bu davanın içini boşaltmaya çalışacak. Onun için Avrupa'ya, yurt dışı kamuoyuna ve oradaki ilgili güçlere sesleniyorlar. Ona göre ifadelerini veriyorlar. Darbenin bir komplo olduğunu, bu tutmazsa bile 'kontrollü darbe' algısını oluşturmak ya da darbenin ordu içindeki her zaman yapılan normal darbelerden, kalkışmalardan olduğunu ama başarılı olamadığını, kendilerinin de bunun ortasında kaldıklarını iddia etmeye çalışıyorlar aslında. Bütün ifadelerin içeriğini dikkatlice incelediğimiz zaman bunu görüyoruz."
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin davalar devam ederken cezaevi ve mahkeme sürecinin iyi yönetilmesi gerektiğini söyleyen Yelken, sanıkların mahkeme salonlarında yalan söyleyerek zaman kazandıklarına ve bunu planlı bir şekilde yaptıklarına dikkati çekti.
FETÖ sanıklarının savunmalarının birbiriyle uyumlu olduğunu aktaran Yelken, "Sanıkların içeriden ve dışarıdan gelen haberlere göre hazırlandıkları besbelli. Bunların önlenmesi lazım. Dışarıdan gelen ve içeride birbirleriyle yoğun bir şekilde yaşanan haberleşme bağlantısının kesilmesi gerekiyor. En önemlisi 'karşı psikolojik çalışma' yapılması gerekiyor. Bunları bu süreçte çok eksik gördüm." ifadelerini kullandı.
"FETÖ MAHKEMELERDE YALAN SÖYLEYEREK VAKİT KAZANIYOR"
Sosyolog Erol Erdoğan ise bugüne kadar ortaya koydukları tavırlarını değerlendirdiği FETÖ mensuplarının, OHAL sürecinin "bir gün sona ereceğini" düşünerek mahkeme salonlarında vakit kazanmaya çalıştıklarını belirtti.
FETÖ sanıklarının 15 Temmuz darbe girişimindeki eylemlerine ilişkin delillerin olduğu halde yalan söylemelerinin birkaç amacı olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Birincisi, FETÖ özellikle yargıda çok güçlüydü. Şu anda yargıda belli başlı hakimler ve savcıların bu örgüte mensup olduğu tahmin ediliyor. Dolayısıyla o mahkeme heyetinde de kendilerinden birisinin olma ihtimalini göz önüne alarak böyle bir yola başvuruyor olabilirler. Yani kendilerini koruyacak, o yalanlamalarına itibar edecek bir hakimin, savcının orada olabileceğini düşünebilirler.
İkincisi, dışarıda ve içeride olan örgüt mensuplarına moral vermek istiyor olabilirler. Aynı zamanda 'Bizim yaptığımız gibi siz de yalanlamayı sürdürün' diye mesaj verebilirler. Buradaki amaç da şu olabilir; 'OHAL süresi bir gün sona erecek, biz buradan vakit kazanalım. Dolayısıyla OHAL süreci sona ererse buradaki iddialarımız, yani yalanladığımız şey bizi belki kurtarabilir' diye düşünebilirler."
Bu örgütün temel prensipleri arasında yalan söylemek ve takiye uygulamak olduğunu hatırlatan Erdoğan, darbeden önceki sivil hayatta uyguladıkları bir prensibi şu anda sürdürdüklerini dile getirdi.