Ali Karahasanoğlu'nun bugünkü yazısı şöyle:
"Bu tür diyalogların amacının, "tartışılıyor" görüntüsü altında "ahlaksızlığı yaymak" olduğunun bilincindeyim..
Onun içindir ki, tuzağa düşmemek için, sonuçta da ahlaksızlığı tırmandırmamakiçin, mümkün olduğu nispette bu konulara girmiyorum, girmek istemiyorum.
Ama bazen istisnalar oluyor..
Bu yazı da, bir istisna..
O gözle okumanızı ve beni affetmenizi istirham ediyorum..
Niyetimin; ahlaksızlığın normalleştirilmesine katkı değil, ahlaksızları deşifre etmek olduğunu takdir edeceğinizi umuyorum.
Yönetim kurulu üyelerinden birisi, cinsel taciz suçlaması ile yargılandığı halde, bugün hâlâ gazetedeki görevine devam edebilen çok satan bir yayın organı var..
Adı Hürriyet..
O gazetenin, dikkat çekmek isteyen bir kadın yazarı var..
Adı Melis Alphan..
Bu kadın, kendi kafasından bir derneği kendisine şahit tutarak (Ancak o dernek sözümona yapıldığı ileri sürülen anket çalışmasını açıklayamıyor.. Sizin anlayacağınız, faili meçhul bir cinayet ile karşı karşıyayız) der ki, "Türkiye'de ensest oranı yüzde 40!"
Bana soracak olursanız, on binde bir bile değildir..
Ama onların amacı bu ahlaksızlığın yaygın olduğu izlenimini verip, toplumun ahlaksızlaştırılmasını sağlamak olduğu için..
Oranı yüksek gösteriyorlar..
Bizim bu ahlaksızlığa bakış açımız net..
İslam dininde böyle bir ahlaksızlığın cezası ne?
Ölüm..
Daha ötesi var mı?
Yok..
Hiç tereddüt edilmeden, o ahlaksızlığa imza atanlara, bu cezanın verilmesinden yanayım..
Her Müslümanın da, bu inançta olduğundan eminim..
Peki..
Bu ahlaksızlığı normalleştirmek ve sonuçta da daha da yaymak için oranını yüksek gösterenler, bu fiile ne ceza verilmesini istiyorlar?
Ölüm cezasını falan es geçin..
Bunlar yüzünden, o ahlaksızlık cezasız kaldı..
Türk Ceza Kanunu TBMM'de görüşülürken "Benim hayatım, sana ne?" başlığı ile estirilen rüzgarda..
Ensest ilişkiye ceza öngörülmedi..
O rüzgarı estirerek, bu ahlaksızlığa ceza düzenlemesi yapılmasını engelleyenlerin, şimdi bu fiilden rahatsızlık duyduklarını söylemelerine inanabilir miyiz?
Mümkün değil..
Rahatsız olsalar..
Kendi hayatlarında, kendi yazılarında, kendi yayın organlarındaki haberlerde, fotoğraflarda bunu ispatlarlar..
Somut örneklerini vereyim..
Hürriyet gazetesinin yönetim kurulu üyesi olan Kai Diekmann.. Cinsel taciz suçlaması sebebi ile, Almanya'daki Bild gazetesinin genel yayın yönetmenliğinden ayrılmak zorunda kaldı..
Tarih 2016'nın sonu idi..
Ben bekledim ki..
Hürriyet gazetesinin yönetim kurulu üyeliğinden de ayrılsın..
Aradan 8 ay geçti..
Bugün hâlâ, o Alman, Hürriyet gazetesinin yönetim kurulu üyesi..
Ve bu Alman'a tek kelime ile eleştiri getiremeyenler..
Türk toplumunun % 40'ına resmen küfür ediyor..
Ahlaksızlıkla suçluyor..
"Ben yazarım, sen git derdini anlat, Marko Paşa'ya" diyor..
Aynı mantıkla..
Ben de kendisine sorayım..
Türkiye'de ensest ilişki % 40 ise..
Hürriyet'te de asgarisinden bu oran vardır..
Ama Kai Diekmann gibi bir cinsel taciz şüphelisini, Bild gazetesi işten attığı halde, siz atmıyorsanız..
Almanlar bile bu kadar geniş değiller iken..
Soralım bu Hürriyet'çilere, "Hürriyet'te ensest oranı, yüzde kaçtır?"
Bu vesile ile..
Sermaye Piyasası Kurulu'na da bir hatırlatma yapalım..
Kai Diemkmann isimli cinsel taciz şüphelisi, Hürriyet'in kurumsal internet sayfasında, "Bild Dergisi Genel Yayın Yönetmeni" olarak tanıtılıyor..
Oysa o görevden atılalı, 8 ay oldu..
Bu yanlış tanıtım, "yatırımcıyı aldatma" değil midir?
Bunun bir cezası yok mudur?
SPK yetkilileri diyecekler ki, "Hangi birine yetişelim.."
Onlar şeytanlık yapanların hiçbirine yetişemiyorlar ama..
Bu işin kaymağını yiyenler, her yere yetişiyorlar..
Ensestin yaygınlaşması için uçuk oranlar veriyorlar..
Lezbiyenliğin yaygınlaşması için, "Gayet normal bir durum" propagandası yapıyorlar..
Homoseksüelliğin toplumda kabul edilmesi için, "Bu bir hastalık değil.. Bir tercih. bunu kabul edelim" söylemini dillendiriyorlar..
Kai Diekmann ile yetinmeyelim..
Hürriyet'ten birkaç somut örnek daha vereyim..
"Evet gizli bir eşcinselim", "Şimdi ben gay mi oldum" yazıları ile ahlaksızlığı zirve yapan Ertuğrul Özkök nerde?
Hürriyet'te..
Playboy yöneticiliğinden tanınan M. Yakup Yılmaz nerde?.
Hürriyet'te...
İki röportajında birisinde, ya gay, ya lezbiyen, ya homoseksüel muhabbeti yapan Ayşe Arman nerede?
Hürriyet'te..
Hayali senaryo mektuplarla, gençleri zehirleyen Güzin Abla nerede?
Hürriyet'te..
Çıplak kadın fotoğrafları nerede?
Hürriyet'te..
İnsanı hayvanlaştırmak için, hayatı cinselliğe odaklayan ve bunun da en kolay yolunun kadın vücudunu sergileme olduğunu bilen yayın çizgisi kimin?
Hürriyet'in..
Bu tablo karşısında..
Hürriyet'teki bir kadın..
Türkiye'de ensest oranını % 40 olarak verirse..
Cinsel taciz ile suçlanan Kai Diekmann'ı barındıran..
"Gay miyim" muhabbetleri yapan Ertuğrul Özkök'e yazı yazdıran..
İki lafından birisi, "lezbiyen, homoseksüel" olan Ayşe Arman'a röportaj yaptıran Hürriyet'te..
Hangi oranda ensest olduğunu artık okuyucu takdir etsin..
Hürriyet gazetesinde bir araştırma yapılsın, bu oran tespit edilsin..
Ama kızmaca yok..
Darılmaca yok..
"Bize ne demek istiyorsunuz" demek yok..
Siz bu ülkedeki 10 kişiden dördünün, dinimizin cezasını ölüm olarak gösterdiği bir ahlaksızlığı işlediğini iddia ediyorsanız..
Sokakta yürürken karşılaştığımız üç kişiden en az birisinin ensest sanığı olduğunu iddia ediyorsanız..
Birisi de size, "Hürriyet'te bu oran kaçtır" diye sorar..
Okuyucudan cevap gelirse, onu da yayınlar!"
****
Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok'un yazısı ise şöyle:
BENCE ENSEST HALKTA DEĞİL MEDYADA YAYGIN!
"Hürriyet'ten Melis Alphan dün köşesine çarpıcı bir başlık attı:
"Türkiye'de ensest oranı yüzde 40!"
Yani ülkedeki her 10 kişiden dördü ensest ilişki yaşıyor... Evlenmeleri törece ve yasaca yasaklamış olan, yakın kan bağı olanlar arasındaki cinsel ilişkiye giriyorlar!
Alphan bu genellemeyi, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu'nun (TKDF) bir araştırmasına dayanarak yapıyor.
Ne var ki bu ciddi iddia ayrıntılara ve izaha muhtaç.
Örneğin yasalar ve töreler yasaklamadığı için yapılabilen akraba evlilikleri de ensest sayılıp bu rakama mı ekleniyor?
Öyle ya yüzde kırk çok büyük bir oran ve hayatın olağan akışına tezat.
Ancak bu muğlaklıklara rağmen medyamız ensest konusunda hep net bir kanaat sahibi.
Hatırlayacaksınız bir ara yine bu konu gündeme gelmiş, evlerinde çanak anteni olan Kürt vatandaşlarımız ensestle suçlanmışlardı.
Anlaşılan o ki medyamızın enseste gizli bir merakı var.
Belki de sektörümüzdeki girift ilişkilere alışık olmalarındandır, ne dersiniz."
