Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel, Marmaris'teki suikast girişimi davasına ilişkin, "O gün lağım çukurunda yakalanmış olan kişi, 'Ben teslim oldum.' diyor. Dolayısıyla bunlar oraya gelmelerinin suç olduğunu, Cumhurbaşkanlığının korumalarıyla çatışacaklarını biliyorlardı ve gerçekten öldürme kastıyla geldiler. Arkalarında iki tane de şehit bırakıp gittiler." dedi.
Özel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 20 Şubat'tan itibaren titizlikle takip ettikleri, 43'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davada sona gelindiğini söyledi.
Marmaris'e gelen suikast timinde bulunan tüm ekibin, görevlerinin Cumhurbaşkanı'na suikast olduğunu bildiğine dikkati çeken Özel, timdeki ekibin birbirine FETÖ'cülük bağıyla bağlı olduğunu ifade etti.
Özel, "Astsubay darbenin yapılacağını bilmiyordur veya tarihini bilmiyor ama abisi 'Gel' dediği zaman gelmiştir. Bu, FETÖ'cülük bağıdır aslında. Bu, birbirleriyle yan yana gelmeyen kuvvetlerin, o gece bir anda toplanmasıdır. Bunlar 3 helikopterle Marmaris'e geçiyorlar ve yere indikten itibaren ifadelerinde de söylüyorlar, 'Cumhurbaşkanlığı koruması en az 100 kişidir. Silahlı çatışmaya girilecektir.' deyip tam teçhizatlı çıktıklarını ifade eden kişiler var." diye konuştu.
Marmaris'e planlı şekilde gelen suikast timinin hazırlık safhasına, yerdeki icraatleri ve sonrasında kaçışlarına bakıldığında gelmelerinin suç olduğunu bildiklerini vurgulayan Özel, şunları kaydetti:
"Eğer bilmiyorlar ve kandırılmışlarsa akli melekelere sahip, 'Askerim' diyen birisi, 'Ya biz neredeyiz, şehrin merkezine indik, polisin kontrolünde olan bir merkeze indik, polis bize ateş açıyor, ne oluyor?' deyip teslim olmaz mı? Bunlar kaçtıktan 15 gün sonra lağım çukurunda yakalandı, hepimiz biliyoruz. Bu çukurda yakalanan kişi ifadesinde şunu söyledi, 'Yok, biz teslim olmak için oradaydık.' Tüm dünyanın gözü önünde bütün haber kanalları canlı olarak bağlanmıştı. O gün lağım çukurunda yakalanmış olan kişi, 'Ben teslim oldum.' diyor. Dolayısıyla bunlar oraya gelmelerinin suç olduğunu biliyorlardı ve Cumhurbaşkanlığının korumalarıyla çatışacaklarını biliyorlardı ve gerçekten öldürme kastıyla geldiler.
Arkalarında iki tane de şehit bırakıp gittiler ama yine güvenlik güçlerimizden 'Allah razı olsun.' diyelim, yakaladılar. Netice itibarıyla suçüstü yakalandılar ve çok delil tartışmasına da girmeye gerek yok."
"CUMHURBAŞKANI'NIN OLMADIĞINI ÖĞRENİNCE KAÇTILAR"
Üstlerinin verdiği talimatla FETÖ'cü ekibin toplanarak Cumhurbaşkanı'na karşı suikastle sonuçlanacak eylemi başlattıklarını ifadelerden öğrendiklerini vurgulayan Özel, Cumhurbaşkanı'nın orada olmadığını öğrenince büyük ihtimalle başarısız olduklarını anlayıp kaçtıklarını dile getirdi.
Özel, sanıkların suçüstü yakalandığını ve delil tartışmasına gerek olmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Yakalanan sanıklar olayın başarısızlığı, psikolojik kaçışın vermiş olduğu gıdasızlık ve suçluluk psikolojisi ile yakalandıkları anda hem polis huzurunda hem savcı huzurunda hem de sulh ceza hakimliği huzurunda samimi olarak itiraflarını yapmışlar. Kaçarken 'Aranızda Hoca Efendi taraftarı olmayan var mı?' diye bağıran yüzbaşı da var. Bunların tamamı inkar edilmiş. Ne zaman? Sulh cezada tutuklandıktan sonra. Niye? Sulh cezada tutuklanıncaya kadarki dönemde bu şahıslar dış dünyaya da kapalılar, iletişimleri yok, zamanın nereye gittiğini bilmiyorlar, başarısız olmanın verdiği bir psikolojik yıkımla da moralleri bozuk ve gerçek itiraflarda bulundular.
Ne zaman ki sulh cezada tutuklandılar ve cezaevine gittikten sonra itirafları inkar ettiler."
Sanıkların cezaevine girdikten sonra televizyon, gazete, ziyaretçiler ve yurt dışındaki terörist başının gönderdiği mesajlar vasıtasıyla dış dünyayla irtibata geçtiklerine işaret eden Özel, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Özellikle son zamanlarda terörist başı hala ABD'de korunmakta. Almanya'daki olayları görüyoruz. Siyasetçiler, Türkiye'yi kendi iç siyasetleri haline getirdi. Kendi içimizde 'Bu, darbe girişimi değildi, kontrollü darbe', 'Tiyatro' denildi. Ne zaman ki bunlar dış dünyanın da etkisiyle ABD'nin, Almanya'nın tutumuyla kendi iç siyasetimizdeki bu dış güdümlü sesler çıkmaya başladı, bunlarla kontak kuruldu, cezaevindekilere 'Devran dönecek.' dediler, ifadeler değişmeye ve inkar edilmeye başlandı."
Sanıkların bu nedenle esas hakkındaki savunmalarında daha önceki ifadelerini inkar ettiklerini dile getiren Özel, "Sanıklar, sulh cezada, savcılık huzurunda, avukatların huzurunda verdikleri ifadeleri yargılamalarda reddettiler. 'Yok öyle bir şey.' dediler. Bakın, başı yalan, ortası yalan, sonu yalan. Üç yalanın birbiriyle çeliştiğini de gördük biz içeride ama yargılama titiz gidiyor, bunlar hak ettikleri cezayı alacaktır, bize sabretmek düşüyor." ifadelerini kullandı.