Uyuşturucu hesaplaşması sonucu işlenen cinayetin davasında, azmettiricinin avukatı olan Kudbedin Kaya, son duruşmada "Öldürülebilirim" dedi, 11 gün sonra da infaz edildi. O davanın şikâyetçisi ise uyuşturucudan tutukluyken Ergenekon davasında gizli tanık olup Kaya'yı yargılatan İranlı Naci Şerifi Zindaşti'ydi... İşte, neredeyse 10 yıllık geçmişi olan ve dünyanın dört bir yanında infazlarla süregelen kanlı hesaplaşmanın öyküsü...
Avukat Kudbedin Kaya'nın Yeşilköy'de bir restoranda infaz edilmesinin, İstanbul'da başlayıp Dubai, İran, Hollanda, Panama ve Kanada'ya uzanan uyuşturucu hesaplaşmasının devamı olduğu değerlendiriliyor. Avukat Kaya, İranlı Naci Şerifi Zindaşti'nin kızının uyuşturucu hesaplaşması nedeniyle öldürülmesine ilişkin Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, azmettirici olmakla suçlanan Orhan Ünğan'ın avukatlığını yapıyordu. Avukat Kaya, bu davanın 20 Ekim'deki duruşmasında "Emniyet soruşturmasını yürüten bir kısım emniyet mensupları sonradan görevden alınmıştır. Bir kısmı FETÖ örgütü üyesi olmak iddiasıyla ihraç edilmişlerdir. Bir sonraki oturumda bulunamayabilirim. Öldürülme riskim var. Veya ben nefsi müdafaa kapsamında birilerini öldürmek zorunda kalabilirim. O nedenle duruşmaya gelemeyebilirim" dedi. Ve 11 gün sonra öldürüldü. Davanın iddianamesine göre; olaylar, Yunan polisi ile DEA'nın (ABD Adalet Bakanlığı Uyuşturucu ile Mücadele İdaresi), 23 Haziran 2014'teki ortak operasyonla 1.1 ton uyuşturucu ele geçirmesi üzerine başladı. Uyuşturucunun sahiplerinden biri olduğu iddia edilen Orhan Ünğan'ın 2 adamı gemide yakalanıp tutuklandı. Aynı operasyonun devamında, Yunanistan'ın Pire şehrindeki bir depoda 1 ton uyuşturucu daha ele geçirildi.
Habertürk'ün haberine göre Orhan Ünğan ile kardeşi İlhan Ünğan ve İran asıllı Çetin Koç, kendilerini DEA'ya ihbar ettiği gerekçesiyle Naci Şerifi Zindaşti'nin ölüm emrini verdi. Zindaşti'nin lüks cipi, Büyükçekmece'de, 26 Eylül 2014'te, trafik ışıklarında durduğu sırada 2 kişi tarafından silahlarla tarandı. Zindaşti'nin olmadığı araçta, kızı Arzu Şerifi Zindaşti ve yeğeni Devrim Öztunç öldü. Bu saldırıyı yurtdışında bulunan Orhan Ünğan'ın talimatıyla Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar'ın gerçekleştirdiği iddia edildi. Sezen ve Akar da 22 Aralık 2014'te Küçükçekmece'de öldürüldü. 24 Aralık'ta ise Hollanda'daki uyuşturucu pazarının önemli isimlerinden biri olan Aliekber Akgün, lüks otomobilinde, yine trafik ışıklarında silahlı saldırıya uğradı. Akgün, olay yerinde hayatını kaybetti.
KARŞILIKLI İNFAZLAR: 20 ÖLÜ
İran asıllı Çetin Koç, 4 Mayıs 2016'da Dubai'de, susturucu takılmış tabanca kullanan 2 tetikçi tarafından infaz edildi. Koç'un kardeşinin de İran'da öldürüldüğü öne sürüldü. İranlı Çetin Koç'u öldüren 2 tetikçiden biri olduğu iddia edilen Kolombiyalı bir kişi ise Kanada'da öldürüldü. Uyuşturucu hesaplaşmasında, 3 yıl içerisinde 20 kişinin öldürüldüğü iddia edildi.
Kırmızı bülten ile aranan Orhan Ünğan ise Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığı ile Hollanda polisinin ortak operasyonu sonucu 25 Ağustos 2015'te Hollanda Amsterdam'da, "Mert Pepic" adına düzenlenmiş Sırp kimliğiyle yakalandı. Türkiye'ye iade edilen Ünğan, 25 Mart 2016'da "tasarlayarak kişiyi öldürme suçuna azmettirmek" suçundan tutuklandı. Orhan Ünğan'ın avukatlığını, Kudbedin Kaya üstlendi.
11 GÜN SONRA ÖLDÜRÜLDÜ
Ancak bu dava, Avukat Kaya ile "mağdur" taraf Naci Şerif Zindaşti'nin ilk karşılaşması değildi. Bağlantı, 7 yıl öncesine dayanıyordu. Edinilen bilgiye göre; 'Kemal Şerifi Seydani' sahte kimliğini kullanan İranlı Naci Şerifi Zindaşti, 27 Eylül 2007'de uyuşturucudan tutuklandı, 2010'da Savcı Zekeriya Öz'ün girişimiyle tahliye edilince Ergenekon soruşturmasında 'Terazi' kod adıyla gizli tanık oldu. Zindaşti, Avukat Kaya aleyhinde, uyuşturucu davalarında rüşvet vererek tahliye kararı aldırdığını ileri sürdü. Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay ve Avukat Kaya'nın da aralarında bulunduğu şüpheliler hakkında, Ergenekon davasında Prof. Dr. Mehmet Haberal'ı tahliye ettirmeye çalıştıkları, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu işledikleri, bu suretle Ergenekon örgütü üyesi oldukları suçlamasıyla dava açıldı. 6 yıl süren yargılama sonucu, 27 Aralık 2016'da tüm sanıklar hakkında beraat kararı verildi. Kaya ile Zindaşti, bu kez cinayet davasında karşı karşıya geldi. Kaya, duruşmada "Öldürülme riskim var" dedikten 11 gün sonra da infaz edildi.
Naci Şerifi Zindaşti
USTASIYLA AYNI KADERİ PAYLAŞTI
Avukat Medet Serhat, 11 Kasım 1994 tarihinde İstanbul Erenköy'de, eşinin de içerisinde bulunduğu otomobilinin silahlı kişilerce taranması sonucu hayatını kaybetmişti. 14 kurşunun isabet ettiği eşi ise şans eseri hayatta kalmıştı. Avukat Kudbedin Kaya da bu silahlı saldırıdan 23 yıl sonra, Yeşilköy'de bir restoranda arkadaşlarıyla yemek yediği sırada, 31 Ekim'i 1 Kasım'a bağlayan gece yarısı profesyonel bir tetikçi tarafından öldürüldü.
Medet Serhat
SERHAT'IN 200 METRE YAKININA DEFNEDİLDİ
Kudbedin Kaya, tıpkı avukatlığı öğrendiği ustası Medet Serhat gibi uyuşturucu davalarında avukatlık yaptı. Onun gibi profesyonel bir tetikçi tarafından, sevdiklerinin yanında öldürüldü. Avukat Kaya da Serhat gibi yine kasım ayında Zincirlikuyu Mezarlığı'nda sevenleri tarafından son yolculuğuna uğurlandı. Kaya, 1989 yılında yanında avukatlığa başladığı Serhat'ın, Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki mezarının 200 metre yakınında toprağa verildi. Sultanahmet'te bir hukuk bürosunda 28 yıl önce başlayan usta-çırak ilişkisi, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda son buldu. Kaya'nın cenaze törenine katılan Rumet Serhat, daha sonra da 1994 yılında öldürülen babası Avukat Medet Serhat'ın kabrini ziyaret etti.
ZIRHLI ARAÇ KULLANIYORDU
Kaya'nın, yaklaşık 1 yıldır zırhlı minibüs kullandığı, öldürülmesine sebep olduğu iddia edilen dava dışında avukatlık yapmadığı belirtildi. Avukat Kudbedin Kaya'nın son aile fotoğrafı, oğlu Navdar Kaya'nın, 18 Ekim'de stajını tamamlayarak 'avukatlık ruhsatını' aldığı sırada çekilen fotoğrafı oldu. Kaya'nın, oğlu Navdar Kaya, avukat eşi Hülya Kaya ve İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ile birlikte çektirdiği fotoğraf, ondan geriye kalan mutluluğun son fotoğrafı oldu.
KAN PARASI YERİNE SAĞLIK MERKEZİ̇ İSTEDİ
Avukat Kudbedin Kaya'nın babası İbrahim Halil Kaya, Diyarbakır'da Polat Ailesi'yle yaşanan kan davası nedeniyle öldürülmüştü. Ailenin büyüğü olan Kudbedin Kaya, Polat Ailesi'nin büyüğü müteahhit Kemal Polat ile 2008 yılında anlaşarak kan davasını sonlandırdı. Polat Ailesi, kan parası yerine insanların ücretsiz sağlık hizmeti alacağı, belediyenin tahsis ettiği arsaya tam donanımlı sağlık merkezi inşa etti. Halil İbrahim Kaya adını taşıyan sağlık merkezine, Avukat Kaya ise ambulans aldı. Böylece kan davası sonlandı. Diyarbakır halkına da bir sağlık merkezi kazandırıldı.