Mehmet Sevigen'den kritik itiraf

CHP'li vekil, 11. cumhurbaşkanını seçmek için Genel Kurul'a girmemelerini hata olarak değerlendirdi...

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :26 Nisan 2011 , 00:00 Güncelleme Tarihi :26 Nisan 2011 , 12:10
Mehmet Sevigen’den kritik itiraf

İÇİNDEKİLER

Meclis, 27 Nisan 2007 Cuma günü 11. cumhurbaşkanını seçmek için toplandı. Vekiller, tek aday olanAbdullah Güliçin karar vermeye hazırdı. Ancak eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun, "Meclis'te 367 vekilin bulunması gerekir." tezini kabullenen CHP, Genel Kurul'a girmedi. Aynı günün gecesi Genelkurmay, internet sitesine koyduğu açıklamayla demokrasiye bir darbe indirdi. Türkiye, 27 Nisan muhtırasının 4. yıldönümünü yaşarken, o dönemin önemli şahitleri arasında yer alan Mehmet Sevigen'den tarihî bir özeleştiri geldi.

Eski CHP lideri Deniz Baykal'ın sağ kolu olarak bilinen Sevigen, cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclis'e girmeyerek hata ettiklerini vurguladı. "Abdullah Gül ile ilgili görüşümüz ne olursa olsun o Meclis'e girmeliydik." diyen Sevigen, cumhurbaşkanlığı seçim sürecine müdahale olarak görülen e-muhtıranın da CHP'ye büyük oy kaybettirdiğine dikkat çekti. Sorunların çözümünü Parlamento'dan başka yerde aramanın ilkel kafalılık olacağının altını çizerken, "Kışladan siyasetçilerin konusu olan sorunları dile getirmek hoş bir şey değil." tespitinde bulundu.

CHP İstanbul Milletvekili Sevigen, gece yarısı Genelkurmay internet sitesine konulan ve cumhurbaşkanlığı seçim sürecine müdahale olarak görülen 'e-muhtıra'nın 4. yıldönümünde Zaman'a konuştu. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ne olursa olsun Meclis'e girmeleri gerektiğini dile getiren Sevigen, "Girip mücadelemizi Parlamento'da yapmamız gerekiyordu. Sayın Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına evet de desek hayır da desek o Meclis'e girmeliydik. Seçilecek şahısların eksikleri ya da fazlalıkları olabilir. O başka bir konu. Ama bütün çözüm yollarının Parlamento olduğuna inanıyorum. Çünkü Meclis'te 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' yazıyor. Milletten başka güvencemiz yoktur." sözleriyle pişmanlığını ifade etti. Aynı gün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından yayımlanan e-muhtıra'yı da eleştiren Sevigen, Türkiye'de ne sorun olursa olsun, çözümünü Parlamento'dan başka yerde aramanın ilkel kafalılık olacağını söyledi. "Bıraksınlar siyaseti siyasetçiler tartışsın." diyen Sevgien, "Bu sorunların önüne geçecek olan da yasa değişiklikleridir. Türkiye'de muhtırada belirtildiği gibi sorunlar olabilir de, olmayabilir de. Ama bunu dile getirme yerinin siyaset mekanizması olması gerekir. TSK'nın milletin iradesine bağlanması gerekir. Kim iktidar olursa olsun." dedi.

Ahmet Necdet Sezer'in 2007 yılında görev süresinin sona ermesiyle birlikte Türkiye, cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenmiş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü Çankaya'ya aday göstermişti. 27 Nisan'da TBMM, Köşk seçimleri için toplandı. Oylama öncesinde eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, "Seçimin yapılabilmesi için Meclis'te 367 vekilin bulunması gerekir." tezini ortaya attı. Bu tezi benimseyen CHP, oylamaya katılmadı. DYP ve Anavatan da son anda Meclis'e girmekten vazgeçti. Muhalefetin katılmadığı ilk tur oylamada Gül 357 oy aldı. Toplantı yeter sayısı 361'de kalınca CHP, konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Genelkurmay, internet sitesine 23.17'de koyduğu bildiri ile sürece müdahale etti. Tarihe 'e-muhtıra' olarak geçen açıklamanın ardından Yüksek Mahkeme, 1 Mayıs'ta toplanıp CHP'nin isteği doğrultusunda karar verdi. İlk tur oylamayı iptal etti.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis'e girmeliydik

Mehmet Sevigen, 4 yıl önce Köşk'e çıkmasını rejim meselesi haline getirdikleri ve Çankaya yolunu tıkamak için ellerinden gelen çabayı gösterdikleri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de övgüler diziyor. Gül'ün siyaset hayatı boyunca önemli hizmetler vermiş bir devlet adamı olduğunu savunan Sevigen, şunları söylüyor: "Sayın Cumhurbaşkanı'nı yıllardır tanıyorum. Siyasete beraber girdik. Çok sevdiğim bir siyaset adamı. Kişiliğine, davranışlarına hiçbir lafımız olmaz. 4-5 yıl lojmanlarda beraber oturduk. Düşüncelerimiz uymasa bile kişiliğine ve karakterine çok önem ve değer veririm."