Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, Lig TV'de yayınlanan Futbol Gündemi adlı programda soruları yanıtladı.
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal Lig TV'de yayınlanan Futbol Gündemi'nin canlı yayın konuğu oldu! Sarı kırmızılı camiayla ilgili tüm merak edilenleri Lig TV'de anlatan Aysal, devre arasında büyük bir yıldız getireceklerinin sinyalini verdi. Bu oyuncuyu "İngiltere'de oynayan bir oyuncu belki de. İri yapılı, beyaz tenli, güçlü diyebilirim. 6 yaşında bir kızı olduğunu da söylemeyeyim" diye tarif etti. Bu tarif akıllara Pavleychenko'yu getirdi.
İşte Aysal'ın Futbol Gündemi'nde Bahri Havadır ve Onur Şahin'in sorularına verdiği yanıtlar...
Sorunlu bir camia içine girdiğimin farkındaydım. Bunun için şaşıranlar da oldu. Bunun için de gerekli zamanı ayırmayı hesaplamıştım. Vaktimin yüzde 80'inden fazlasını G.Saray'a harcıyorum. Çok şanslıyım iyi bir ekibim var. Profesyonellerim iyi kendi şirketlerimde, ihtiyaç olduğunda beni arıyorlar.
"BEN BİR VASITAYIM"
Ben 3 bin oyu 2 oyla kaçırdım. G.Saraylılar'ın bir teveccühü bu. Beklentinin yüksek olduğunu hissettim. Gittikçe düşen kredinin ve heyecanın tekrar kazandırılması için bana görev verildi. G.Saray'ın kendi gücünün bunu telafi etmeye yeterli olduğunu göstermeye çalışıyorum. G.Saray'ın kendi enerjisi layık olduğu yere taşır. Ben burada bir vasıtayım.
"MÜJDELER VERECEĞİZ"
Şu anda programımı biraz önden götürdüğümü söyleyebilirim. Benim özellikle ilk mali genel kurula kadar yapmak istediklerimin büyük kısmını başlattık, bir kısmı neticelendi bir kısmı devam ediyor. Mart'taki genel mali kurulda camiamıza önemli müjdeler verebiliriz.
BORÇ 27 MİLYON DOLAR AZALMIŞ
Rakamsal olarak baktığımızda banka borçlarımız 150 milyon dolardan 120.7 milyon dolar kalmış. Yeni banka borcu almamışız, borçlanmamışız. İlk 5 aylık ödemeler kulüp giderlerini karşıladıktan sonra 50 milyon dolarlık bir masraf olmuş. Borçlanmadan karşılamışız. Süresi gelen borçlar 59 milyon dolardan 44 milyon dolara düşmüş. Genel borçlarımız 328 milyon dolardan 301 milyon dolara düşmüş. Ayrıca bunları yaparken yeni transferleri de yapmışız.
"MALİ KRİTERLERE UYUM TAMAM"
Mart ayından sonra G.Saray UEFA kriterlerine hazır. Bugün bile hazır diyebilirim. Ama mali kongreden sonra o kriterlerin tamamını karşılamaya hazır olacağız.
TRANSFER DÖKÜMÜ
12 yeni oyuncu transfer etmiş, 17 oyuncuyu göndermişiz. Basketbol için erkeklerde 7, kızlarda da 7 yeni oyuncu transfer etmişiz. Voleybolda 8 oyuncu transfer edip, 8 erkek 8 kadın 16 oyuncu almışız. Transfer bedelleri olarak sattıklarımızla aldıklarımız arasında 7 milyon euroluk bir fark var. 7 milyon ödeyerek futbolcuları almışız. Bütçeler olarak konuşursak. 2010-11'de bütçemiz 70 milyon dolarmış bu sene 62 milyon dolar olarak geri çektik.
"İYİLEŞTİRMELER YAPIYORUZ"
Gelir kalemlerini geliştirmek kulübün istikbali için çok önemli. Finansal ve operasyonel gelirler olarak bunu ikiye ayırabiliriz. Stadın kullanımı iyileştirme, sponsor ilişkilerini en yüksek düzeyde sağlamak ve yararlı halde tutmak için yaptığımız çalışmalar, değişik cephelerde iyileştirmeler hedefledik ve yapıyoruz.
"CEO DEĞİL OMBUDSMAN"
Fatih Terim'in CEO olacağı konusunda, yazıldığı şekilde bir projemiz yok. Fatih Terim G.Saray tarihinden gelen, G.Saray'a hayatını vermiş deneyimli bir insan. Ben de Fatih Terim'le çalıştığım için şanslıyım. Bu iş ilişkisinin uzun süre başarı bazında devam edeceğine inanıyorum, inanmak istiyorum. Fatih hocanın da kendi plan ve programları vardır. Benim içimden geçen bir tek şey şu: Fatih hoca G.Saray tarihine malolmuş bir insandır. Teknik Direktörlüğü bıraktığında da G.Saray'da daha yukarıda yer almalıdır. Şu anda ben kendi görevim için kendimi yaşlı görüyorum. Fatih hocanın tecrübesini kullanacağı, G.Saray'a en yararlı olacağı pozisyonda kullanmayı söz ediyorum. Futbola daha yararlı olabileceği bir görev.
"İMANIM TAM, MAKİNA GİBİ OLURSAK..."
Bu bir çok kimseye ters gelebilir. Yükü taşıyacak kadar mesuliyet isteyen herkese bu imkanı tanırım. Fatih hoca bunu yapıyorsa ve başarılı oluyorsa ona kapıyı açarım, daha fazlasını istiyorsa onu da veririm.
Şu anki haliyle futbol takımında eksikler var ama bu takımla çok önemli işler yapacağız. Benim buna imanım tam. Çok kaliteli oyuncular var, onları bir arada oynatabilmek ayrı bir sorun. Makina gibi beraber oynadığımız vakit de önlerinde kimsenin duramayacağı çok açık.
"TRANSFER YAPACAĞIZ"
Transfer için çok erken ama Fatih hoca benden şu anda böyle birşey istemedi, istemese de ben ondan isteyeceğim. Oturup bir görüşme yapacağız. Sezon başı fazla vaktimiz olmadı ama bu dönem önümüzde daha iyi değerlendirme yapacak bir süre var. En iyisini yapacağız.
"FATİH HOCAYLA İYİ BİR İLİŞKİ OLDU"
Bu işin standartı teknik direktörün eksik gördüğü bölgelere uygun oyuncuları yönetime önermesi şeklindedir. Ama transferi yönetim yapar, teknik ekip yapmaz. Bizde de bu iş böyle olacaktır. Bundan önce de böyle oldu. Fatih hoca mümkün olduğu kadar ekonomik davranmak istedi. Fazla aceleci ve masraflı olmasın istiyordu, biz de öyle istiyorduk. İyi bir beraberlik oldu. Biz yeşil sahaya girmiyoruz, Fatih hoca da bizim sahamıza girmiyor. İyi bir işbirliği doğdu. Kimse kimsenin sahasına girmiyor.
"YÖNETİCİLERLE KIRGINLIK YOK"
Burada eldiven giymeyeceğim çok açık konuşacağım. Bizim yönetim kurulumuz birbirine benzemeyen 16 kişiden oluşuyor. Herkes farklı branşlardan ve farklı yöntemlerden geliyor. Bir hizmet yarışı başladı, herkes en iyisini yapmaya çalışıyor. Biz de futbolcular gibi bir koordinasyon dönemi geçirdik. Aslında kavga dövüş olmadı, dargınlık da olmadı. Herkes birbiriyle konuşuyor, ediyor. Belki toplantılarda tatmin olmayan arkadaşlarımız oldu. Son derece sıcak şekilde devam ediyor.
"HİÇ İTİRAZ GÖRMEDİM"
Benim yönetim anlayışım disiplinli, saat gibi işleyen, herkesin birbiriyle yardımlaştığı ancak destek olurken önünü kesmeyen bir sistem. İnisiyatif kullanmayan bir başkan başkanlık yapamaz. G.Saray geleneklerinde bu görev verilmiştir. Ben yetkilerimi sonuna kadar kullanırım, yetki kullanmaktan kaçınmam. Ama herkesi dinler kararı veririm. Hiç bir zaman yönetim kurulundan itiraz görmedim. Arkadaşlar bana destek verdiler.
"ŞEFFAFLIKTAN KAÇAMAYIZ"
Bu çağı iyi anlamamız lazım. Hepimizde cep telefonu ve sanal bir sistem var. Şeffaf olmaktan başka bir seçeceğimiz kalmamıştır. Şeffaf olmanın avantajını da kullanacağız. Madem ki kol kırılıp yen içinde kalamıyor, o kırık kolu en iyi şekilde tamir edeceğiz. Bugün ben bunu yapıyorum. Çünkü biz taraftar için varız, taraftar bizim için var değil. Taraftardan olaylar gizleyerek yönetemeyiz. İlerde bütün kulüpler bu noktaya gelecek.
"İYİ OYNAYAN KAZANSIN"
Derbi konusunda samimiyetle söylüyorum. Hangi takım iyi oynuyorsa kazansın. İkisi de bizim saydığımız rakiplerimiz. Her ikisiyle de oynamadık, oynayacağız. İyi oynayan kazansın. Bunu şablon olarak değil, gönülden söylüyorum.
DROGBA KONUSU
Çok iyi bir oyuncu. G.Saray için de son derece faydalı olabilecek bir oyuncu. Ancak hocam bana şu anda önermedi. Ondan tavsiye bekliyoruz. Ama bana soruyorsanız. Drogba benim son alternatifim olur. Drogba hakkında benim aldığım lansmanlara baktığım vakit, bu takımın dengesine uyamaz. Maliyet olarak değil, karakter olarak uyamaz. Drogba'nın yapısı itici, yırtıcı, uyumsuz bir oyuncu yapısı. Böyle bir yıldız oyuncu olayın şeklini değiştirebilir. Böyledir demiyorum belki sonunda gidip Drogba'yı alıp getirebiliriz.
KİMİ KASTETTİ?
İsimler konusunda o kadar şeffaf olamam getiremeyebilirim. Taraftarımızı hayal kırıklığına uğratmak istemem. Ben görüşümü söylerim belki hocayı da ikna ederim ama hocadan görüş gelmesini beklerim. İngiltere'de oynayan bir oyuncu belki de. İri yapılı, beyaz tenli, güçlü diyebilirim. 6 yaşında bir kızı olduğunu da söylemeyeyim.
BAŞARININ 1. ETABI AVRUPA
Bizim artık Türkiye liglerinin dışında ismimizi duyurabilecek hali gelmemiz lazım. Bunun birinci etabı Avrupa. Ne kadar çok kulübümüz oynarsa o kadar çok puan alırız. En büyük endişem kulüplerimizin yurt dışına çıkamama durumunda kalması. O yüzden de şike olaylarında mümkün olduğunca federasyona bu uyarılarla yaklaştık. Ama Türk sporuna ve federasyona bir zarar gelmesin, ona gelirse bize de gelir. Tahmin ediyorum bugün geç de olsa uyarılarımız algılandı.
"BİZİ YANLIŞ ANLADILAR"
Başlangıçta bir fikir ayrılığı oldu. Yanlış algılamadan dolayı bizim diğer kulüplerimize karşı bir pozisyon aldığımız sanki durumdan istifade etmek istediğimiz düşüncesi doğdu. Belki daha açık olmalıydık. Yaptığımız uyarıların Türk futboluna yönelik olduğunu belki yeteri kadar anlatamadık. O gün o kaos içinde bu yeteri kadar anlaşılmadı. Ama bugün iyi bir uyum içindeyiz, diğer kulüpler. Benim işlerimin çokluğu nedeniyle başkan yardımcısı Kulüpler Birliği'nde bizi temsil ediyor.
"TARAFTARA GÜVENİYORUM"
Mecidiyeköy'de 23 bin kişiyle oynuyorduk. 54 bin kişilik stadın tamamını doldurmak kolay değil. Taraftarımız bize güvendikçe inandıkça, bu heyecanı paylaştıkça stat dolacaktır. Ben uzun süre full oynayacağımız dönemin yaklaştığını düşünüyorum. Taraftara güveniyorum.
"YENİ ZEMİN GELİYOR"
Zemini maalesef biz kontrol edemiyoruz. Değiştiriyoruz, tırlara yüklenmiş geliyor. Böyle bir zeminin maliyeti 300 bin euro civarında. Her gün değiştirme gücü ve imkanı olmaz. Yeni bir stat, federasyon bütün maçları oraya yıktı. Biz maçlarımızı orada oynuyoruz. Konserler oldu. Özellikle bu tür faaliyetler sahayı bozdu. Avrupa'da sahaya gazetecileri bile çıkartmıyorlar. Statlara ek gelir sağlamak lazım ama o geliri sağlarken getirisinden fazla götürüsü olmaması lazım. Biz 2 futbolcumuzu kaybettik. sakatlandı. Devam etsek daha fazlası da olabilirdi. Astarı yüzünü geçiyor.
HANGİ FUTBOLCU HEYECANLANDIRYOR?
G.Saray'da beni en çok kim heyecanlandırıyor, çok zor bir soru. Ancak şu anda G.Saray'da Melo bu tarife biraz uyar gibi. Ama şu anda her hangi bir yerden topa vururken beni çok heyecanlandıran bir oyuncu yok. İşte bunu bulmamız gerekiyor. Takımda eksiğimiz bu.
"İSTİKBALİMİZ GENÇLERDE"
G.Saray'ın istikbalini gençlerde görüyoruz. Hem fiziklerinin hem beyinlerinin G.Saray'a göre model edilmesi, bu kalıba girmesi çok önemli. O sporcularla G.Saray'ın istikbalini hazırlayabiliriz. Yoksa dışarıda hazırlanmış 30 yaşına gelmişi almak kolay. G.Saray'ı bir oyuncu fabrikası haline getirmeliyiz. Bizim kültürümüzde bu var.
IŞIN ÇELEBİ'NİN DİSİPLİNE SEVKİ
G.Saray'da eşyanın tabiatı böyle. Basında camiayı rencide eden konuşmalar olursa biri gelip bunu disiplin kuruluna verebilir. Böyle bir şikayet de Türker Aslan'dan geldi. O imzayla geldi. Burada bizim durumumuz üstü bıyık altı sakal durumu. Bir tanesi eski yöneticimiz, eski başkanımız için de geldi. Biz onu orada kapattık. Bir başkan için böyle bir şeyle bize gelmeyin dedik, kapattık. Işın Çelebi için de geldi, biz disipline sevketmedik. Bir yazı yazdık, "Arsasında değilim, maksadını aştı, yanlış anlaşılma var" deyin dedik. Herhalde bize yardımcı olacaktır.
Olay İnan Kıraç olayı değil, camia buna reaksiyon gösterdi. Ankara'dan ters görülen bir zatın kendisini Ankara'ya gönderin şeklindeydi. Böyle bir şeyi ne G.Saray yapar ne Ankara bizden ister. Böyle bir şey G.Saray'ın şahsına olan hakarettir.
Biz bir denetleme yaptırdık ama işi teslim aldığımızdaki rakamlar nedir diye tespit yaptırdık ve orada kaldık. Bu çok ivedilikle yeraldı. Zaten 2 ay sürer, 1.5 ayda bitirdi bu ekip. Araştırma uzun süreli bir araştırma 7-8 ay sürmesi lazım. Bir Sherlock Holmes hikayesi bu. Bazı farklılıklar gördük ama bunlar kasti değil. 2 ayrı firma araştırma yaparsa böyle küçük sapmalar olabilir.
"KENDİMİZİ DENETLİYORUZ"
Genel bir odit yaptırıyoruz, kendimize yaptırıyoruz. Kendimizi denetletiyoruz. Kurumsal yapılaşmanın bir gereği olarak yapılıyor. Finansal ve kurumsal yapının kurulması gerektiğini söylemiştim. 3 sene sonra buradan ayrıldığımda bir sistem kurduysam bu bozulmadan devam etmeli. Bunu garantiye almak için yaptırıyorum.
Oldukça uzun ve beynelminel bir deneyimim var. Futbol yöneticisi olarak yeniyim. O yüzden yüzde yüz telaffuz etmiyorum. G.Saray camiası bir futbol yönetimi değil. En büyük holdinglerden biri ve onlardan biri. Bunun içinde her şey var. Aşk macera, her şey var. Mali unsurlar var. İdari unsurlar var, spor var. Sporun 13 ayrı cinsi var. Tesisler var, gayrimenkuller var, bankalar var. Bütün bu sistemin başındasınız. O yüzden futbola 2 kişi veriyorsunuz. Yönetim kurulundan çok değerli 2 arkadaş Florya'yı götürüyor.
Şu anda teyit ettiğim, dünyanın en büyük kuruluşlarından bir tanesi bize bu sistemi kurmak için devreye girdi. 16 haftalık bir süre. Organizasyon şemasını çıkartıp, her görevde kim neyi yapacaksa bunun tarifi çıkacak. O görevleri yapabilecekler başına geçecek, yapamayan başka göreve getirilecek, hiç bir şey yapamıyorsa da teşekkür edilecek.
TEKRAR ADAY OLACAK MI?
G.Saray camiası bu görevi yerine getirmem için seçti. Bun yaparsam süre sonunda talip olmam. Ama hala yapılacak şeyler var ve seçmenim devam et diyorsa o zaman düşünürüm.
En önemli icraatım sizi şaşırtmak istemiyorum ama bu rakamlar, borçlar dışında ben kendimi bir konuda başarılı buluyorum. Taraftardan aldığım intibadan söylüyorum. G.Saray'a yeniden bir özgüven ve gurur duyma havası geldi. Her halde bunun köşesinden de olsa benim tesirim olmuştur diye düşünüyorum. Böyle düşünmek istiyorum.
"EN İYİ YÖNETİLEN DEPARTMAN BASKETBOL"
Basketbol en iyi yönetilen departman. Çok iyi transferler yapıldı. Az önce bahsettim erkeklerde 8, kızlarda 7 oyuncu alındı. Futbolda olduğu gibi hepsi çok isabetli seçimler. Basketbol bu ivmeyi çok iyi yakaladı. Ben çocuklarımızın Eurolegaue'de başarılı olacağına inanıyorum.
"ÖNCELİĞİMİZ MARKA DEĞERİ"
Büyük tabloya baktığınız vakit, dünya ekonomisi çok değişti. Evdeki hesaplar çarşıya uymuyor. Bizim elimizde bu işleri değiştirecek sihirli değnek yok. Mutfağımızdaki her şeye bakıp bunları çok iyi kullanmalıyız. Sözünüzü tutamıyorsanız güvenilir değilsiniz. G.Saray'ın ismi ve marka değeri milyonlarca dolarla ölçülmez. Bu bizim önceliğimiz.
"CAMİAYA SÖZÜM VAR"
Benim verdiğim bir söz var. Bizim G.Saray'ın hisse senetleri hemen hemen İngiliz sistemi dediğimiz, temettüden ziyade değer artışından alıcıların para kazanıp kaybettiği bir sistem. Eskiden öyle değildi. G.Saray eskiden bütün geliri üzerinden temettü dağıtmak zorundaydı. Bugün gerçek anlamda bir piyasa şirketi haline geldi. Banka faizleri yüzde 9-10 biz hiç kredi almadık. Kredilerden de kurtulmamız lazım. Bunun da bir tek nedeni, hisse senetlerini geçici olarak paraya çevirip, kullanmak ve daha sonra bunu yeniden camiaya kazandırmak.
Benim kongrem bunu istiyorsa ben de görevimden ayrılmadan önce ne kadar hisse senedi verdiysem onları bulup geri alacağım.
"SERMAYE ARTIRACAĞIZ"
Galatasaray'ın sermayesi yetersiz bir sermaye. Bir sürü sebepten dolayı artırmalıyız. Hisse senedi satıyorsak bunu alışveriş için kullanmıyoruz. Borç ödemek için kullanıyoruz. Sermaye artışını önümüzdeki günlerde yapacağız. Biz sattığımız değerlerden ya da altından almayı düşünüyoruz. Biz bu parayı bankadan alsak yüzde 9 faiz ödeyecektik. Hisse senedini tekrar içeri koyacaksam daha düşük bir maliyetle kullanırsam başarılıyım. En sonunda bu hesapları yapacağız.
"ÖNCELİK AVRUPA KUPALARI"
Şans faktörü var, bunu da düşünmek lazım. Ama G.Saray'ın şampiyon olmaması için bir sebep görmüyorum. Önceliğim yurt dışına gidecek bir başarı yakalayabilmek. Bu bileti hangi pozisyonda alıyorsanız en azından onu hedeflemeniz lazım. Ama sadece şampiyonluğu hedefliyoruz.
"HER GÜN YENİ SÜRPRİZ"
Ben 18 takımı da birbirini yenebilen takımlar olarak görüyorum. Hiç de şaşırmıyorum. Her gün yeni bir sürpriz çıkıyor. Orduspor, G.Saray'la aynı puanda ve ikinciliği paylaşıyor. Buna alışmamız lazım, sevindirici şeyler. Futbolun ileriye gitmesi için lazım. Biz de daha çok çalışıp, kulübümüzü ileriye götürmemiz lazım.
LİSELİ-LİSESİZ AYRIMI VAR MI?
Liseden gelen var, dışarıdan gelen var. Benim için G.Saraylı G.Saraylıdır. G.Saraylılığı hisseden adam benim için G.Saraylıdır. Bütün okul mezunlarının böyle şeyleri var. Ancak küresel bir takım olmak istiyorsak bu tür bağımlılıklardan kurtulmalıyız. Bu G.Saray'ı aşağıya çeker. Böyle bir şey olmaması lazım. Benim gözümde de yok.
Ben peygamber değilim, sayı veremem ama maksimum başarı getirmek lazım. Bu soruyu Fatih hocaya sormanız lazım.
"BENDEN PARA BEKLEMESİNLER"
İnan Kıraç'ın böyle bir beyanatını ben duymadım ama olmuş. Her halde İnan Bey o gün böyle bir şey ümit etmiş, düşünmüş olabilir ama benim bakışım G.Saray'a balık tutup vermek değil, balık tutmayı öğretmekti. Eğer ihtiyaç olursa herkes cebine elini atar ama G.Saray'ı iyi yönettiğiniz zaman buna ihtiyaç yok. 5 aylık rakamları verdim. Bunu 35 ay olarak hesaplarsanız görürsünüz nereye varacağını. G.Saray'ın kanının donduğu noktada işe başladık. Katkı yapmamız gerekti. Ama bunu devam ettirmek başarı değil, başarısızlık olurdu. Şu anda kimse cebinden para koymuyor. Kendi imkanlarıyla dönüyor.
G.Saraylılar benden para beklentisi içinde olmasın, para koymaya değil, bildiklerimi uygulamaya geldiğimi söyledim.
Çin atasözü var. Aynı yatakta iki ayrı rüya görülmez. Ben bilgi ve deneyimimle G.Saray'a faydalı olacağımı söyledim ama bazı dostlarım böyle anladılar. Ancak şu anda gelinen noktada iki taraf da tatmin olmuş gibi görünüyor.
RADYO SPİKERLİĞİ GÜNLERİ...
Radyo spikerliği genel kültürümü geliştirdi. Bizi bir gün maç anlatmaya götürdüler. Mithatpaşa Stadı'ydı. 4 tane acemi spiker. Heyecandan perişan olmuşuz, futbolcuların isimlerini karıştırıyoruz. Her halde devam ettirmezler dedik. Bizi herkes dinliyor sanıyorduk ama kimse dinlemiyormuş, öbür tarafta gerçek spiker anlatıyormuş. Bir daha anlatmadım anlatsaydım çok başarısız olurdum herhalde.