Boksörün köfteci hali

Eklenme Tarih 28 Ekim 2012
Üsküdar İmrahor'da cadde üstünde, İmrahor Camii'nin hemen yanında, 4-5 masası olan ufak bir köfteci. Nakliman Köftecisi'nin hem fiyatı çok uygun hem de köfteleri ve piyazları çok lezzetli.
Sahibi Cemalettin Ertop 1977'de Balkan Şampiyonu olma başarısını göstermiş bir boksör. Dükkanın her tarafı gelen müşterilerin fotoğrafları ve çeşitli gazete küpürleriyle süslü.
Hayata dair turlamalarımda karşıma çıkan bu öenemli sporcuyla sohbetsiz dönmedim elbette.
- Ne zaman başlamıştın boksa ?
- 1970'te Zeytinburnu Spor Kulübü'nde.
- Sevdiğinden mi, meraktan mı?
- Savaş Abi ben ortaokul döneminde diğer çocuklardan çok dayak yiyordum.
Kendimi savunmak için biraz da merak yüzünden 13-
14 yaşında boksa başladım.
- Ben de Üsküdar'lıyım. O zamandan beri bilirim seni.
Nakavt kralı- Demir Yumruk gibi lakapların vardı, meşhurdun.
- Milli boksördüm biliyorsun.
Maçlarımın yüzde 80'ini rakibi nakavt ederek bitirince lakabım "Demir Yumruk" oldu.

NEREDEN NEREYE
- Ne başarılar var geçmişte?
- Bir İstanbul birinciliği, iki Silahlı
Kuvvetler birinciliği, iki Türkiye gençler ve büyükler şampiyonluğum var. 1977'de Balkan şampiyonu oldum
- Bıraktığın yılları da hatırlıyorum. 79-80 olmalı.
- 1980'de boksu erken bırakmak zorunda kaldım. O zaman şartlar ağır ekonomik durumumuz elverişsizdi.
Ben İnönü Stadı'nın altında kurulan ringlerdeki müsabakalara iskeleye kadar yürür, arabalı vapurla geçip yine yürüyerek giderdim Kabataş'tan.
Aç açına maça çıktığım bile olurdu.
- Sonra antrenörlük filan?
- Yok. Denizci oldum.
Gemilerde kömürcü, çarkçıbaşı ve başmakinistlik yaptım. Şimdi de eşimle birlikte hayatımızı köftecilik yaparak sağlıyoruz..
- Özlüyorsundur ringleri?
- Ring o kadar büyülü bir yerdir ki bilen bilir. Oynadığımız dönemde localar dahil tüm salon dolup taşardı. Bugün öyle değil elbette.
Türkiye'de artık boks geriye doğru gidiyor. Çünkü boksa önem verilmiyor, altyapıya yatırım yapılmıyor. Varsa yoksa futbol.
Yanımızda olunmadığı halde bu kadar başarılı olduk. En iyi dönemlerimizde boksu bıraktık.

HALA KAVGACIYIM
- Şimdi teklif gelse antrenörlük için?
- Bize "Gelin size aylık şu kadar vereceğiz. Alın bu adamları yetiştirin, boksör yapın" deseler seve seve bunu kabul ederiz.
Her ne kadar köftecilik yapsam da içimdeki boksörlük aşkı devam ediyor. Her sabah saat 05.00'te kalkıyorum, antrenman yapıyorum, 10 kilometre koşuyorum. Bütün bunları sadece formda kalmak için yapıyorum.
-Mahallede peşi sıra diziler çekiliyor.
Eski hali de hayli derbederdi buranın. İçenler, çekenler falan toplanırdı. Tatsızlık çıkmıyor mu aralarında?
- Ben atik bir adamım, kavgaya karıştığım çok olur. Mahallemizin jandarması gibiyim. Burada arabayla korna çalan, diğer insanları rahatsız eden karşısında beni bulur.
- Hangisi daha zor.
Köftecilik mi boksörlük mü?
- Köftecilik boksörlükten daha zor. Çünkü insanlarla uğraşıyorsun.
Boks ise teknik bir iş. Ringin ortasına gidiyorsun ve kafandakileri orada uyguluyorsun.
Yeniyorsun veya yeniliyorsun, iş bitiyor. Ama ikisinin ortak özelliği sevgiyle emeği birleştirmek.
Benim köftem meşhurdur. Çünkü yıllarca gemilerde çalıştım. Oradaki aşçılardan öğrendim bu kadar güzel köfte yapmayı.