‘HIZIR’ mıydı?

Eklenme Tarih 20 Ağustos 2016

Hain darbe girişimi gecesi...
...
Kentlerin pek çok noktasında ortalık
ana baba gününe dönmüş iken...
Can pazarı yaşanmakta, mermiler
havada vızıldayarak uçuşmakta iken...
...
Demokrasiyi korumak, hainlere karşı
koymak üzere sokağa dökülen millet
karşıdan açılan yaylım ateş yüzünden
asfalta yatmış, kimileri aldığı kurşun
yarasıyla şehit olmak üzere, kimileri
şehadet şerbetini içmek için sırasını
bekler iken...
...
Birden...
...
Bu kargaşanın tam da göbeğinde o an
beliriveren, bastonuyla yürümekte olan
bir dedenin sonradan ortaya çıkan
görüntüleri zihinleri allak bullak etmeye
yetti!
...
A-Haber'de yayınlandıktan sonra nice
il'den benzer hadiseye tanık olduğunu
haber verenlerin çokluğuna karşın, elde
on saniyelik tek bir görüntü var...
...
Sakalı, cübbesi, sarığı ile uhrevi bir
âlemden geldiği izlenimi uyandıran bu
dede, sanki karşıdan silah sıkılmıyor
mermi yağdırılmıyormuş gibi telaşsız,
istifini bile bozmadan, yerde yatmakta
olan vatandaşlarımızın arasından seri
adımlarla, başını azıcık dahi eğmeden
dimdik yürümekteydi...
...
Hızır Aleyhisselâm mıydı?
Ulu bir kişi, Evliyâullah mıydı?
Yoksa kahraman milletimize moral ve
güç kazandırmaya çalışan yüce gönüllü
bir koca kahraman mıydı, bilinmez!
...
Ama şu rahatlıkla söylenebilir ki,
Devlet, FETÖ'cü hainler tarafından
bu denli çevrelenmiş-kuşatılmışken,
Türkiye bu darbe musibetini hiç şüphe
yok ki Yüce Allah'ın takdiri ile atlattı...
Bunu kalben tasdik edenler için, o yaşlı
kişinin hüviyetiyle ilgili 'mânâ âlemi
konu edilerek'
yapılan tüm benzer
değerlendirmeler de makul karşılansa
yeridir!
...
Cumhurbaşkanımız (lütfen hatırlayınız)
'Kaderin de üstünde bir kader
vardır! Ne yapsalar boş, göklerden
gelen bir karar vardır!'
şiirini,
darbe girişiminden kısa süre önceki
günlerde sık dile getirmeye başlamıştı!
Darbe teşebbüsü içine mi doğmuştu?
Hissiyatının derinliği, böyle bir girişim
ve sonucunu tahmin etmesine imkân mı
tanımıştı, bilinmez…
...
Tek bilinen, Cumhurbaşkanımızın
ülkeyi yükseltip onurlandıran, tüm
coğrafyalarda İslam'ı yücelten bir
muazzam gayretin mimarı olduğudur...
...
Tarihten bugüne Yüce Yaradan bu
faziletli topraklara kattığı manevî güçle
daima yâr ve yardımcı olmuştur…
Türkiye de bu gücün daima farkında
olarak özellikle yakın dönemlerde
güçsüze, mazluma kol kanat geren
politikasını misliyle artırmış, pek çok
garibanın hayır duasını almıştır...
...
İşte, tüm dünyanın aldırışsızlığına
karşın, Suriye Diktatöründen aileler
hâlinde kaçıp sığınanlara kol kanat
geren, lokmasını onlarla bölüşen...
Tüm imkânlarını kalbî olarak seferber
eden tek ülke Türkiye'dir!
Mağdurların niyaz dolu avuçları
gökyüzüne Türkiye için açılmaktadır...
...
Türkiye, sadece yakınındakilere değil,
fersahlarca ötedeki tüm mazlumlara da
yardımcı-savunucu olmuş, Yüce Allah
indinde şüphe yok emsalsiz sevaplara
mazhar edilmiştir...
Ortalıkta vızıldayan kurşunlara rağmen
korkusuz adımlarla meydanın ortasında
yürürken görüntülenen sakallı, cübbeli,
başı sarıklı o mübarek kişiye hangi ulvî
sıfat yakıştırılırsa yakıştırılsın, içinde
bulunduğumuz maneviyat ikliminde
geçerlilik payı elbette mevcut olacaktır!
...
Böylesi bir derinliği kavrayamayanların
daha önceki her fitne teşebbüslerinde
olduğu gibi darbe girişimleri de ilahi
takdir neticesi başarıya ulaşamamıştır…
Derinliği kalpleriyle kavrayanlar ise
tekbir ile tankların üzerine çıkıp hain
teşebbüsü önleyen gerçek imanlılardır!