Ne demişti Ateş hatırlayalım: MHP ve Fenerbahçe gibi FETÖ'ye direnemedik. Deniz Baykal'a operasyon yapıldığında dik durabilseydik 15 Temmuz olmazdı.
Şimdi filmi 10 yıl geriye saralım... Tarih 26 Mart 2009. Muhsin Yazıcoğlu şüpheli bir helikopter kazasında hayatını kaybetti.
Bugün herkes Yazıcıoğlu'nu FETÖ'nün öldürdüğünden emin.
Tarih 7 Mayıs 2010.
Baykal'ın kaset skandalı patladı. CHP'de 'asla değişmez, en güçlü dönemini yaşıyor' denilen Baykal koltuğu bırakmaya mecbur kaldı. Olağan şüpheli yine FETÖ. İlginçtir, Kemal Kılıçdaroğlu için de 'en güçlü dönemini yaşıyor' deniliyor şu sıralar.
Tarih 26 Nisan 2011... Bu kez MHP'de kaset komplosu patladı. Genel seçime 1 ay kala gizli bir el partiyi baraj altına indirmeye çalıştı. O gizli elin FETÖ olduğu kısa sürede ortaya çıktı.
AK Parti zaten hep hedefteydi. FETÖ en son 15 Temmuz kalkışmasıyla şansını denedi ama yine başarılı olamadı.
FETÖ'nün Türk siyasetini dizayn etme girişimine direnemeyen tek parti maalesef CHP oldu.
CHP'nin böyle bir operasyona bir kez daha maruz kalması zamanında o direnci gösteremediği için.
Bünyede virüs var ve epey kuvvetlenmiş gibi görünüyor.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta Türk siyasetinin yeniden FETÖ yöntemleriyle dizayn edilmek istenmesi. 2009'da Yazıcıoğlu suikastı ile başlayan dalganın nasıl genişlediğini ve sonuçlarının ne olduğunu unutmamak lazım.
Gelelim CHP'deki son vakaya... Muharrem İnce'nin bir kez daha CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olması belli ki birilerinin oyun planına ters. Yani İnce'ye hem parti içinden hem de dışardan defans yapılıyor.
O birilerinin kafasındaki plan Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına merkez sağdan bir ismi çatı aday olarak çıkarmak. Tutmayan 2018 planına sıkı sıkı bağlılar anlayacağınız. Bu kez yol kazasına uğramamak için de işe CHP'de mıntıka temizliği yaparak başladılar.
Eğer İnce kumpası tutsaydı arkasından Ekrem İmamoğlu'na operasyon çekeceklerdi.
Kurdukları her kumpası Erdoğan'ın üzerine atacak ve buna inanmaya hazır kitleye yedireceklerdi.
Erdoğan'ı dünyaya ve içeriye 'rakiplerini demokrasi dışı yöntemlerle tasfiye eden adam' olarak gösterecek ve yalnızlaştıracaklardı.
Ama kusursuz olduğunu düşündükleri plan ellerinde patladı.
CHP ve bu partiye gönül veren milyonlarca insan bu işin öncelikli mağdurlarıdır.
Kendilerine yakın gördükleri, genel başkanlarının 'Amiral gemisi' ilan ettiği bir gazetenin başyazarı tarafından kandırılmaya çalışıldılar.
CHP üzerinden Türk siyasetinin dizayn edilmek istendiği bu kumpasın mağdurları sadece CHP seçmeni değil bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları aynı zamanda.
Bu ülkenin son 10 yılda yaşadığı bütün badirelerin çıkış noktası FETÖ'nün 2009'da Türk siyasetini dizayn etmek için Yazıcıoğlu'nu öldürmesiyle başladı. Bu 10 yılda Türkiye'nin başına gelenler başka bir ülkede yaşansaydı o ülke büyük ihtimalle bölünmüştü. İşte bugün benzer bir sürecin zemin taşlarını döşemeye çalışıyorlar.
Bu kumpasa hep birlikte direnmek zorundayız. Çünkü hedef CHP değil Türkiye...